Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Aktif Makale Beyoğlu İlçesi Okmeydanı Mıntıkasındaki Fatih Sultan( Mehmet ) Vakfı Arazisi , Mülkiyet Sorunu Ve İlgili Hukuksal Düzenlemeler

Yazan : Ufuk Kara [Yazarla İletişim]
Avukat

Makale Özeti
Okmeydanı semti birçok ilçenin sınırları içinde kalan tarihi bir semt olup 40 lı yıllardan beri insanların yurt edindikleri bir yerleşim yeri olmuştur.Şahsen de bu semtte yaşıyor olmanın verdiği merak ve mesuliyetle durumu ve hukuksal süreci imkanlar dahilinde araştırdım. Elbette ki daha derinlemesine bir araştırma yapılabilirdi , ancak “ MERAK “ ın bilgi edinme hakkı için yeterli bir neden olmadığı ülkemizde böyle bir araştırma yapmayı bırakın , internette dahi bilgi kırıntıları bulmak çok zor. Hulasa sadece fikir edinmek için yaptığımız araştırmadan bu özet çalışma çıkmıştır , mesele ayni hak – kişisel hak çatışmasından kurtulup , hukuki zemine kavuştuğu için yargısal boyutu pek fazla irdelenmemiş ve değerlendirme kısmı hariç yorum yapılmamış , kaynaklara göndermelerle yetinilmiştir. Bizim gibi merakı olanların ve alakalı işi olanların bilgisine arz olunur. Çalışmamızda UYAP mevzuat programından , TBMM internet sayfasındaki yazılı - sözlü soru önergeleri ve tutanaklardan ve Beyoğlu Belediyesi internet sayfasından yararlanılmış , kaynaklar ise çalışma içinde zikredilmiştir
Yazarın Notu
Çalışmamız ilk defa Türk Hukuk Sitesinde yayınlanmış olup , 2009 Haziran ayında ise Beyoğlu yerel gazetelerinden Yeni Dünya gazetesinde yayınlanmıştır.

ÖNSÖZ

Okmeydanı semti birçok ilçenin sınırları içinde kalan tarihi bir semt olup 40 lı yıllardan beri insanların yurt edindikleri bir yerleşim yeri olmuştur.Şahsen de bu semtte yaşıyor olmanın verdiği merak ve mesuliyetle durumu ve hukuksal süreci imkanlar dahilinde araştırdım. Elbette ki daha derinlemesine bir araştırma yapılabilirdi , ancak “ MERAK “ ın bilgi edinme hakkı için yeterli bir neden olmadığı ülkemizde böyle bir araştırma yapmayı bırakın , internette dahi bilgi kırıntıları bulmak çok zor. Hulasa sadece fikir edinmek için yaptığımız araştırmadan bu özet çalışma çıkmıştır , mesele ayni hak – kişisel hak çatışmasından kurtulup , hukuki zemine kavuştuğu için yargısal boyutu pek fazla irdelenmemiş ve değerlendirme kısmı hariç yorum yapılmamış , kaynaklara göndermelerle yetinilmiştir. Bizim gibi merakı olanların ve alakalı işi olanların bilgisine arz olunur. Çalışmamızda UYAP mevzuat programından , TBMM internet sayfasındaki yazılı - sözlü soru önergeleri ve tutanaklardan ve Beyoğlu Belediyesi internet sayfasından yararlanılmış , kaynaklar ise çalışma içinde zikredilmiştir.


BEYOĞLU İLÇESİ OKMEYDANI MINTIKASINDAKİ FATİH SULTAN( MEHMET ) VAKFI ARAZİSİ , MÜLKİYET SORUNU VE İLGİLİ HUKUKSAL DÜZENLEMELER


Bir mal topluluğunun bütün menfaatlerini Allah rızası için insan ve diğer yaratıkların menfaatine tahsis edilmesine VAKIF denir. Vakfın özü , . "Halka hizmet Hakk'a hizmettir." düsturu gereği Allah ( c.c. ) rızasını temin için halka ve sair mahlukata hizmet etmektir. Alemde mal üzerinde biri şahsın diğeri de HAKK ‘ın olmak üzere 2 çeşit mülkiyet vardır. Şahsi mülkiyet geçici bir zilyetlikten ve emanetten başka bir şey değildir.Bir malın vakfedilmesiyle o mal üzerindeki özel mülkiyet kalkar , o mal üzerinde İslam Hukuku gereği sadece Allah ( c.c. )’un mülkiyet hakkı kalır. Bu mülk üzerinde tahsis amacı haricinde tasarruf edilemez. Ancak o maldan sağlanan yararlar bir amaca tahsis edilebilir ve bu amaçla ilgili olanlar bundan yararlanırlar. Bu mallar tekrar özel mülkiyete konu olamazlar.

Fatih Sultan Mehmed Vakfı(Ebulfetih Sultan Mehmet Vakfı)da din hizmetleri ile ilgili bir vakıf niteliğinde olup, mazbut vakıflardandır (Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflara “Mazbut Vakıf” denilmektedir) .

Fatih Sultan Mehmet Vakfı’nın birçok ilçe sınırları içinde ( Beyoğlu , Kağıthane , Şişli vs. ) taşınmazları bulunmaktadır.Bu taşınmazların büyük bir bölümü ise Okmeydanı mıntıkasındadır. Okmeydanı semti birçok sınırları içine giren tarihi bir semt olup 40 lı yıllardan beri insanların yurt edindikleri bir yerleşim yeri olmuştur.

Fiili ve hukuki olarak nitelendirmek gerekirse Okmeydanı’ndaki insanların çoğu işgalci ( fuzuli şagil ) durumundadırlar. Fatih Sultan Vakfının Okmeydanı’ndaki taşınmazların ekseriyeti ise Piyalepaşa Mahallesi, Kaptanpaşa Mahallesi, Fetihtepe Mahallesi, Keçecipiri Mahallesi ve Mahmut Şevket Paşa Mahallesi sınırları içinde kalmaktadır.İnsanlar bu mıntıkaya yerleşimi yaklaşık 60 yıldır sürdürmektediler. Kimisi devlet tarafından 1976 Van depremi ve çeşitli afetler sonucu yerleştirilmiş , kimileri boş buldukları yerlere gecekondu dikmiş , kimileri ise bu alanda müteahhitlik yapan 8-10 kişilik bir gruptan buradaki ev ve işyerlerini satın almışlardır. İnsanlar satın aldıkları bu yerleri “ zilyetliğin “ kişiye tanıdığı tüm haklardan yararlanarak kullanmışlardır. Zilyetliğe dayanan dava ve talep hakları kanun ve uygulama tarafından korunmuştur.Alım – satım konusundaki sıkıntıların çoğu ise harici ( adi ) satışlarla , muhtar tapularıyla ve noter satışlarıyla aşılmaya çalışılmıştır.

Okmeydanı’ndaki vakıf arazileri ve işgalcilerin hukuki durumları ise süreç içinde değişime uğramış , Ulusu ve Özal hükümetleri öncesi işgalci durumunda olan Okmeydanı sakinleri , bu hükümetlerle beraber 1983 yılından itibaren başta gecekondu ve imar af kanunları olmak üzere çeşitli vesilelerle tapu tahsis belgesi alabilmişlerdir.

Tapu tahsis belgesi ise bir mülkiyet belgesi olmayıp, fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan zilyetlik belgesi niteliğindeki bir belgedir. Bu kişisel hak ayni hakla ( mülkiyet gibi ) çatıştığı taktirde ayni hakka üstünlük tanınır( Fatih Sultan Vakfı’nın işgal hususundaki haklılığının temellerinden biri de budur) . Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescilini de gerektirmez ve sağlamaz. Tahsis belgesinin verilmesi idari bir işlem olduğundan aynı şekilde idari işlemle geri alınması da olanaklıdır. Tahsis kapsamındaki bir yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi içinse öncelikle hukuken geçerli ve iptal edilmemiş bir tahsis belgesinin varlığı gerekir.

Vakıflar tarafından müdahalenin meni , kal ve ecrimisil talepleriyle açılan 30000 den fazla dava da tapu tahsis belgelerine rağmen karşılıklı sorunları çözmeyince uzun yıllar Okmeydanı mıntıkası için sivil toplum kuruluşlarının da etkisiyle , hukuki ve siyasi çalışmalar yürütülmüştür :

Bu hususta ilk ciddi adım Bakanlar Kurulu ‘nun 07.09.1994 ve 1994/6518 sayılı kararı olup bu kararla Okmeydanı’nda bulunan ve tamamı işgal edilen 4310 adet vakıf parselinin ( taşınmazının ) işgalcilerine satışı öngörülmüştür.

Bu konuyla ilgili o zamanki Fazilet Partisi Konya milletvekili Lütfi YALMAN tarafından 23.05.2001 tarih ve 7/4366-10633 sayılı ve “ İstanbul Okmeydanı’ndaki vakıf arazilerine ilişkin “ konulu bir yazılı soru önergesi verilmiş olup , cevapta ise ; bu alandaki vakıf arazilerinin tamamının işgalli olduğu , bazı kamu binalarının bile vakıf arazisi üzerine kurulduğu , kamu kurumlarınca bu alana elektrik , su , asfalt vb. kamu hizmetleri sunulduğu 4310 adet parsel ( taşınmaz ) ve yaklaşık 20000 hane bulunmasına rağmen bu alanın vakıflarca kullanılamadığı ve herhangi bir şekilde tasarruf edilemediği , yerleşik vatandaş bakımından da başkaca uygun bir çözümün bulunamadığı belirtilerek hem vatandaşların mutad yaşamlarının ve mali haklarının fazla etkilenmemesi hem de vakıf amacına uygun olarak başka şekilde de olsa tasarruf edebilmek için bu sorunun bu şekilde çözülmesi gerektiğinin değerlendirildiği bildirilmiştir.

Aynı konuyla ilgili olarak ,zamanın Ankara milletvekillerinden M. Zeki Çelik ‘in 7/6662-14358 esas sayılı ve Aksaray Milletvekillerinden Ramazan Toprak ‘ın 7/6644-14322 ve 7/6646-14324 esas sayılı soru önergelerine verilen cevapta ise buradaki vakıf arazilerinin çok eski yıllardan beri işgal altında olduğu , bu nedenle alınan Bakanlar Kurulu ‘nun 07.09.1994 ve 1994/6518 sayılı kararı ile bu alanların işgalcilere satışının öngörüldüğü , bu çerçevede ok abidelerinin 1/1000 lik planlara işlenmesinin Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu tarafından istendiği ve bu işlemin tamamlanmasının ardından 06.01.1999 tarihinde işlenen planların onaylandığı,işgal ettikleri taşınmazları almak için müracaat eden 294 işgalcinin işlemlerinin tamamlandığı ; belirlenen arsa ve ecrimisil bedellerini ödemeleri halinde satış işlemlerinin yapılabilecek durumda olduğu bildirilmiştir.

T.BM.M. nin 03/07/2003 tarihli 102 ‘nci birleşiminde İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem ‘in şu sözleri ise olayı daha derinlemesine açıklamaktadır : “Özellikle, 1950'den sonra kentlere başlayan yoğun göçün sonucunda, yeterli konut üretilemeyince, vatandaşlar, bir yolunu bulup, barınma ihtiyacını gidermek için, kanuna, plan, proje ve tekniğe aykırı olarak, ellerine geçirdikleri malzemeleri kullanarak evlerini yapıp içine oturmuşlardır. 1970'li yıllardan sonra, kent içerisindeki kamu arazileri azaldığından, kent çevresindeki genellikle sahipli arsalar sahiplerince parsellenip satılmaya başlanmış, gerek bu sahipli arsaların hisseli şekilde satılması gerekse kamu arsalarının mafya tarafından gayriresmî parsellenip satılmasıyla, işin içinden çıkılmaz yeni bir dönem başlamıştır. 1980 sonrası ise, kentlerin hızlı büyümesiyle kent çevresinde kalan gecekondular, imar durumu olmasa dahi, sahiplerince yıkılıp, çok katlı, ruhsatsız ve hem yapı statiği bakımından hem de çevre şartları bakımından son derece sağlıksız bir yapılaşmaya dönüşmüştür. Böylece, Türkiye'de, gecekondu sorunu, en önemli sorunlardan biri haline gelmiştir. Devlet, sosyal devlet olma görevlerini yerine getirememiş, vatandaşın önünde gitmesi gerekirken, vatandaşın arkasında kalmış; vatandaş, hayatını sürdürebilmek için başını sokacak bir mekân kurunca, devlet de vatandaşın peşinden koşmaya çalışmıştır; gecekondularda yaşayan insanların problemlerini çözmeye çalışmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün milyonlarca metrekareyi bulan hazine, kamu kurum ve kuruluşlarıyla vakıflara ait ülkemizin en değerli arazileri üzerinde milyonlarca insan yaşamakta, binalar, fabrikalar, hatta şehirler yer almaktadır. Devlet, bunlara elektrik, su ve doğalgaz gibi altyapı hizmetleri de götürmüştür. Mevcut durum artık kangren haline gelmiş, çözüm beklemektedir. Üstelik var olan yasal boşluk nedeniyle, işgalci durumda bulunan kişi ve kurumlar, devlete hiçbir katkı sağlamadan bu taşınmazları kullanmaya devam etmektedirler. Dolayısıyla bunlara yapılan yatırımların maliyeti de, yasalara uygun yaşayan insanların sırtına yüklenmektedir. Altyapısı devlet tarafından sağlanmış binlerce yapı ve işyerini boşaltıp yıkmak hem ekonomik hem de sosyal yönden imkânsızdır. Yıkamayacağımıza göre, bu sorunlara çözüm üretmek mecburiyetindeyiz. Vakıfların yanı sıra, geçici 4 üncü maddeyle, aynı şekilde, hem kamu kurum ve kuruluşlarına ait işgalli araziler nedeniyle oluşan kamu kurum ve kuruluşlarının kaybı telafi edilmekte hem de işgalci vatandaşların sorunları tatlıya bağlanmaktadır. “

“ İşgalli vakıf taşınmazlarının Maliye Hazinesine ait taşınmazlarla trampası yoluyla sorun ortadan kaldırılmaktadır. Hem işgalci durumundaki vatandaşlarımızın problemi çözülüyor hem de vakıflar, işgalden kurtaramadığı taşınmazlarına kavuşturulmuş oluyor. Trampa sonucu alınacak taşınmazlar da, yine, vakıflar adına tescil edilecektir. Kısacası, ata yadigârı vakıfların taşınmaz kaybı da ortadan kaldırılmış olacaktır. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görevimiz, gecekondu yapan vatandaşı suçlamak yerine, onun hukukî şartlarını hazırlamak, ev yapabileceği arazileri hazırlamaktır.”

Okmeydanı meselesiyle ilgili ikinci hukuki adım ise 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi Ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un Geçici 4. maddesidir.Bu madde hükmü ile “ Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya mazbut vakıflar ile kamu kurum ve kuruluşlarına ait, üzerinde toplu yapılaşma bulunan taşınmazlar, Hazineye ait taşınmazlar ile trampa edilebileceği , trampaya ilişkin usul ve esasların taşınmaz maliki veya idare ve temsil eden kamu kurum ve kuruluşunun bağlı, ilgili veya ilişkili olduğu Bakanlık ile Maliye Bakanlığı arasında düzenlenecek protokolle belirleneceği ve trampa kapsamındaki taşınmazlara ilişkin olarak açılmış olan men-i müdahale ve kâl davaları ile icra takipleri protokolün düzenlenmesi ile trampa işlemleri sonuçlanıncaya kadar duracağı hükme bağlanmıştır.

Bu maddeye 5739 sayılı kanunun 25. maddesiyle eklenen Ek fıkra ile bu madde kapsamında Hazine adına tescil edilen taşınmazların, Geçici 4. maddenin 1. fıkrasında belirlenen usule göre tespit edilecek bedel üzerinden ilgili belediyelere devredileceği hükme bağlanmıştır.

T.B.M.M ‘ nin 15 Haziran 2005 Çarşamba günkü 112. birleşiminde İstanbul Milletvekillerinden Mehmet Sevigen ‘in sorusuna zamanın Devlet Bakanı Ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin “ Biz, seçimlerden önceden beri, acaba, üstünde toplu yapılaşma bulunan bu yerlerle ilgili mülkiyet sorununu nasıl çözebiliriz, nasıl vatandaşlarımızın bu sıkıntılarını halledebiliriz diye düşündük ve burada, Maliye Bakanlığınca hazırlanan çeşitli kanunlarda değişiklik öngören bir yasa görüşülürken bir madde ekledik. Üzerinde toplu yapılaşma bulunan vakıf arazileri hazine arazileriyle trampa edilir. Böylece, o vakıf arazileri hazine arazisi haline gelir; hazine arazileri de bu yerleri ilgili belediyeye devreder; ilgili belediye de orada plan ve proje geliştirerek vatandaşların mülkiyet sorununu çözmek suretiyle, hem oraları uygun bir fiyatla vatandaşlara satarak oradan gelir elde eder hem de vatandaşların tapularını verir diye bir yasal düzenleme yaptık.

Peki, yaptınız da ne oldu? Yaptık, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Millî Emlak Genel Müdürlüğü bir çalışma yaptılar. Okmeydanı'yla ilgili protokolü, Maliye Bakanımız ile bendeniz, bundan aylar önce imzaladık … … … “ şeklinde cevap vermiştir.

Seçim propagandası kapsamında , 2004 yılında Bakan Mehmet Ali Şahin, ‘Bizi iktidar yapın, sorunu çözelim’ demişti , aradan geçen 5 yıla rağmen ne tapular verildi ne de tapuların verileceğine işaret eden bir çalışma yapıldı , göstermelik de olsa vatandaştan başvuru bile istenmedi. Yine yerel seçim geldi .2009 yerel seçimlerine kadar bu hususta görülür bir adım atmayan yerel iktidar , yine seçim propagandası kapsamında Sayın Başbakan’ın ağzından Kazlıçeşme mitinginde ‘ Vakıf sorunu olan yerlerle ilgili çalışmaları yapıyoruz. Bu yıl içinde Beykoz ve Beyoğlu, Şişli ve Sarıyer’de 2 bin 453 taşınmaza karşı 133 adet hazine taşınmazı alındı. Bu işlem Beyoğlu tapu sicilinde işlendi. On binlerce vatandaşımızı ilgilendiren tapu sorun çözüldü ve bundan sonra da çözülmeye devam edecek’ dedi ve “ hayırlı olsun “ müjdesini verdi.

Başbakan Yardımcısı ve vakıflardan sorumlu Bakan Sayın Hayati Yazıcı ise Okmeydanı’nda yıkım söylentilerine karşı tapuları eline alarak şöyle konuştu: “Şimdi duyuyorum ki ortada bazı söylentiler dolaşıyor. Tapular sahtedir sakın inanmayın buraları yıkacaklar, size vermeyecekler… Bakın kim bu işe tapuya sahte diyorsa görevi statüsü kurumu ne olursa olsun… Kim ki gelecekler buraları yıkacaklar sizi kandırıyorlar diyorsa. Görevi statüsü kurumu ne olursa olsun. Onlar alçaktır şerefsizdir namerttir. Şu kadar vicdanı olan insan yapılan hizmetleri karalamak yerine şükreder. Şükredecek basireti yoksa hiç olmazsa susar.

Okmeydanı geleceğin en önemli merkezlerinden biri olacaktır. Çünkü Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, bu soruna el atarak, kanun çıkarılmasını sağladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Milli Emlak bir araya gelerek, arsa takasları yapıldı. Milli Emlak, parsel parsel tapuları hazırlıyor. Büyük bir bölümü de hazırlandı. Hazırlanan tapular Beyoğlu Belediyesi’ne aktarıldı. 2009 yılı içinde bütün tapular Beyoğlu Belediyesi’ne teslim edilecek.

Okmeydanı, burada yaşayan vatandaşlarla Beyoğlu Belediyesi’nin vereceği hizmetlerle çok yakın zamanda İstanbul’un en gözde semtlerinden olacak. Unutulmuşluktan kurtulan Okmeydanı, artık İstanbul’un ve Beyoğlu’nun gözbebeği olacak ve gıpta edilecek."

DEĞERLENDİRME

Yukarıda da belge ve kaynakları ile aktarıldığı üzere 90 ‘ lı yıllardan bu yana Okmeydanı hem vakıflar hem de Okmeydanı sakinleri için gündelik bir sıkıntı oldu. Ardan geçen yaklaşık 20 yılda birçok tartışmalar , yıkımlar vb. problemler olsa da hukuki altyapı bitmiş durumda. 2004 ila 2009 yılları arasındaki 5 yıllık süreçte Sayın Başbakan’ın söylediği üzere trampa işlemi de yapılmış ve tapu tahsis belgesi sahipleri sahiplerinin yerleri belediyeye geçmiş durumda. Prosedür olarak bu büyük memleket meselesi çözülmüşken , 2009 yılının ortasına geldiğimiz halde seçim döneminde kapılara bırakılan tapu başvuruları için istenen belgelerin seçimlerden sonra esamesinin okunmaması , başvuru sahiplerinden bazılarının olumsuz cevap almaları , tapu tahsis belgesi sahiplerinden sonra defalarca el değiştiren yerlerle ilgili çıkacak uyuşmazlıklar , Okmeydanı mıntıkasının aynı zamanda SİT alanı olması ve bu vesileyle bazı parsellerin trampa kapsamına girmediğine dair haberler ise ' bu da mı seçim propagandasıydı ? ' sorusunu ve en azından bir 5 yıllık bir endişeyi daha beraberinde getiriyor. Temennimiz odur ki bu düzenlemeler uygulamaya da en kısa zamanda yansır ve Okmeydanı yarım asırlık tapu sorununu aşmış olur . Bu vesileyle bu alanı Allah ( c.c. ) rızası için halka vakfeden Ulu Hakan Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin ruhu da bir kez daha şad olur , buraları vakfederken arzuladığı ancak yarım asırdır icra edilemeyen amaçlara ulaşılır.


SORULAR ÜZERİNE SONRADAN EKLENEN KISIM

ECRİMİSİL MEVZUU

20/2/2008 TARİH VE 5737 SAYILI VAKIFLAR KANUNU MD 75 1. FIKRA C BENDİ

c) 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin birinci fıkrasına "Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz" ibaresinden sonra gelmek üzere "malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz" ibaresi eklenmiştir.


Bu eklenen hükümle vakıf arazileri için ecrimisil toplama hakkı
20/2/2008 tarihinden itibaren belediyelere verilmiştir.
Bu makaleden kısa alıntı yapmak için alıntı yapılan yazıya aşağıdaki ibare eklenmelidir :

"Beyoğlu İlçesi Okmeydanı Mıntıkasındaki Fatih Sultan( Mehmet ) Vakfı Arazisi , Mülkiyet Sorunu Ve İlgili Hukuksal Düzenlemeler" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Ufuk Kara'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

Bu ibare eklenmek şartıyla, makaleden Fikir ve Sanat Eserleri Kanununa uygun kısa alıntılar yapılabilir, ancak yazarının izni olmaksızın makalenin tamamı başka bir mecraya kopyalanamaz veya başka yerde yayınlanamaz.


[Yazıcıya Gönderin] [Bilgisayarınıza İndirin][Arkadaşa Gönderin] [Yazarla İletişim]
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
» Makale Bilgileri
Tarih
13-06-2009 - 19:01
(5427 gün önce)
Yeni Makale Gönderin!
Değerlendirme
Şu ana dek 3 okuyucu bu makaleyi değerlendirdi : 3 okuyucu (100%) makaleyi yararlı bulurken, 0 okuyucu (0%) yararlı bulmadı.
Okuyucu
18414
Bu Makaleyi Şu An Okuyanlar (1) :  
* Son okunma 3 gün 6 saat 49 dakika 6 saniye önce.
* Ortalama Günde 3,39 okuyucu.
* Karakter Sayısı : 16886, Kelime Sayısı : 2377, Boyut : 16,49 Kb.
* 3 kez yazdırıldı.
* 3 kez indirildi.
* 6 okur yazarla iletişim kurdu.
* Makale No : 1036
Yorumlar : 0
Bu makaleye henüz okuyucu yorumu eklenmedi. İlk siz yorumlayın!
Makalelerde Arayın
» Çok Tartışılan Makaleler
» En Beğenilen Makaleler
» Çok Okunan Makaleler
» En Yeni Makaleler
THS Sunucusu bu sayfayı 0,04602408 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.