Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : av.yusufcyr, Tarih : 25-02-2024 11:09
Meslektaşlarım merhabalar, meslekte henüz yeniyim önüme bir konu geldi, yorum ve görüşlerinizi almak isterim.

Murisin payı 4 çocuğuna geçiyor. Daha sonraları mirasçılardan birisinin borcu nedeniyle taşınmazlara haciz konuluyor, hacizi kaldırmak için enişteleri (4. kız kardeşin eşi) cüzi bir miktar ödeyerek icra dosyasını kapattırıp, hacizleri kaldırtıyor. Enişte, mirasın kendisinde daha güvende olacağını söyleyerek noterde bedelsiz satışla tüm mirasçılar, miras kalan taşınmazları eniştelerinin üzerine bedelsiz olarak satış gösteriyorlar. Şu anda ise enişteleri tabiri caizse yokuş yapıp malın üstüne tamamen konmaya çalışıyor. (Eniştelerine satış gösterme sebepleri eniştelerinin maddi durumunun çok iyi seviyede olmasından dolayısıyla tekrar taşınmazlara haciz vs konulmamasından kaynaklı. Eniştelerinin ödediği İcra dosyasındaki borç, çok cüzi bir miktardı. Ayrıca taşınmazları kendi üstüne değil şirketinin üstüne geçirdi.)

Buradaki sorum noterde bedelsiz satış yapılmış burada muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil yolunu kullanabilir miyim ya da hangi yoldan gidebilirim. Emsal yargıtay kararı vs olan var mı? Yorumlarınızı bekliyorum teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :407, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Esra_ky, Tarih : 22-02-2024 11:42
Meslektaşlarım merhaba, sanık müdafii olduğumuz bir dosyada hagb kararına itiraz etmiştik. Karar eksik ceza tayini nedeniyle bozuldu, bizimde gözümüzden kaçmış. Yani hapis cezası yanında adli para cezasına da hükmedilmesi gerekir denilerek aleyhe bozuldu. İlk kez hagb itirazlarının esasına girildiğini gördüm normalde direk red veriyorlardı bildiğiniz üzere. Benim merak ettiğim hapis cezası yanında adli para cezası verildiğinde mahkeme yine hagb ye hükmeder mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :557, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : zdmrx, Tarih : 21-02-2024 15:17
Sayın Meslektaşlarım,
Öncelikle iyi günler dilerim. Davalı olduğumuz itirazın kaldırılması ve tahliye konulu davada lehimize vekalet ücretine hükmedilmiştir. Ancak bu vekalet ücretinin icra takibine konulup konulamayacağı hakkında emin değilim. Taşınmazın aynına ilişkin değildir, bu yüzden icra takibine konulabilir şeklinde bilgi edindim. Doğruluğunu teyit etmek için sizlere bu soruyu sormam hasıl olmuştur. Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :367, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Tuba A., Tarih : 21-02-2024 14:14
Merhaba sayın meslektaşlarım,

Müvekkillerin kat malikleri olduğu taşınmaz 2020 yılından beri iskan ruhsatı alınarak teslim edilmemiştir. Müteahhit ortalıkta bulunmamaktadır. Müvekkillerin gecikme tazminatı ve iskan alınması için yaptıkları masraflar konusunda alacakları doğacaktır.

Tapudaki araştırmamızda inşaatta yer alan ve üzerine kayıtlı bulunan son taşınmazı da yakın zamanda başkasına devrettiği tespit edilmiştir.

Haricen bu devrettiği şahsın kendi yanında çalışan bir kişinin annesi olduğu, taşınmazın bedelinin çok altında bir rakam ile tapu devrinin gerçekleştiği ve kuvvetle muhtemel ödemenin de yapılmadığı (alan kişi alacağıma saydım diyor) tespit edilmiştir. Yine bu kişi de bu esnada iyiniyetli üçüncü kişiye satmak için taşınmazı satılığa çıkarmıştır. Evi görmeye gelenler olmaktadır.

Bu nedenle bir an önce iyiniyetli üçüncü kişi iddiası olmaması için ev üzerine tasarrufun iptali davası kapsamında ihtiyati haciz koymak istiyoruz. Ancak tasarrufun iptali dava şartlarına baktığımızda kesinleşmiş bir icra aranmaktadır.

Biz bir müvekkil için gecikme tazminatı davası açarak mal kaçırma var diye ihtiyati haciz aldık. Tabi müteaahhit üzerine hiçbir şey çıkmadı, sonradan tamamlanan dava şartı olan aciz vesikası şartı tamamlanacak gibi gözüküyor.

Ancak sorum şu ki burada tasarrufun iptali için illa almış olduğumuz ihtiyati haciz kararını kesinleştirmek mi gerekir?

Ya da bu somut olayda önerebileceğiniz başka bir yol var mıdır?

Şimdiden değerli yorumlarınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :259, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avertugrul, Tarih : 20-02-2024 14:06
Açtığım menfi tespit davasında(davacı tarafım) 2 tane davalı var, davam kabul edildi. Hüküm kısmında hakim bana,

" ...vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,... " diye hüküm kurdu.

Ben yaptığım araştırmada her defasında birden fazla davalı lehine vekalet ücreti çıkarsa nolur'a cevap buldum hep. Fakat sorum lehine değil davalı aleyhine şeklinde olucak.

Tecrübe eden arkadaşlar varsa kaynak gösterip paylaşabilir mi.

Bu tür durumlarda hakimden tavzih istesem umursayıp düzeltir mi.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :306, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 19-02-2024 18:11
Meslektaşlarım merhaba. Kiracı, müvekkil kiraya verene boş bir tahliye taahhütnamesi teslim ediyor istediğin gibi doldurabilirsin diyor. Akabinde müvekkil kiraya veren bu tahliye taahhüdünü kaybediyor ve kiracıdan tekrardan tahliye taahhüdü istiyor ama kiracı bu sefer başkasına imza attırarak kendi imzası olmayan bir tahliye taahhüdünü müvekkil kiraya verene teslim ediyor yine istediğin gibi doldurabilirsin diyor. Akabinde bu geçersiz imzalı tahliye taahhüdüne dayalı icra takibi başlatılıyor ancak kiracı imzaya itiraz ediyor. İmza itirazından sonra ise müvekkil gerçek imzalı boş tahliye taahhüdünü sonunda evinde buluyor. Tahliye davası için müvekkil nasıl bir yol izlemeli acaba?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :722, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : av.metehanaydın, Tarih : 19-02-2024 15:34
Sayın meslektaşlarım merhaba;
müvekkillerim 2022 yılının aralık ayında bir ev kiralamış kira sözleşmesiyle birlikte her ay için ayrı ayrı senet imzalamışlar. %25 zam ve diğer durumlardan dolayı ev sahibiyle kiracılar arasında sorun yaşanmış fakat müvekkil sonunda ev sahibinin verdiği rahatsızlığa dayanamayarak evi boşaltmıştır. Ev sahibi evden ayrıldıktan yalaşık 3 ay sonra bu senetleri toplu şekilde icraya vermiştir. 12 senedin tamamının düzenlenme ve ödeme tarihi aynı olmasına rağmen ne kira sözleşmesinde ne de senetlerin üzerinde teminat senedi olduğuna ilişkin bir ibare bulunmamaktadır. Takibin iptali davası açamadım çünkü hakim ben olsam ben bile reddederdim bu davayı Menfi tespit davası açmayı düşünüyorum ama elimizde kanıt olarak değerlendirilebilecek tek şey kira sözleşmesi. Ev sahibi ben senetleri kaybettim deyince müvekkil hiç peşine düşmemişler. Whatsapp mesajı bile yok. Yardımcı olabilecek bir bilginiz veya yargıtay kararı varsa çok memnun olurum.
İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :343, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 14-02-2024 12:45
Merhaba meslektaşlarım. Borçlu ve müvekkilim alacaklı arasında bir sözleşme imzalandı ve akabinde bu sözleşmeye dayanarak dava açtık. Borçlu taraf ise sözleşme imzalanmasından 5 ay sonra (dava tarihinden de 1 ay sonra olacak şekilde) eğitim araştırma hastanesinden yaklaşık 1 ay yatmış ve sonra sağlık kurulu raporu almış ve şizofreni hastası olduğundan halihazır durumu itibariyle fiil ehliyeti olmadığı yazmaktadır. İlk derece mahkemesi bu rapora istinaden davamızı reddetti borçlunun fiil ehliyeti yok diye. İstinaf ise "borçlunun hastanede yattığı dönem bakımından yalnızca halihazır durumu itibariyle fiil ehliyeti olmadığı tespiti yapılmış, 5 ay önceki sözleşmenin imzalandığı tarihte fiil ehliyetinin olup olmadığının tespit edilmesi için dosyayı Adli Tıp'a gönder." gerekçesiyle bozdu. Şimdi ilk derece mahkemesi hastanın evraklarını toplayarak Adli Tıpa dosyayı gönderecek.

Adli Tıp'tan nasıl bir rapor çıkar bilgisi olan var mı veya bu şekilde şizofreniyle alakalı emsal karar bilen/böyle bir dosya ile karşılaşan meslektaşım var mı? Çünkü sözleşmenin imzalandığı tarihte kesinlikle herhangi bir hastalığı yoktu diyor müvekkilim. Adli Tıp nasıl tespit yapacak geçmişe yönelik? Teşekkür ederim şimdiden.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :334, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 13-02-2024 17:34
Merhaba meslektaşlarım,
Şikayete tabii bir suçta uzlaştırma aşamasında anlaşma sağlanamaması üzerine açılan dava görülürken müşteki şikayetinden vazgeçerse davanın düşürülmesine karar verilir mi?Yoksa uzlaştırma aşamasında anlaşma sağlanamaması sebebiyle dava kamu davası olarak görülmeye devam mı edilir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :307, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Kübra Elif AYDIN, Tarih : 13-02-2024 11:42
Meslektaşlarım öncelikle iyi günler dilerim. Bir müvekkilim nafakanın artırımına ilişkin dava açmış ancak hakim davayı esastan reddetmiş. Karşı taraf lehine de asgari tutardan vekalet ücretine hükmedilmiş. Müvekkilim kararı istinafa götürmek için başvurusunu yaptı. Ancak karşı tarafın avukatı da bu vekalet ücretinin tahsili için müvekkilim aleyhine icra takibi başlatmış. Bildiğim kadarıyla nafakaya ilişkin takipler, dava kesinleşmeden de yapılabiliyor. Ancak olay özelinde nafakaya ihtiyacı olan tarafın talebi reddedilmiş durumda, aksine karşı tarafa vekalet ücretini ödemek durumunda kalıyor. Tahminimce kanun koyucunun amacı nafaka alacaklısını korumak. Ancak olayda çelişki söz konusu olduğunu düşünüyorum. Bu duruma karşı, karar kesinleşmeden icra takibi talebinin kabul edilmesi sebebiyle şikayet yoluna başvurabilir miyim? Ya da tehir-i icra sürecini işletmem mümkün müdür? Bunların dışında başka bir çözüm yolu da önerebilirseniz çok memnun olurum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :348, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Yalçın Berk AKGÜNEŞ, Tarih : 11-02-2024 19:34
Merhaba meslektaşlarım. Olay müvekkilin bir işletme de arkadaşlarıyla beraber oturduğu sırada işletmenin fotoğrafçısı tarafından fotoğrafının çekilmesi. Çekilen fotoğrafın odağı müvekkilde ve müvekkilin oturduğu işletmede içtiği içecek bira olup müvekkilin ailesi ve bazı arkadaşları tarafından bu durum bilinmemekte. Bu durumdan rahatsız olduğu için dava ve suç duyurusunda bulunacağız çünkü müvekkilin fotoğrafı reklam yüzü olarak kullanılmış. Reklam fotoğrafı vasıtasıyla bazı arkadaşlarının ''aa sen burada mıydın? AA sen içiyor muydun?'' v.b tepkilerini aldıktan sonra izinsiz kullanılan fotoğrafı görmüştür. İşbu sebeple dava açacağız ancak FSEK mevzuatına dayanarak açacağımdan ötürü davanın ihtisas mahkemesinde açılması gerektiği kanısında olsam da çekilen fotoğraf eser de sayılmayacağını düşünüyorum.

Meslektaşlarım bu sebeplere rağmen Asliye hukuk mahkemesinde mi tazminat davası açılmalı yoksa ihtisas mahkemesinde mi tanzim edilmelidir? İçtihat bu konuda bulmakta zorlandım. Yardımcı olan olmayan herkese teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :417, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 11-02-2024 18:00
Merhaba meslektaşlarım, müvekkilime güveni kötüye kullanma suçundan2 yıl hapis cezası verilmesi durumunda mağdurun zararı da giderilmez ise 2 yılın yatarı var mıdır?Önceden korona izni ile girdi çıktı yapıyorlardı hala bu durum devam ediyor mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :615, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : GKHNÇLT, Tarih : 09-02-2024 23:25
öncelikle iyi çalışmalar. Müvekkillerin murislerinin doğum tarihi 1945 olmasına rağmen tapuda 1339 olarak görünmektedirv ediğer bilgilerinde bir eksiklik bulunmamaktadır.. Tapuda işlem yapılırken bu durumun kendilerince düzeltilmeyeceği,dava açılması gerektiği söylenmiştir. Murisin doğum tarihi nüfus kayıtlarında 1945 olarak görünmektedir. Sadece mirasçılardan bazıları tarafından doğum tarihin 1945 olarak düzeltilmesine yönelik Sulh Hukuk Mahkemesinde tapu kaydı düzeltim davası açılabilirmi
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :340, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 09-02-2024 19:20
Merhaba Meslektaşlarım,
Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin E.2022/3443 K.2022/5629 sayılı kararında Anne babanın yaptığı işlem satış ise kanuni karinenin öne geçtiğine dair içtihat olduğundan bahsediliyor. Bu içtihat yerleşik bir içtihat mıdır? Benzer başka içtihatlarda varsa bilgisi olan meslektaşlarım paylaşırlarsa sevinirim. Çünkü dosyamı anne babanın yaptığı satış işleminin bağış sayıldığına yönelik eski yargıtay içtihatlarına dayandırmayı düşünüyordum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :413, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : ayzıt, Tarih : 09-02-2024 14:54
Merhaba sayın meslektaşlarım,
Paylı mülkiyette paydaşlardan biri vefat ediyor ve bu paydaşın kamu borcu var. Kamu borcu olduğundan hissesi satın alınamıyor. Biz kamu borcunun olması ve hissenin devredilememesi gerekçesiyle TMK 696'ya göre bu şahsın ve mirasçıları yeni maliklerin hisse paraları ödenerek taşınmaz hissedarlığından çıkarılması için paydaşlıktan çıkarma davası sizce açılabilir mi ? Konuya ilişkin detaylı bir araştırma yaptım fakat bir içtihada rastlayamadım. Cevaplarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :477, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : arwenaksamyildizi, Tarih : 08-02-2024 21:03
merhabalar meslektaşlarım. müvekkil aleyhine açılan tahliye davasında kabul kararı verildi. gerekçeli karar salı günü tebliğ edildi. tehiri icra talepli olarak istinaf ettim. derkenar icra dosyasına girdi. dosya hesabı talep ediyorum ancak dosya hesabımı yapmadı icra iki gündür. talep kabul demiş ama bi rapor yok. ilk defa tahliye davasında tehiri icraya başvuruyorum bu aşamada bilgi olarak eksiğim maalesef. biliyorum ki 3 aylık kira bedeli dosyaya depo edilecek. direkt olarak 3 aylık kirayı teminat olarak yatırıp mehil vesikası talep edebilir miyim? yapılacak dosya hesabında 3 aylık kira bedeline başka eklenti var mıdır?
not:ilam vekalet ücreti hariç, onun ayrı bir prosedür olduğunu biliyorum. teşekkürler şimdiden.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :740, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avsila, Tarih : 08-02-2024 12:59
meslektaşlarım merhaba, tahliye taahüdünün icra takibine koyduk ve itiraz edildi. İtirazın iptali ve tahliye davası açacağız. Arabuluculuk başvurusu yeni bir alan olduğundan tereddütlerim var. Nasıl bir yol izlenmelidir? Uyuşmazlık türünü özellikle ne olarak seçiyorsunuz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :503, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : bersu, Tarih : 08-02-2024 11:00
Merhabalar meslektaşlarım, müvekkillerin babası olan muris taşınmazını iş yeri olarak kullanılmak üzere sözlü olarak kiraya vermiş. Vefat ettikten sonra çocuklar mirasçı olarak kira ilişkisine devam etmiş ancak bu defa kiracı ile yeni tarihli yazılı bir kira sözleşmesi yapmışlar.

Kiracının, muris zamanında yazılı bir kira sözleşmesi olmasa bile yapılan ödemeler ve sair sebeplerle eskiden beri kiracı olduğuna ve kira ilişkisinin başlangıcına dair bir şüphe söz konusu değil , tespit edilebilir durumda.

Merak ettiğim husus; muris zamanında başlayan kira ilişkisi yasada aranan 10 yıllık kira süresini doldurmuş durumda.

Bu halde , mirasçılar tarafından yapılan yazılı kira sözleşmesi yeni bir sözleşme sayılmadan (kiracıya ekstra bir yük getirmeden kira bedeli ve ödenecek banka hesap numarası için yapılmış), kira ilişkisinin kesintisiz devam ettiği kabul edilerek 10 yıllık süresinin dolması sebebiyle kiraya veren kira akdinin feshi ile tahliye talep edebilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :394, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 07-02-2024 20:08
Herkese merhabalar,
Dört katılanın, bir sanığın bulunduğu dosyada tüm katılanlar yönünden sanığa ceza verilmiştir. Ceza hagbye çevrilmiştir. Manevi tazminat davası açacağız. Her kişi tarafından aynı kişiye ayrı ayrı manevi tazminat davası açayım diye düşünüyorum. Vekalet ücretinin ayrı ayrı çıkması açısından bu şekilde düşünüyorum. Siz değerli meslektaşlarımın da görüşünü almak isterim. Miktar yönünden de fikirlerinize açığım. Taraflar memurdur.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :398, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]

Yazan : avsoruc, Tarih : 06-02-2024 19:53
Merhaba meslektaşlarım,
İhtiyaç nedeniyle tahliye talepli dava dilekçesinde tahliye konusu mecurun adresini kira sözleşmesine göre belirttik.

Ancak dava devam ederken farkettik ki; yıllar içinde mecurun bina numarası değişmiş.

Tahliye kararı takibe konu edildiğinde sanırım bu durum icra memurunun tahliyeden imtinasına dahi sebep olabilir.

Ne hikmetse tapuda da bina numarası bilgisi yok.

Halihazırda davamız devam ettiği için, bu durumu mahkemeye nasıl bildirebilirim? Maddi hataya ilişkin beyan mı sunmalı yoksa dava talebimiz ıslah mı edilmeli? Delil sunmam şart mı?

Esasen yargılamanın uzamasını engellemek adına en hızlı yolu bulmaya çalışıyorum.

Çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :340, Yanıtlar : 1   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04839301 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.