Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : hukukçu077, Tarih : 18-02-2024 18:11
Herkese merhabalar;
"Katılanlar A....ve B..... kendilerini bir vekil ile temsil ettirdiklerinden, AAÜT'ne göre 17.900,00-TL olan maktu vekalet ücretinin sanıktan alınarak adı geçen katılanlara verilmesine,"
şeklinde karar verilmiştir. Farklı müştekilerin vekili olduğumuz için 17900 tl vekalet ücretine ayrı ayrı hükmeddilmesi gerekmez mi? Bu karara göre 17.900 ü iki meslektaş olarak mı paylaşacağız? Ayrıca ben direkt 17.900 ün yarısını kendi adıma icraya koyabilir miyim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :499, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avb, Tarih : 18-02-2024 15:40
Merhaba arkadaşlar, şu anda meslekte yeni olan avukatlar (maksimum 3 yıl kıdemli) bir hukuk bürosunda çalışmak için ne kadar maaş talep ediyorlar? Özellikle İstanbul'da bir hukuk bürosunda çalışmak için.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :529, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Buğra YILDIZ, Tarih : 17-02-2024 18:43
Merhaba değerli meslektaşlarım;

Ziynet alacağına ilişkin açmış olduğumuz bir dava dosyasında istinaf mahkemesi "ziynet eşyaların aynen iadesine, bu mümkün değil ise XXXX TL tutarın falanca tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıya verilmesine" şeklinde kesin karar verdi.

Ayrıca söz konusu altınların bozdurularak traktör alımında kullanıldığı da gerekçeli kararda belirtilmiştir.


Bu durumda doğrudan örnek 4-5'e göre ziynet eşyalarının parasal değerini talep etmemiz mümkün müdür? Yoksa mutlaka örnek 2'ye göre de talep edilmesi gerekir mi? Artık ziynet eşyalarının aynen iadesi mümkün değil, nitekim gerekçeli kararda söz konusu altınların traktör alımında kullanıldığı tanık beyanlarıyla tespit edildi.

Örnek 4-5'e göre para alacağı olarak icra takibi başlatmamda herhangi bir sakınca var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :555, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AvBatuhanSafaGungor, Tarih : 16-02-2024 16:50
Meslektaşlarıma iyi çalışmalar dilerim.

Bir dosyamda karşı tarafın adresine daha önce açtığımız ceza davasında önce normal tebligat (iade döndü), sonra 21/2'ye göre tebligat muhtara teslim edildi(bu da muhtardan iade döndü), akabinde 35/1'e göre tebligat yapılıyor. Daha sonra açtığımız hukuk davasında, dava dilekçesinin tebliğine yönelik aynı adrese aynı prosedürü takip etmemize ve normal tebligatın iade dönmesinin ardından 21/2'ye göre yaptığımız tebligat bu sefer "Adres Hatalı/Yetersiz" gerekçesiyle iade dönüyor.

Burada sizce nasıl bir yol izlenmeli? Herkese kolaylıklar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :601, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.ismailbucak, Tarih : 16-02-2024 15:37
Merhabalar , tarafları aynı ve konuları benzer olan 10 farklı menfi tespit davası açtım ve hepsi ilk açtığım dosya üzerinden mahkeme tarafından birleştirildi ve karara çıktı. Her bir birleşen dosya için tek hüküm ile ayrı ayrı vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedildi doğal olarak. Her bir dosya için ayrı ayrı ilamlı takip başlatırsam daha fazla icra vekalet ücreti çıkıyor. Hepsine ayrı ayrı takip başlatılırsa borçlu tarafından şikayet konusu yapılabilir mi ? yapılırsa nasıl bir sonuç çıkar ortaya. Her birinin ayrı ayrı başlatılması konusundaki şikayet konusu olabilecek tek konu usul ekonomisi gibi görünüyor başkaca bir engel bulamadım. Bu konu hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. saygılarımla.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :546, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.OHD, Tarih : 14-02-2024 13:38
Sayın Meslektaşlarım, bir memur, memuriyet hayatı içinde kendi mesleğine ilişkin A uzmanlık alanında yüksek lisans ve doktora yapmıştır ancak memuriyet hayatında A uzmanlık alanı yerine B uzmanlık alanında çalıştırılmıştır ve halen de böyle çalıştırılmaktadır. Sorum şu, memurun kendi kurumuna sunacağı dilekçe ile uzmanlık alanı olan A bölümünde çalıştırılmasını talep etse ve nihayetinde iptal davası açılsa nasıl sonuçlanır?

Konuya ilişkin karar bulamadım bu nedenle fikri olan veya karar mevzuat bilgisi olan meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :579, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 14-02-2024 11:57
Merhaba sayın meslektaşlarım,
Müvekkilim, arkadaşının telefon aldığı mağazadaki sözleşmeye ve bonoya müteselsil kefil sıfatıyla imza atıyor. Asıl borçlu da taksitleri ödemiyor. Alacaklı tarafından taksitlere istinaden örnek 7 icra takibi yapılıyor. Bu örnek 7 icra takibinde ise takibe dayanak belge eklenmiyor. Müvekkil ve asıl borçlu da itiraz etmiyor. İcra dosyasında müvekkilimiz kefil olarak da kaydedilmemiştir. Müvekkilin maaşından haciz vasıtasıyla borç tahsil ediliyor. Müvekkil asıl borçluya rücu etmek istiyor. Bu yol en sağlıklı nasıl ilerletilir ?

İlk aklıma gelen icra takibi yapmak eğer itiraz olursa dava açmaktır. Fakat müvekkil kefil olmakla beraber icra dosyasında hiç bu durum belirtilmemiş ve elinde evrak da yok. Nasıl dava dilekçemde gerekçelendiririm diye düşünüyorum.

Yardımcı olursanız memnun olurum. Herkese teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :498, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Deoris, Tarih : 13-02-2024 11:34
Merhabalar meslektaşlarım ve arkadaşlar. Biraz kapsamlı bir sorum olacaktı:

Kayınpederim bir sene önce beyin kanaması geçirerek %92 oranında engelli kaldı. Eşim mahkeme kararı ile vasisi oldu ve işten ayrılarak evimizde kendisine bakmaya başladı.

İlk olayımız şu şekilde: Kayınpederimin bir borcu yüzünden üzerine kayıtlı bir taşınmazın yarı hissesi kardeşine verilmiş seneler önce. Eşimin amcası tam hissedar şu anda. Ayrıca, kayınpederimin üzerine kayıtlı eski bir araç var, sağlığında bu aracı eşimin amcası kullanıyordu. Vasilik kararı dolayısıyla ve aradaki husumet yüzünden bu aracı aldık ve kullanılmaz durumda duruyor evin önünde (Kullanılamaz durumda olmasının sebebi çok eski model ve hor kullanılmış bir Fiat BİS olması). Amcadan, aracı onun üzerine devretmemiz şartıyla evin yarı hissesini eşime geri verme teklifi geldi. Bu durumun gerçekleşecek olması kısıtlı kayınpederimin de yararına olacak ancak haliyle aracı devretmemiz mümkün olamıyor, mahkemece satışa çıkarılsa da evi kaybediyoruz. Avukat olarak işin içinden çıkamadım bu konuda, o yüzden yardımlarınızı bekliyorum.

İkinci olarak da; kayınpederimin taşınmazlarının üzerinde başkaca davalardan ihtiyati tedbir var. Ayrıca yine kendisi aleyhine icra takibi de mevcut. Özetle, amca bey yukarıda bahsettiğim araç ile kaza yaparak bir kişiyi yaralıyor, o şahsın açtığı tazminat davasının icra takibi bu takip. Borçtan müteselsilen amca ile kayınpederim mesul ancak dediğim gibi husumet dolayısıyla taraflar anlaşamıyor. Hal böyleyken, engelli muafiyeti ile araç almamız halinde bu takibin aldığımız aracı ne denli etkileyeceği; haczedilerek satılmasının mümkün olup olmadığı konusunda net bir bilgi bulamıyorum.

Kendi söküğümü bir türlü dikemedim, yardımlarınızı bekliyorum. Şimdiden çok teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :500, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : txyz, Tarih : 13-02-2024 08:36
Merhaba Meslektaşlarım, bir konuda fikrinizi almak istiyorum.

İdare Mahkemesi kararıyla hükmedilen tutar (vekalet ücreti değil) idarenin başka bir alacağıyla takas edilebilir mi ? Kararı uygulamamak sayılabilir mi böyle bir işlem?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :617, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : arwenaksamyildizi, Tarih : 12-02-2024 20:31
iyi akşamlar.
müvekkilin ticari işletmesi için kullanmış olduğu aracına alkollü bir sürücü arkadan çarpmış. müvekkilin aracının kaskosu yok. karşı taraf da alkollü olduğu için trafik sigortası kapsamı dışında kalacak. ben müvekkilin hasarını, değer kaybını ve kazanç kaybını karşı yandan nasıl tahsil edebilirim? nasıl bir yol izlemeliyim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :545, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : 26081, Tarih : 12-02-2024 12:21
İyi günler,
14 örnek tahliye emrine itiraz üzerine İcra Hukuk Mahkemesince itirazın kaldırılmasına ve takibin devamına ilişkin karar borçlu vekilinin yüzüne karşı verildi. Vekilce süre tutum dilekçesi verildi ve tehiri icra talepli olarak istinaf edileceği belirtildi. Gerekçeli kararın yazıldığını UYAP'tan gören borçlu vekili icra müdürlüğüne müracaatla mehil vesikası için dosya kapak hesabının çıkarılmasını talep etti. Dilekçeyi sistemde görmemiz üzerine yasa maddeleri ve emsal kararlar sunarak İİK.272 vd. maddelerinde İİK.36.maddeye açık bir atıfta bulunulmaması gerekçesi ile mehil vesikası verilemeyeceğinden talebi red ettirdik. Akabinde gerekçeli karar İcra Hukuk Mahkemesince dosyasına sunulmuş olduğundan takibin devamı kararı uyarınca tahliyeye gitmek üzere gün verilmesini ve 4-5 örnek icra emrinin sunduğumuz takip talebi uyarınca karşı yana tebliğini talep ettik. Müdürlükçe ;
a)Mahkemece tahliye kararı verilen ilamın borçlu yana tebliğ edildiğine ilişkin tebliğ mazbatası veya kesinleşme şerhinin dosyaya sunulması halinde tahliye durumunun değerlendirilmesine,
b)Sonradan ortaya çıkan alacak kalemleri için başvurma harcının ikmal edilerek talep edilmesi halinde borçlu yana icra emri tebliğine şeklinde karar verildi.
Soru 1) Müdürlüğün tebliğe ilişkin mazbata veya kesinleşme şerhi talebi yasal mıdır ? - İİK.269/c'yi kıyasen uygulama amaçlı olarak böyle bir karar verildiğini düşünüyorum. Kendi araştırmam sonucuna göre İİK.269/c deki on günlük süre 13 örnek ödeme emrine itiraz üzerine verilen kararlara ilişkin olup, açık bir atıf bulunmadığından 14 örnek tahliye emrine itiraz üzerine verilen takibin devamı kararları açısından on günlük bekleme müddetinin yasal dayanağı yoktur. Ancak 2 haftadır araştırmama rağmen emsal karar bulamadım. Buna ilişkin emsal kararı olan meslekdaşlarımız paylaşabilirse çok sevinirim.
Soru 2) Dosyaya gönderilen karar içeriğinde borçlu vekilinin yüzüne kararın tefhim edildiği ve tefhimden itibaren on günlük sürenin geçtiği sabitken Müdürlüğün tebliğe ilişkin mazbata veya kesinleşme şerhi talebi yasal mıdır ? - İİK.269/c'de"tefhimden veya tebliğden" ibaresi kullanılmıştır. Karar yüze karşı verildiğine ve on günlük süre geçtiğine göre Müdürlüğün illa tebliğe ilişkin mazbata veya kesinleşmeyi sormasının yasal dayanağının bulunmadığını düşünüyorum. Buna ilişkin siz değerli meslektaşlarımın yorum ve görüşlerini merak ediyorum. Saygılarımla
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :627, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Carsambali.av, Tarih : 11-02-2024 19:31
Merhabalar Üstatlar,

Bizim bir müvekkilimiz önemli bir sitenin en alt katında yer alan yeri restorant kiralıyor kendisi kiralamadan öncede orası aynı şekilde bir restorant tarafından kullanılmaktaydı sonradan öğreniyor ki restorantın dışarıda yarı kapalı olarak bulunan bölümü taşınmazın bulunduğu siteye aitmiş ve sitede ev sahibi olan 14 daire bize hava parası vermediği taktirde ilgili alanı yıktıracağını belirtiyor. Biz bu durumda kiraya verene karşı haklarımızı kullanmayı planlıyoruz.

Müvekkilim ilgili alanın restorasyonu için 4 milyon tl gibi bir hacama yaptı. Bu durumda ne yapabiliriz bu konuda bilgili olan üstatlardan fikir yardımı talep etmekteyim.

Şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :535, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ETACOVDA, Tarih : 10-02-2024 15:30
Değerli meslektaşlarım,
Bozmanın sirayeti ile ilgili bir çözüm arıyorum. Daha önce böyle bir hukuki sorun ile karşılaşan meslektaşımız var ise yardımcı olabilir mi? Sorunu aşağıda aktardım. Şimdiden teşekkür ederim.
Saygılar.

SUÇ ÖRGÜTÜ KURMAK VE YÖNETMEK SUÇUNDAN 1 KURUCU VE 2 YÖNETİCİYE CEZA VERİLDİ.

SUÇLAR ARASINDA BULUNAN BİR YAĞMA EYLEMİNDEN DOLAYI İSE;

ÖRGÜT KURUCUSUNA YAĞMA SUÇUNDAN 10 YIL CEZA VERİLDİ.
SANIKLAR ARASINDAKİ BİR ÜYEYE 106/2-D UYARINCA 2 YIL 6 AY CEZA VERİLDİ.

KARAR C.SAVCISI TARAFINDAN TEMYİZ EDİLDİ.

ÖRGÜT KURUCUSU VE ÜYENİN CEZALARI YARGITAY TARAFINDAN ONANDI VE KESİNLEŞTİ.

FAKAT YARGITAY DİĞER İKİ YÖNETİCİYE DE 220/5 DELALETİYLE YAĞMA SUÇUNDAN GEREKENİ YAP DEDİ.

BOZMA SONRASI YEREL MAHKEME 220/5 DELALETİYLE

BİRİNCİ YÖNETİCİYE 106/2-D= 2 YIL 6 AY (TEHDİT’TEN) CEZA VERDİ.
İKİNCİ YÖNETİCİ YARGILAMAYA KATILMADI (KAÇAK). DOSYASI TEFRİK EDİLDİ.

BU KARAR BİRİNCİ YÖNETİCİ TARAFINDAN TEMYİZ EDİLDİ.

YARGITAY BİRİNCİ YÖNETİCİ HAKKINDAKİ KARARI TEHDİT DEĞİL YAĞMA DİYEREK BOZDU.

YEREL MAHKEME TARAFINDAN SON OLARAK BİRİNCİ YÖNETİCİYE TCK 149 DAN (YAĞMA) 11 YIL CEZA VERİLDİ. FAKAT BİR ÖNCEKİ TEHDİT SUÇUNDAN (106/2-D) OLAN 2 YIL 6 AY CEZASI KAZANILMIŞ HAK KABUL EDİLEREK 2 YIL 6 AY CEZA VERİLDİ.

ŞİMDİ DE KAÇAK OLAN İKİNCİ YÖNETİCİ YAKALANDI. YARGILANMASINA BAŞLANDI. İKİNCİ YÖNETİCİ HAKKINDA UYGULAMA NASIL OLACAK?

1) YAĞMA SUÇUNDAN (TCK 149) 11 YIL CEZA MI VERİLECEK?
2) BİRİNCİ YÖNETİCİNİN KAZANILMIŞ HAKKI İKİNCİ YÖNETİCİYE SİRAYET EDECEK Mİ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :530, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Kemal Keskin, Tarih : 09-02-2024 14:58
Merhaba değerli meslektaşlarım,
Aşağıda kısaca açıklayacağım hususta kıymetli görüşlerinizi rica ediyorum;

Müvekkilim bir cezaevinde taşeron şirket işçisi olarak çalışıyor. Aralık ayında özel bir İSG şirketi aracılığı ile iş yeri sağlık taraması yapılıyor ve müvekkilden kan alınıyor. O günden bu yana müvekkilimin kan alınan kolunda şişme ve morarma ortaya çıkıyor. Akabinde müvekkile damar tıkanıklığı ile yanında birkaç farklı teşhis konuluyor ve ilaç tedavisi uygulanıyor. Müvekkile 10'ar günlük rapor veriliyor ve hali hazırda işe gidemiyor.

Bu hususta bir uzman raporu aldıktan sonra, şikayette bulunacağız ve maddi / manevi tazminat davası açacağız. Soruma gelecek olursak; bu davada husumeti yalnızca işlemi yapan hemşireye ve İSG şirketine mi yöneltmeliyiz, yoksa taşeron şirket ve cezaevi müdürlüğü, dolayısıyla Adalet Bakanlığı'na da husumet yöneltebilir miyiz?

Değerli görüşleriniz için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :547, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Pınar, Tarih : 08-02-2024 22:14
Herkese merhaba
Eski malik, taşınmazın satışından bir yıl sonra, kendi malik olduğu dönemlere ait kira farklarını ve tahliye talebini içeren 13 örnek icra takibi başlattı.
Süresi içinde, alacaklı sıfatı olmadığını,takip tarihi itibariyle sözleşmede taraf olmadığını, sözleşmeye bu yönüyle itiraz ettiğimizi, kira ödemelerini yeni malikin bildirdiği hesaba ödemeye devam ettiğimizi, eski malikin eski dönemlere ait alacak iddiası olsa bile takip tarihi itibariyle tahliye hakkı olmadığını, en fazla 7 örnek yapabileceğini, sadece yeni malikin tahliye talep edebileceği yönünde itirazımız üzerine takip durdu.30 günlük ödeme süresi de çoktan geçti. Takip durduktan 3 ay sonra icra dosyasında eski malik ve yeni malikin bu dosya ile ilgili olarak temlik sözleşmesi yaptıklarına ilşkin sözleşmeyi koyup taraf değişikliği talep edip aynı gün temlik alacaklısı yeni malik İcra hukuk mah’nde itirazın kaldırılması ve tahliye talepli dava açtı.
Temlik sözleşmesinin tarihi, takibin durması ve durma kararının alacaklı vekiline tebliğinden 1 ay sonra …

Davaya cevaplarımı hazırlıyorum, sizlerinin bu konu hakkındaki fikirleriniz nelerdir
Şimdiden teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :610, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 07-02-2024 22:02
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkilimin sanık olduğu dosyada üç müşteki vardır.İki tanesi şikayetinden vazgeçmiştir. Müvekkilimiz şikayetçi olan kişiyi daha önce darp etmiş ve farklı mahkemede davası görülmüş, ceza almıştır. Şikayetçi şikayetinde; müvekkilimizin "Bu köyde herkesin anasını sinkaf edeeğim, Ali'yi kestiğim gibi hepinizi keseceğim'' diyerek tehdit ettiğini beyan etmiştir.
Şikayetçi Aliye yönelik tehdit var mıdır müvekkilim şikayetçi hakkında beraat ederse diğer müşteki şikayetinden de vazgeçtiğine göre bana vekalet ücretine hükmedilir mi? Ve sizce kullandığı cümleler tehdit suçunu oluşturur mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :619, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Mr. Kök, Tarih : 07-02-2024 17:17
Sayın meslektaşlarım merhabalar, müvekkil taşınmazın dubleks olmasından mütevvellit alt katı başka bir kiracıya üst katı başka bir kiracıya ayrı ayrı kira sözleşmeleri ile kiralamıştır. Alt katta ki kiracının kira borcunu ödememesi sebebiyle tarafımızca Örnek13 Kiralanan Gayrimenkulun Tahliyesi takibi başlatılmış, İcra hukuk mahkemesi tarafından kiracının taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir.

Kira sözleşmelerinde herhangi bir şekilde alt kat veya üst kat ayrımı yapılmamış, her iki sözleşmede de aynı adres yazılmıştır.

İşbu uyuşmazlıkta alt katta ki kiracının tahliye kararı icra tarafından uygulandığında üst katta yer alan kiracının kira sözleşmesini sunması halinde oluşabilecek problemler nelerdir ? Tahliye imkaanımız nedir ?

Not: Üst katta yer alan kiracı da kira borcunu ödememektedir. Ona da ayrıca Örnek 13 İcra takibi başlatılmıştır. Ancak tebligat aşamasında ki sıkıntılardan ötürü kendisine bir türlü ödeme emri tebliğ olunmamıştır.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :634, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : osmmdr, Tarih : 07-02-2024 12:51
değerli meslektaşlarım. Bir müvekkilim var kendisi İran vatandaşı. Türkiye'de bir ev alacak. evin değeri 1 milyon dolar civarı. bu sayede vatandaşlık da almak istiyor. Kendisinin Türkiye'de vekilliğini yapıyorum ancak taşınmaz satın alınması suretiyle vatandaşlık nasıl alınır bilmiyorum. bu hususta daha önceleri bu şekilde vatandaşlık almış meslektaşlar işlemlere nereden başlamam gerektiği nerde ne yapılacağı hakkında bilgi verirlerse çok mutlu olacağım. saygılarımla
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :618, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : kaan_oz, Tarih : 06-02-2024 21:17
Merhaba meslektaşlarım,

Kısa ve öz bir soru yönelteceğim sizlere. Ödeme emri gönderdim. Adreste bulunamama sebebiyle tebligat döndü. 21/2 ile tebligatı gerçekleştirdim.

Şimdi de 103 davetiyesi gönderilmesi talebinde bulundum. Yine aynı şekilde adreste bulunamama sebebiyle döneceğini tahmin ediyorum. Bu süreçte de hacizden haberdar olduğunu bir şekilde kanıtlayabiliyorum. Fakat sizce 21/2'ye göre tebliğin çıkarılmasını talep edeyim mi yine de? Saygılar sevgiler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :629, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.YALCINHUKUK, Tarih : 05-02-2024 16:03
Bilindiği üzere araçtan yoksun kalma (araç mahrumiyet) tazminatı veya kazanç kaybında kazaya sebebiyet veren sürücü/araç sahibi sorumlu, bu kişilerin sigorta şirketi kural olarak sorumlu değildir.

Ancak, "sigorta şirketlerinin işlemleri nedeniyle onarım süresi uzayan ya da aracın perte çıkması nedeniyle hasar ödemesi geciken araçlarla ilgili de sigorta şirketlerinin sorumluluğuna gitmek mümkündür." şeklinde bir yorumla karşılaştım.

Bununla alakalı olarak; müvekkilin aracının tamiri, sigorta şirketi tarafından gereğinden fazla -yaklaşık 2 ay - sürdü. (kazaya şüpheli yaklaştılar, eksperi geç atadılar, vs.)

Bu kapsamda sürücü haricinde sigorta şirketine de dava açan oldu mu? Yargıtay kararı olan paylaşırsa sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :634, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04168010 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.