Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Mr. Kök, Tarih : 15-11-2023 17:09
Meslektaşlarım merhabalar, müvekkil bir İşhanını kiralayarak otel yapmayı arzulamaktadır. Taşınmaz sahibi ile yapılacak kira sözleşmesine taşınmazın devri veya tahliye durumu için caydırıcı bir madde eklemek istiyoruz.(Örn: Taşınmazın devri halinde kiraya veren yapılan masraflar için 150.000 Dolar cezai şart öder.)Ancak bu hüküm Mülkiyet hakkına tecavüz oluşturacağından geçersiz olacağı kanaatindeyim.

Müvekkilin kiralanana yapacağı masrafların tazmini ve müvekkilin çıkarlarını korumak adına nasıl bir yol izleyebiliriz.

Bir ekspertiz raporu alarak kiralananın ilk halini kira sözleşmesinin ekine ekleyerek bir hüküm eklemenin faydası olur mu

Saygılarımla...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1002, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 14-11-2023 23:36
Merhaba Meslektaşlarım,
Müvekkilim, 2015 yılında evini kiralamış.İki tarafta tacir değil, son 2 aydır kira ödemesini alamıyor. Son 5 yıla dönük olarak da alamadığı kira ödemeleri var. Bunun için Elektrik Dağıtım Şirketi Abonelik tarihini, sözlü sözleşme başlangıç tarihi olarak esas alarak Örnek 13 icra takibi başlatacağım.
Adi kanuni faizi %9 olarak her bir ödenmeyen kira bedeli için ayrı ayrı işleteceğim. Bu konuda bir sorum yok. Ancak 2019 yılı ödenmeyen kira alacağı için geçmiş gün faizi işletirken muacceliyet tarihi, icra takibini başlattığım tarih mi olmalı?
Yoksa ödeme yapılmayan gün ve yıl olan 2019 yılındaki tarih mi ?
Sizce geçmiş gün faizi işletmem ne kadar doğru olur.Sözlü sözleşmemiz var ve geçmiş gün faizi kararlaştırıldığını ispatlayamam. TBK'nın 120. maddesindeki hükme göre geçmiş gün faizi kararlaştırılmadı ise o tarihteki yasal faiz oranı kullanılmalıymış. Buna göre geçmiş gün faizini de %9 mu almalıyım sizce?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1190, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.MC, Tarih : 14-11-2023 12:30
Merhaba,

Müvekkil iki ortaklı limited şirketinden diğer ortakla aralarındaki husumetin süreklileşmesi, sözlü ve fiziksel şiddete maruz kalması, şirkete alınmaması, şirket faaliyetleri hakkında bilgi alamaması ve yasal haklarını kullanamaması, şirketin bir takım yetkilerinin ilgili kuruluşlar tarafından kaldırılması sebebiyle ortaklıktan çıkma istemli ile dava açtık.

Şirket faaliyetlerine, şirketin maruz kaldığı yaptırımlara yönelik bilgi istenmesi amacıyla ilgili kuruluşlara müzekkere taleplerinde bulunduk. Tanıklarımız var şiddete şahitlik eden. Ancak hakim şirketten bilgi talebinde bulunduğumuza dair delil sunmamızı istiyor. Müvekkilin yazılı bir talebi söz konusu olmamış. Aylarca telefonla ulaşmaya çalışmış diğer ortak açmayınca sekreteri aracılığıyla ulaşmaya çalışmış. o da olumsuz dönüş yapmış ve bu hususta başka delilimiz yok.

İspat konusunda yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Başka hangi hususları değerlendirmemi önerirsiniz.

Şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :839, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : kaan_oz, Tarih : 14-11-2023 12:27
Sevgili meslektaşlarım selamlar,

Mirasçılık belgesi alan müvekkil, mirasçılık belgesinde müteveffa babasının resmi nikahlı olduğu yabancı uyruklu (İngiliz) bir eşi olduğunu görmüştür. Fakat resmi nikahlı eşi ile müteveffa yaklaşık 30 seneden beri görüşmemektedir. Evlilikleri resmiyette devam ediyor olsa da bu birliktelik fiilen sürmemektedir. Çocuklar dini nikahlı eşi olan X kişisi ile olan birlikteliğinden meydana gelmiştir.

Resmi nikahlı yabancı uyruklu eşin hayatta olup olmadığının tespitini nasıl yapabiliriz? Kıymetli görüşlerinizi beklemekteyim. Saygılarımla.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :822, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ealegal, Tarih : 13-11-2023 15:10
Herkese merhaba,

2012 yılında köyden mahalleye dönüşürülen yerlerden bazıları Kırsal Yerleşik Alan statüsünde yer almakta. KIRSAL MAHALLE VE KIRSAL YERLEŞİK ALAN YÖNETMELİĞİ'nin 9. maddesinde bu yerlerin emlak vergisinden muaf tutulduğu belirtilmiş.

3194 sayılı İmar Kanunun 42. maddesinin ç fıkrasında ise imar para cezasının emlak vergisine esas asgari metrekare birim değerinin çarpımı ile hesaplanacağı belirtilmiş.

Peki bu durumda emlak vergisinden muaf tutulan Kırsal Yerleşik Alanların imar para cezası hesaplanırken emlak vergisine tabiymiş gibi hesap yapılması hukuka uygun mudur? Buna ilişkin emsal karar veyahut yasal düzenleme bulunmakta mıdır? Ben herhangi bir özel düzenleme bulamadım.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :756, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av turkeh, Tarih : 11-11-2023 22:59
Merhabalar, bilindiği üzere ihalenin feshi davasında da daha önce itiraz edildiği için satış bedeline yönelik itirazların ihalenin feshinde de keşif ve rapor alınmak suretiyle incelenebileceğine dair yüzlerce karar mevcut. Sorum ise şu şekilde; alınan yeni rapor daha önce alınan raporlarla çelişirse çelişkinin giderilmesi bakımından ihalenin feshi davasında ikinci kez keşif yapılabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :789, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : amoklavin, Tarih : 11-11-2023 19:17
Işçi işe iade davasını kazanıyor ayrıca boşta geçen süre ucretine hükmediliyor. Asıl işveren olan kamu kuurmu bunu icra yoluyla ödüyor. Sözleşmeli avukatına bunu rücu et diyor. Avukat dava dilekçesinde kıdem tazminatı ve ücret alacağının çalışma sürelerine göre tüm taşeron firmalara rücu edilmesi talepli dava açıyor. Son altişveren hariç diğerleri red oluyor ve vekalet ücreti çıkıyor. Kurum avukata rücu etmek istiyor ancak ödeme tarihinin üzerinden 1 yıldan fazla zaman geçmiş, ben burada avukatlık kanunu 40. Madde değil ceza zamanaşımı uygulanacağıni düşünüyorum fikriiniz nedir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :791, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.1989, Tarih : 10-11-2023 17:22
Merhaba,kamulaştırma bedel tespiti ve tescili davasında istinaf kararında belirlenen kamulaştırma bedeline karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine şeklinde karar verdikten sonra alacaklı vekili bu faizi ve bu faize takip tarihine kadar işlemiş faizi iki alacak kalemi olarak ilamsız takibe koymuştur
İlk sorum 1-aslında faizi esas alacağın feri olarak düşünürsek ilamlı takip yapması gerekmezmiydi ?
2-Eğer faiz alacağını likid alacak olmadığını düşünürsek ve ilamsız başlatmasında sorun yoksa karar tarihine kadar işleterek ilamsız takibe konu alacağa tekrar faiz işleterek 2.alacak kalemi olan faiz faize faiz işletmemenin istisnasını oluşturur mu bu şekilde itiraz sebebi yapabilirmiyiz şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :971, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : çömez, Tarih : 10-11-2023 15:02
Merhaba Sayın meslektaşlarım, hep danışmanlık yaptığım için maalesef icra iflas konusunda hiç tecrübesi olmayan bir avukatım. Kazandığım bir davanın ilamına dayanarak icra dairesinde borçlu mallarına haciz şerhi koydum. Ancak tüm mallarda çok aşağı sıralardayım. Ara ara bana diğer alacaklıların satış ilanı tebliği yapılıyor. Bu Satış ilanı tebliğine dayanarak yapmam gereken herhangi bir işlem var mıdır? Satış sonrası paylaşımda üst sıradaki haciz alacaklıları (bankalar) (ilamlı/ilamsız) haciz alacaklarını kapattıktan sonra geriye birşey kalmıyor genelde. Ancak bu paylaşım nasıl yapılıyor? Bir önceki alacaklının alacağı tamamen ödenirse mi altındaki alacaklıya geçiyor sıra? Yoksa bir paylaşım oranı oluyor mu? Bu konuda makale aradım ancak bulamadım. Beni aydınlatırsanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :673, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.1989, Tarih : 09-11-2023 21:37
Merhaba,kamulaştırma bedel tespiti ve tescili davasında istinaf kararında belirlenen kamulaştırma bedeline karar tarihine kadar yasal faiz işletilmesine şeklinde karar verdikten sonra alacaklı vekili bu faizi ve bu faize takip tarihine kadar işlemiş faizi iki alacak kalemi olarak ilamsız takibe koymuştur
İlk sorum 1-aslında faizi esas alacağın feri olarak düşünürsek ilamlı takip yapması gerekmezmiydi ?
2-Eğer faiz alacağını likid alacak olmadığını düşünürsek ve ilamsız başlatmasında sorun yoksa karar tarihine kadar işleterek ilamsız takibe konu alacağa tekrar faiz işleterek 2.alacak kalemi olan faiz faize faiz işletmemenin istisnasını oluşturur mu bu şekilde itiraz sebebi yapabilirmiyiz şimdiden teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :794, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.harebe, Tarih : 09-11-2023 21:15
İyi günler
Yapı ruhsatı alınırken dikkate alınacak yönetmelikler ,ruhsat başvurusunun yapıldığı tarihteki yönetmelik midir? Yoksa ruhsatın verildiği tarihteki yönetmelik midir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :721, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.bozkara, Tarih : 09-11-2023 16:07
Müvekkil 3 katlı binanın en üst katını satın alır. Müteahhit satış yaparken çatı katına bir oda yaptığını ve bu odanın da kendisine ait olduğunu belirtir, odanın anahtarlarını müvekkile verir. Hatta bu oda nedeniyle müvekkil müteahhite diğer dairelere göre daha yüksek bir bedel öder. Söz konusu çatı katındaki oda ne mimari projede ne de herhangi bir resmi evrakta yer almamaktadır. Bu nedenle müvekkil 2018 yılında imar barışından yararlanıp yapı kayıt belgesi almıştır. Kendi evinden elektrik ve su bağlattığı bu odayı kendisi kullanmaktadır. Aradan 20 yıl geçtikten sonra binadaki diğer iki dairenin sahibi bu odanın ortak alan olduğunu belirterek elatmanın önlenmesi davası açmışlardır. Alınan yapı kayıt belgesine de tapuya şerh düşürmek suretiyle itiraz etmişlerdir.

Bu durumda elatmanın önlenmesi ve yıkım taleplerine karşı nasıl bir cevap verilebilir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :816, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AvukatKadriye, Tarih : 08-11-2023 12:48
Merhabalar.
İşçi 2005 yılında süpermarkette çalısmaya başlıyor. işçinin çalıştığı market şubesi 2016 yılında carrefour tarafından devralınıyor. İşçinin sözleşmesi feshedilmeden aynı şubede aynı pozisyonda carrefour adına çalısmaya devam ediyor. İşçi 2023 yılında emeklilik nedeniyle istifa ediyor. Ancak kendisine sadece devirden sonraki çalışma kısmı için kıdem ödeniyor. Devreden şirket iflas etmiş ve tasfiyesine karar verilmiş. Bu durumda devirden önceki çalısma süresinden kim sorumludur. İş kanunu 6.maddeye göre bir sonuca ulaşamadım. Cevaplarınız için teşekkür ederim. Kolay gelsin.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :700, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Avvkat, Tarih : 07-11-2023 19:55
Sayın meslektaşlarım, fotoğraf instagramda herkese açık profilden alınarak başka bir sosyal medya hesabında grupta paylaşılmış. Tck m.136 oluşturmadığı yönünde elinde yargıtay kararı olan varsa iletebilir mi? Sanırım güncelde hep kişisel veri sayılarak suçun unsuru oluşmuştur denilmekte
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :690, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ealegal, Tarih : 07-11-2023 12:49
Herkese merhaba,

10.000 TL üzerinden açmış olduğumuz kira tespiti davasında bilirkişi 9.500 TL tespitte bulundu. Rapora itiraz etmeyeceğiz. Ancak yargılama sonunda reddedilecek 500 TL yönünden aleyhimize yargılama gideri ve vekalet ücreti çıkmasını önlemek amacıyla HMK m.107 uyarınca davanın 500 TL'lik kısmından kısmi feragat ettiğimize dair dilekçe sunmanın bir etkisi olur mu?

Katkılarınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :690, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : buketdogru, Tarih : 06-11-2023 18:31
Meslektaşlarım merhaba, İnternetten biraz araştırma yaptım ancak uygulamada bahsedeceğim şey başına gelmiş olan bir avukatla konuşamadım. Bir müvekkilim kiracı olduğu ev için ev sahibine tahliye taahhütnamesi vermiş ancak eşinin imzası yok ve evden çıkmak istemiyorlar. Ne yapabileceğimizi biraz araştırdım ve aile konutu tespiti davası açılması halinde ve tahliye taahhütnamesine itirazda bulunmamız durumunda icra hukuk mahkemesinin aile konutu tespiti davasının sonucunu bekletici mesele yapması gerektiğine dair yargıtay kararları da buldum. Lakin kafamı karıştıran husus şu oldu, aile konutu tespiti talebinin taahhüt tarihinden önce olması yine de taahhütnamenin geçersizliğine sebep olur mu? Yani tahliye taahhütnamesi düzenlendikten sonra ve tahliye tarihinden önce aile konutu tespiti davası açılatak kazanılması tahliye taahhütnamesini diğer eş imzalamadığı için geçersiz hale getirir mi? Uygulamada rastlayan biriyle konuşamadım. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :758, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 06-11-2023 18:26
Merhaba Meslektaşlarım,
Müvekkilim 2015 yılında yazılı sözleşme ile 650 TL kira bedeli belirleyerek evini kiraya vermiş. Ancak kira sözleşmesi kaybedilmiş. Kiracıda da kiraya verende de şuan mevcut değil.
Kiracı evi kiraladığından beri kira bedellerini eksik ve farklı tarihlerde yatırmaktadır. Müvekkilim 2018 tarihi itibariyle ödemeleri banka üzerinden kira açıklaması yazdırtarak almaya başlamıştır.Bu durumla ilgili bazı sorularım var.Sizin de fikirlerinizi alabilirsem çok sevinirim.
Kiracı, elektrik idaresinden öğrendiğime göre tahminen 2015 yılının Mayıs ayında evi kiralamış. Bu yıldan itibaren her yıl düzenli olarak kiraya zam yapılmamış, zam yapıldığında da genellikle kiracı tarafından Ocak ayından itibaren zamlı ödeme yapılmış hatta sözleşmede 650 TL olarak kararlaştırılan bedel, 2018 yılı geldiğinde bankaya 639 TL olarak yatırılmış.
İlk Sorum: Sözleşmenin aslı olmadığından dava açılması gerekirse ve ilerleyen aşamalarda Mahkeme sözleşme aslını isterse sunamayacağımdan risk almamak için sözlü sözleşme ile örnek-13 tahliye talepli icra takibi başlatmayı düşünüyorum. Başlatacağım icra takibinde, son 5 yıla dönük yapılmayan zamları da tefe-tüfe oranı üzerinden hesaplayıp eksik kalan kısımları takibe koymayı düşünüyorum. Ancak tefe-tüfe üzerinden zam kararlaştırıldığını yazılı sözleşmenin aslı olmadığından ispatlayamam.Takibe itiraz edilirse bu durumdan dolayı haksız çıkar mıyız? Müvekkilimin karşı tarafa vekalet ücreti ödeyecek durumu yok.Karşı tarafa vekalet ücreti çıkartmamam gerekiyor.
İkinci Sorum: Hiç tefe-tüfe hesabı yapmadan sadece banka hesabına yatan ödemeler üzerinden hiç ödeme yapılmayan ayları takibe koysam .Ancak bu seferde ödemeler düzenli olmadığı için kira ödemesi açıklaması yazılarak bir ay 639TL ödenmiş, bir diğer ay 648 TL, bir başka ay 650TL takibe koyacağım aya ilişkin bedel o yıl içerisinde yapılan en düşük ödeme olan 639TL mi olmalı 650TL mi olmalıdır?
Üçüncü Sorum: Sözlü sözleşme ile icra takibi başlattıktan sonra kiracı, kira sözleşmesinin aslını bulup sunarsa icra takibinin durumu ne olur? Takip durduktan sonra açacağım tahliye davasında tahliye kararı alırsam icra takibini sözlü sözleşme olarak başlatmam sebebi ile takip boşa gider mi? Aslı sunulması durumunda tekrardan yazılı sözleşme ile örnek13 mü başlatmak gerekir.Bazı Yargıtay kararlarına denk gelmiştim.Diyordu ki ''İcra takibinde sözlü sözleşmeye dayanan kiralayan daha sonra yazılı sözleşmeye dayanamaz.''
Benim düşüncem; Tefe-tüfe hesabına hiç girmeden aynı yıl içerisinde en yüksek yatırılan kira bedellerini baz alarak ödenmeyen ayları, sözlü sözleşme örnek-13 icra takibi ile talep etmek,itirazın durumuna göre de tahliye davası açmak şeklinde.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :791, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Nur YAVUZ, Tarih : 06-11-2023 17:46
Herkese merhabalar, uzunca zamandır içinden çıkamadığım bir konu hakkında görüşlerinizi rica ederim.

Muris adına kayıtlı taşınmazın aidat borçlarına ilişkin icra takibi başlattım. Ancak muris takip tarihinden önce vefat ettiğinden bahisle takibi kesinleştiremedim. Veraset ilamı alıp burda gözüken mirasçılara ödeme emri gönderdim. Ancak tüm mirasçılar hem borca itiraz edip hem de murisin vasiyetnamesi olduğunu ileri sürdüler.

İlgili vasiyetname hakkında iptal davası açılmış durumda. Bu vasiyetnamede de muris bizim aidat alacağımıza konu taşınmazı bir kısım mirasçılara bırakmış. Yine bankalarda bulunun tüm mal varlığını da bir derneğe bırakmış durumda.

İtirazın iptali açma noktasında kafam oldukça karışmış durumda. Vasiyetname henüz kesinleşmediğinden intikaller de yapılmadı.
İtirazın iptali davamı para alacağı olarak nitelendirip veraset ilamında gözüken tüm mirasçılara mı yöneltmem gerekir? Yoksa aidat alacağı olduğundan bahisle verasette taşınmazın bırakıldığı bir kısım mirasçılardan mı talep edilebilir?

Yaklaşık on beş mirasçı olduğundan karşı vekalet ücreti doğurmamak için hangi yolu tavsiye edersiniz?

Benzer hususda deneyimi olan var ise fikir ve görüşlerinizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :697, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukuki_mülahazalar, Tarih : 06-11-2023 14:34
İyi çalışmalar,

23/12/2016 da takipsizlik ile kapanmış kambiyo takibi dosyası ile ilgili olarak sormak istediğim birkaç husus var. Dosyada alacaklı sıfatı ile bulunmaktayız.

Öncelikle ilgili çek süresinde takibe konu olmuştur. Kesinleşmiş durumda iken dosya takipsizlik ile kapanmıştır.

1-) Şu an tarafımızca dosyada yenileme talebinde bulunulsa ve bu talebimiz kabul edilse, borçlu tarafından zamanaşımı öne sürülür mü? Kesinleşmiş olan bu takipte, takipsizlik durumunda da zamanaşımı işler mi? Eğer işlerse zamanaşımı süresi takipsizlik ile kapanma tarihinden itibaren yeniden mi başlar? Bu durumda borçlu itirazı ile takibimiz iptal olur diye düşünüyorum doğru mu düşünüyorum?

2-) İkinci olarak, ilk ihtimalin varlığı durumunda, yani dosyayı yenilemek yerine çekleri icra dairesinden almayı denesek ve alabilirsek; alacağımızı tahsil etmek için genel haciz yoluna başvurabilir miyiz yoksa en sağlıklısı genel alacak davası yoluna başvurmak mıdır? Çeki icra dairesinden alamazsak açılacak dava veya takibe icra dairesi kasasında mevcut olan çekleri delil olarak gösterebilir miyiz?

Şimdiden cevap veren herkese teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :673, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hcsasmaz, Tarih : 06-11-2023 13:00
Saygıdeğer melektaşlarım,


Ceza dosyalarıyla ilgili çok bilgim olmaması ve bir akrabamın dosyası olması sebebiyle vekilliğini yaptığım dosyaya ilişkin bazı hususlarda tecrübelerinize dayanarak bilgi almak istemekteyim. Şöyle ki;


Somut olayda kendilerine istismarda bulunduğunu belirten müstakil evleri müvekkil ile karşılıklı olan üç çocuktan biri somut olaya ilişkin olarak bize hiçbir şekilde elini sürmedi veya cinsel organını göstermedi derken, bir çocuk pipisini gösterdiğini, diğer çocuk ise evine şeker verme bahanesiyle çağırıp poposuna, gögsüne ve karnına dokunduğunu belirtmiş. Daha önceden müvekkil sokakta çocukları gördüğünde elinde bulunan poşetlerdeki meyvelerden çocuklara verdiğini beyan ediyor. Somut olayın gerçekleştiğinin iddia edildiği gün üç çocuğun da bahçede oyun oynadığını ve herhangi bir olumsuzluğa şahit olmadığını belirtir Jandarma personelinin görgüsü de tutanaklara geçmiş. Buraya kadar herşey müvekkilim lehine gibi görünse de evine şeker vereceğim diye çağırıp özel bölgelerime elledi diyen çocuk evin içerisinde beyaz buzdolabı ve mavi koltuk olduğunu beyan ediyor, bu durum müvekkilime sorulduğunda renkleri karıştırarak evimde mavi koltuk yoktur beyanında bulunuyor. Olay yeri inceleme tutanağında ise odayı gören pencerenin 80cm çocukların boylarının en az 1 metre olduğu ve dışarıdan görülebileceğine dair tutanak tutuluyor. Kovuşturma aşamasında ise suçun işlendiğini beyan eden iki çocuk da olayı hatırlamadıklarını ve bu olayların olmadığını beyan ediyor (11 ve 10 yaşlarında). Savcılık makamı esas mütalaasında çocukların olayı unutmuş olabileceklerini dolayısıyla ilk ifadelerin esas alınması, adli raporda çocukların ifadelerine beyan edilebileceğinin değerlendirilmesi, mavi koltuk konusunda müvekkilin beyanının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ile adli sicil kaydında benzer suçtan ( fuhuşa yer temini ) sabıkası olması gerekçesiyle cezalandırılmasını talep ediyor.



Sonuç olarak;


Müvekkilin aile ebeveynleri ile herhangi bir husumeti yok fakat olay günü çocuklar müvekkilden para isteyip müvekkil vermediğinde taş atıyorlar. Dolayısıyla husumetten ötürü iftira atmış olabilecekleri,


Çocukların gerek soruşturma gerek kovuşturma aşamasındaki çelişkili ifadeleri,


Adli raporda her ne kadar çocukların beyanlarına itibar edilebileceği belirtilse de çocuklara sorulan gerçek ile yalan ayrımını biliyor musun sorusuna iki çocuk da hayır yanıtını vermiş. ( Sadece itibar edilebilir yazılması raporun içeriğini gereksiz mi kılıyor? )



Benzer suç tanımlaması neye göre yapılıyor ? Cinsel istismar veya hürriyeti tahdit ile fuhuşa yer temini arasında nasıl bir benzerlik kurulabildiği,


Kovuşturma aşamasında bahsi geçen Jandarma personelinin ifadesi alınmamış ve alınmasına dair herhangi bir müzekkere olmaksızın esas mütalaası hazırlanmış durumda.



Saygıdeğer meslektaşlarım, bu hususlara dair değerli fikirlerinizi ve zamanınızı ayırıp görüşlerinizi belirtirseniz çok müteşekkir olurum.


Saygılarımla.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :674, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05361390 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.