Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : norrinradd, Tarih : 07-12-2023 23:05
Merhaba meslektaşlarım. Müvekkil 5 odalı bir işyerinin maliki. 3 odayı bir şirkete ve diğer 2 odayı da başka bir şirkete kiraya vermiş. 3 odanın kiraya verildiği kira sözleşmesinin ekinde de kroki ile ilgili 3 oda sarıya boyanarak bu alanların odaların kiraya verildiği belirtilmiş. Kira borcu ödenmediği için örnek 13 tahliye talepli icra takibi başlatacağım ancak tahliye talep edeceğim yer olarak takip talebine ne yazmam gerekir? "... Kat:2 Daire:5'deki kira sözleşmesi ekinde sarı ile belirtilen odalar" gibi bir şey mi yazmalıyım yoksa direkt "... Daire:5" yazmam yeterli mi? Teşekkür ederim şimdiden.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :720, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : EksikHususlarGiderilsin, Tarih : 07-12-2023 13:56
Müvekkil eşiyle 1 yıl önce anlaşmalı şekilde boşanmış ve karar kesinleşmiştir. Evlilik birliği içinde satın alınan taşınmaz, karşı tarafın üstünedir. Anlaşma protokolünde taşınmazın tasarruf yetkisinin müvekkile ait olduğu yazılmış taraflar bu protokolü imza altına alıp dava açmışlardır. Boşanma davasının duruşmasında da taşınmaza yönelik tasarruf yetkisinin müvekkile ait olacağının kararlaştırıldığı her iki tarafça beyan edilmesine rağmen mahkeme kararın hüküm kısmında taşınmaz ile ilgili herhangi bir hüküm kurmamıştır. Bu durumda karşı tarafın taşınmazı elden çıkarmasına yönelik hangi tedbirler alınabilir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :653, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat_selcuk_bey, Tarih : 07-12-2023 08:50
kıymetli meslektaşlarım merhaba. müvekkile ait olan bir iş makinesi x firmasına kiralanmıştır. x firması bu makineyi bir devlet kurumu bünyesinde çalıştırdığı sırada 2020 yılında çığ felaketi nedeniyle kullanılamaz hale gelmiş ve maddi zarar meydana gelmiştir. açtığımız dava içerisinde x şirketinin kusurunun olmadığı yönünde rapor hazırlanmıştır. mahkemece halen karar verilmemiştir. bu arada x şirketinin üçüncü kişilerin zararlarını da kapsayacak şekilde all risk sigortası yaptırdığı tarafımızca tespit edilmiştir. çığ felaketi ölümlü olduğu için soruşturma da başlatılmıtşır.

sorum şu, ceza zamanaşımı süresi henüz dolmadığından sigorta şirketine karşı husumeti yöneltmek için arabulucuya başvuru yaparak ve ek dava açıp yukarıdaki davayla birleştirerek sigorta şirketinden all risk kapsamında tazminat talep edebilir miyiz.? all risk mücbir sebebi de kapsar mı.? veya sigorta şirketini yukarıdaki davaya dahil edebilir miyiz.? yahut önereceğiniz farklı bir yol var mı.? cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :617, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : guney1988, Tarih : 07-12-2023 04:19
Merhabalar
Müvekkil aidat borcunu geciktirince site yönetimi dairenin suyunu ve enerjisini kesmiş. Yönetim ile bizzat konuştum böyle bir yetkileri olmadığı hususunda ancak su ve elektrik aboneliklerinin site yönetimi adına olduğunu, yönetim planında aidat gecikmelerinde bu uygulamanın belirtildiği, kat mülkiyeti kanunun buna izin verdiği gerekçeleriyle ödemeyi yapana kadar su ve enerji vanaları açılmadı. İski gibi kurumlarla bireylerin yaptığı abonelik sözleşmesi ile su kesme yetkileri elbette var ama yönetimin (abonelik site adına dahi olsa ) böyle bir hakkı ve yetkisi olmadığını düşünüyorum. Bu durumun tekrarlanmaması için hukuken ne yapılabilir ? Bİr kaç saatlik kesinti Tazminat hakkı doğurur mu ?
Teşekkürler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :611, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. K. Kanat, Tarih : 06-12-2023 14:00
Merhaba,

İl özel idaresi ile müvekkil şirket yapım işi ihalesi uyarınca sözleşme imzalamış ve sözleşme idare tarafından haksız olarak feshedilmiştir. Fesih ile birlikte gelir kaydedilen teminat tutarının iadesi için dava açacağım. Yalnız ticari faiz mi yasal faiz mi isteyeceğim konusunda kafamda soru işaretleri oluştu. Islah ile faiz türünün değiştirilemeyeceğine dair güncel kararları da göz önüne aldığımda bu hususu kesinleştirmeden dava açmamayı tercih ettim.

Daha önce benzer bir dava ile karşılaşan varsa yardımlarını rica ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :647, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AVUKAT2549, Tarih : 06-12-2023 12:23
Herkese merhaba,

Tarafımca ortaklığın giderilmesi davasında 3 tane müvekkil ile anlaşma gerçekleştirdim. Güncel tarife fiyatından(17.400-TL) anlaşma yaptım.

Serbest meslek makbuzu keserken 17.400-TL üçü adına mı kesmem lazım yoksa birisi adına kesebilir miyim ?

Aynı zamanda 3 tane müvekkil olduğu için 17.400-TL X 3 = 52.200-TL olarak mı anlaşma yapmalı mıydım? Yoksa bu işi yürüttüğüm için olması gerekeni mi almışım?

Meslekte yeni olduğum için kafama bu hususlar takıldı. Yardımcı olursanız memnun olurum. İyi çalışmalar.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :621, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : rosinante, Tarih : 06-12-2023 10:14
Merhaba,

Müvekkilin halihazırda bir aracı var ve araç satım işleri yapan bir tanıdığı bulunmaktadır. Bu tanıdığının müvekkile önceden kalma yüklü miktarda borcu vardır. Müvekkil ise yeni bir araç almak istiyor, kendisine borcu bulunan ve araç satım işleri yapan bu kişiye senin bana borcun var, ben arabamı da vereyim bana istediğim şu arabayı al diyor. anlaşıyorlar. Noterde araç satış vekaletnamesi veriliyor. Daha sonra dolandırıcı müvekkilin aracını 3. başka bir kişiye satıyor müvekkile ne yeni bir araç ne de parasını veriyor. Dolandırıcının müvekkilden aldığı para ve aracı geri almak için nasıl bir yol izlenmesi gerekir? yardımcı olursanız sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :602, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : butros73, Tarih : 05-12-2023 18:27
Merhaba sayın meslektaşlarım
Müvekkilimin borçlusu olan şahıs 2015 yılında vefat ediyor. Ardından mirasçıları terekenin borca batık olduğundan bahisle Sulh Hukuk Mahkemesinden reddi miras talebinde bulunuyor. Mahkeme hiç bir araştırma yapmadan, borç miktarı veya kime borçlu olduğunu sormadan ve alacaklıları davaya dahil etmeden talebi kabul edip reddi miras kararı alıyor. Ancak bugünlerde yaptığımız araştırmada reddi miras yapan mirasçıların 2020 ve 2023 yıllarında murislerine babasından kalan taşınmazları intikal işlemleri yaparak üzerlerine geçirdiklerini tespit ettik. Bu durumda ne yapmamız Z gerekiyor. Yeni bir dava mi açmak lazım yoksa yargılamanın yenilenmesi isteminde mi bulunmak gerekiyor? Konuyla ilgili Yargıtay kararı eklerseniz minnettar olurum. Av Haluk Koç
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :664, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Karadağlı, Tarih : 05-12-2023 05:56
Değerli meslektaşlarım,
Tahliye davası öncesinde gönderdiğimiz ihtarname, muhatabın işyerinde olması nedeniyle daimi çalışanına tebliğ edilmiştir.
Davalı taraf usulsüz tebligat itirazında bulundu.
Aynı konutta çalışan hizmetçiye tebligatın yapılabilmesi için muhatapla aynı konutta yaşıyor olması gerektiği yönünde Yargıtay kararları sunuldu.
Aksi yönde karar bulamadım.
Bu hususta yardımlarınızı rica ediyorum.
Tahliye davası açılmadan önce arabuluculuk başvurusu yapılmış olması ihtarnameyi öğrenmiş oldukları anlamına gelip usulüne uygun hale getirir mi? Buna ilişkin de bir bilgiye ulaşamadım.
Tavsiyelerinizi rica ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :697, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ceren AKÖZ, Tarih : 04-12-2023 10:01
Herkese merhaba meslektaşlarım,

Müvekkilin taşınmazı hakkında kamulaştırmanın iptali davası tarafımızca açıldı, yerel mahkemede usulsüz tebligat nedeniyle kamulaştırma işleminin kısmen iptaline karar verildi, yer seçimi vs. açısından iptaline karar verilmedi. Dosya şu an istinafta, yer seçimi açısından da istinaf ettik. Aynı şekilde idare tarafından açılan bedel tespit davası da derdest.

Ancak müvekkile dosya hala istinafta olmasına rağmen idare tarafından "idare mahkemesi tarafından kamulaştırmanın usulsüz tebligat nedeniyle iptal edilmesi" gerekçe gösterilerek yeni bir uzlaşma davetiyesi tebliğ edildi.

Bu durumda tekrar kamulaştırmanın iptali davası açmamız gerekir mi, açsak derdestlik söz konusu olur mu? Anlaşılmaması halinde müvekkile tekrar bedel tespit davası açılabilir mi? Şimdiden çok teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :641, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AV. AKGÜN, Tarih : 02-12-2023 16:46
yüklenici ile müteahhit kat karşıliği ile inşaat sözleşmesi yapmışlardır. Müvekkil, iskan almış ve teslimi gerçekleştirmiş , Diğer Taraf vakıf olup ,teslimden sonra sözleşmeye atfen All Risk sigortası 10 gün sonra yapılmış diye ve sgk borcu var diye müvekkile ceza kesmiş yapılan sözleşemeye istinaden . Bu arada sözleşmede kararlaştırılan süreden 3 ay sonra teslim söz konusu .Müvekkil cezayı ödemek istemiyor . İnşaat pandemi döneminde yapılmış ve müvekkil ek süre istemiş , vakıfta istenilen süreyi ek olarak vermiş . Ancak geç teslim söz konusu . Cezayı ödemekten kurtulma imkanımız var mı
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :841, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sailor1981, Tarih : 01-12-2023 17:38
Kök rapor sonrası hakkında şikayette bulunduğumuz bilirkişi kınama cezası aldı.

Hakim buna rağmen ek raporu aynı bilirkişiden aldırdı.

Açıkça taraflar arasında husumet oluştuğunu bu rapor ile hüküm tesis edilmeyeceğini itirazen yazdım.Konu hakkında emsal Yargıtay ilamı arıyorum ?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :905, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : smyr, Tarih : 01-12-2023 15:49
kıdem tazminatına hak kazanan müvekkile tazminat alacağı taksitler halinde ödendi.(taksitlerin bir kısmı arabuluculuk sürecinde ödendi)
Arabulucu sürecinde faiz ve vekalet ücreti taleplerimiz kabul edilmediğinden görüşme anlaşamama olarak sonuçlandı. Ancak son tutanakta alacak kalemleri ve vekalet ücreti talebimiz belirtilmesine rağmen alacağın ferilerine ilişkin taleplerimiz belirtilmemiş. Bu durumda kıdem tazminatı faizine ilişkin dava açabilir miyiz?
arabuluculuğun anlaşamama olarak sonuçlanması tbk 131. maddesi uyarınca faiz konusunda ihtirazi kayıt olarak değerlendirilir mi?
Görüş ve değerlendirmelerinizi paylaşmanızı rica ediyorum.
Ayrıca, elinizde benzer bir içtihat varsa paylaşabilirseniz memnunun olurum.



TBK MADDE 131- Asıl borç ifa ya da diğer bir sebeple sona erdiği takdirde, rehin, kefalet, faiz ve ceza koşulu gibi buna bağlı hak ve borçlar da sona ermiş olur. İşlemiş faizin ve ceza koşulunun ifasını isteme hakkı sözleşmeyle veya ifa anına kadar yapılacak bir bildirimle saklı tutulmuş ise ya da durum ve koşullardan saklı tutulduğu anlaşılmaktaysa, bu faizler ve ceza koşulu istenebilir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :935, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : nerminn, Tarih : 30-11-2023 09:22
Merhabalar şehirler arası seyahatim sırasında otobüs bagajında yer alan iki adet kolim kayboldu. İndiğim şehirde kolilerin olmadığını farkedince tutanak tuttum, 10-15 bin TL arası maddi zararım mevcut. Manevi olarak da yıprandım açıkçası. Müşteri hizmetlerinden sürekli şikayet kaydı yaptırdım. 1,5 aydır da herhangi bir dönüş yapılmadı. Tüketici hakem heyetine başvuru yapılır diye düşünüyorum. Acaba tüketici mahkemesinde maddi manevi tazminat talepli dava mı açmalıyım? Bir de elimde sadece tutanak var. Bagaj teslim fişini otobüse binerken sormama rağmen vermemişlerdi. Kolilerin içindekileri ispatlayamayacağım için de endişeliyim ama yanlarına kar kalsın istemiyorum. İnsan kendi başına gelince bazen afallıyor
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :998, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : irem yüksel, Tarih : 29-11-2023 12:10
Merhaba. Tevkil ile bir arama işlemine katıldım. Aramada bir transitin arkasını dolduracak kadar deterjana el konuldu. Savcı yediemin olarak şirketi temsilen aramada bulunan avukatın yani benim atanmamın iyi olacağını memur aracılığı ile iletti. Bu konu ile ilgili tarafıma yetki veren avukat ile görüştüğümde Savcının talebine uymamı rica etmesi üzerine malları polis merkezinden aldım ve bir yerde 15 ay muhafaza ettim. Bu süreçte depolamaya dair herhangi bir ücret almadım. Yalnızca katılmış olduğum aramaya dair tevkil ücreti aldım. 15 ayın sonunda malların müsaderesine karar verildiğinden tekrar bir günümü ayırarak malları memurlara teslim etmek üzere depo alanına gitmek gerekecek. Yedieminlik ve malların teslimine ilişkin ücret talebimi iletirken hangi hususlara dikkat etmeliyim? Aksi takdirde başvurabileceğim yollar nelerdir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1030, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 28-11-2023 22:34
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil şirkete; ihracat yapmış ancak döviz bozdurmamış olması nedeniyle 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun gereği ihtarname tebliğ edildi.

Müvekkil yurt dışından alacağını tahsil edememiş. Dolayısıyla da döviz bozdurmamış.

Ceza ödememek için alacağını tahsil etmiş gibi döviz bozdursa yurt içinde alacağını tahsile yönelik hukuki yollara başvurması halinde problem yaşarız.

Yurt dışında icra takibi başlatsak (örneğin Avrupa Birliği İcra Emri göndersek tüm Avrupa Birliği ülkelerde geçerli oluyor.) Yurt dışı yargı merciileri Türkiyedeki döviz hareketlerimizi inceler mi, borçlu taraf döviz bozdurulmuş olduğunu öne sürerek borçtan kurtulabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1082, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.b, Tarih : 28-11-2023 15:49
Merhaba Sayın Meslektaşlar, bir konuda görüşlerinizden-tecrübelerinizden faydalanmak istiyorum. Müvekkil evini eşyalı olarak birine kiralıyor. Kira sözleşmesinde “Kiralananın Durumu” başlığında “Tam ve Temiz Full Eşyalı Daire” yazıyor, “Birlikte Teslim Edilen Demirbaşlar” başlığında ise “Video çekimi ile iki tarafa teslim edildi” yazıyor, yani eşyalar tek tek sayılmamış. Ama müvekkil tüm eşyaların; mobilya, koltuk takımı, yatak vs. kendisinin olduğunu söylüyor.

Kiracı kirasını ödemediğinden tahliye talepli icra takibi başlattık ve yasal süreler içinde itiraz da gelmedi ödeme de yapılmadı. Tahliye davası açacağız ancak bu eşyalar, tahliye kararının icra dairesince infazı sırasında sorun yaratır mı diye tereddütteyim. Tahliye anında icra memuru bu eşyalar sözleşmede belirtilmemiş diye tüm eşyaları borçlunun kabul edip eşyaları yediemine vermeye-evden çıkartmaya çalışır mı? Ya da icra hukuk mahkemesindeki tahliye davasında dava dilekçesinde bu hususları belirtip kararda kişisel kullanım dışındaki eşyaların ev sahibi-alacaklının olduğu yönünde bir hüküm kurulmasını talep etsem doğru olur mu? Bu konuda nasıl bir yol izlemem gerektiğiyle ilgili öneride bulunabilirseniz veya tecrübenizi aktarabilirseniz çok memnun olurum. Şimdiden vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1298, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.OHD, Tarih : 28-11-2023 15:36
Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkile 2020 yılında örnek no 7 takip başlatılmış, bu takipte fahiş oranda faiz talep edilmiş, ödeme emri usule aykırı şekilde tebliğ edilmiş ve takip bu şekilde kesinleşmiştir. 2023 yılında müvekkilin maaşına haciz uygulanmış ve dosya borcunun neredeyse tamamı tahsil edilmiştir.

soru 1- İşlemiş faiz ve talep edilen faiz miktarlarının hukuka aykırı olacak şekilde yüksek olması şikayet sebebi midir, icra dairesinden yasal faize göre dosya borcunun hesaplatılmasını talep ederek fazla ödenmiş borcun iadesi için muhtıra göndermesini talep edersek şikayet halinde sonuç ne olur?

Soru 2- ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna yönelik şikayet yoluna gidersek yaklaşık dört aydır yapılan maaş kesintilerinden ötürü mahkeme tebliğin bildirdiğimiz tarihten önce öğrenilmiş olduğunu kabul eder mi? (müvekkilin bir çok icra dosyası olmasından ötürü bu dosyanın ve bu tebliğin maaş haczi ile muttali olmadığına karar verilir mi?)

sonuç olarak yıllık yüzde 120 faiz istenilmiş olması nedeniyle fazladan ödenen borç karşısında ödemenin iadesi için ne yapılmasını tavsiye edersiniz. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1042, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AV.SEDAT, Tarih : 28-11-2023 10:46
Merhabalar; başımıza garip bir iş geldi, buradan meslektaşların fikirlerini sormak istedim. İki içtihat programında değişik kelimelerle arattım ama emsal bir karar bulamadım...

Olay şöyle: Müvekkil bir projenin ana yüklenicisi... işin inşaat kısmının tamamını bir şirkete veriyor... Bu şirketin bir işçisi X sebeple bir iş davası açıyor ve kendi işvereni yanında proje sahibi olarak bizi de davalı gösteriyor; buraya kadar özellikli bir durum yok...

Mahkemece adamın başka çalışmalarının da olduğundan bahisle işçinin kendi işvereni 100-TL ödemeye mahkum ediliyor ama bunun 80TL'sini ödemeye alt-üst işveren (biz) müteselsilen mahkum ediliyoruz (rakamlar temsili).. Aslında buraya kadar da ok...

Her iki davalının da istinaf etmesi üzerine her iki davalı da dosyaya 80+fer'ileri ve 100+fer'ileri şeklinde nakit teminat yatırıyoruz...

BAM istinaf taleplerini kabul ediyor, verilen kararı kaldırıp her iki davalının müteselsilen daha düşük bir tutar ödemesine (hadi ona da 50-TL diyelim) karar veriyor...

Şimdi, biz her ne kadar müteselsilen sorumlu olsak da sorumluluğumuz ikincil derecede... Yani işçi bizim işçimiz değil aslında... Zaten BAM kararında da "her ne kadar üst işveren zamanaşımı itirazında bulunmamışsa da onun sorumluluğu alt işverenin sorumluluğunu geçemeyeceğinden alt işverenin zamanaşımı itirazından üst işveren de yararlanır" gibi bir cümle var (kaldı ki ilk çıkan kararda biz daha düşük tazminattan sorumlu tutulmuştuk)...

Gelinen noktada icraya "sen yeni karara göre hesaplayacağın dosya bakiyesini alacaklının kendi işvereninin teminatından kes ve alacaklıya yatır; kalanı o işverene iade et, bizim paramızın da tamamını bize iade et" diyeceğiz ama buna hukuki bir dayanak bulamıyoruz...

Bırakalım reddetsin ve merciye götürüp merci hakiminden mi bekleyelim böyle bir karar vermesini? yoksa bu talebin altına koyabileceğimiz ve icra müdürünü de ikna edecek bir kanun - içtihat - hukuki müessese var mıdır? Rücuya gerek kalmadan çözelim istiyoruz - ki rücu hakkımızın varlığı bile kendi başına icra müdürünü ikna etmeye yetmeli bence... Bilemedim ne yapacağımı...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1046, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : over, Tarih : 28-11-2023 09:54
Öncelikle tüm meslektaşlarıma vakit ayırdıkları için teşekkür ederim.

Müvekkil, bir site yönetimi. Güvenlik firması vasıtasıyla güvenlik personeli çalıştırıyor. Bir işçi haklı nedenle iş sözleşmesini feshedip müvekkile ve güvenlik şirketine işçilik alacakları davası açıyor ve davası kabul oluyor.

Müvekkil, kararı istinaf etmiyor. Güvenlik firması ise tehir-i icra talepli istinaf ediyor, teminatını da sunuyor.

Ancak işçi, müvekkil aleyhine icra takibi yapıp alacağını tahsil ediyor.

Müvekkil ile güvenlik firması arasındaki sözleşme uyarınca tüm işçilik haklarından güvenlik firması sorumlu, yani müvekkilin rücu hakkı var normal koşullarda.

Ancak bu dava özelinde, müvekkilin davayı istinaf etmemiş olması karşısında güvenlik firmasının tehir-i icra kararlı istinaf başvurusu yapmış olması, müvekkilin rücu hakkına nasıl tesir eder? Yani bir rücu davası açsak, işçilik alacakları davasını bekletici mesele mi yapacaktır?

Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1150, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05529308 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.