Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : avukat.fks, Tarih : 08-01-2024 19:24
Merhaba meslektaşlarım,

Miras nedeniyle ortaklığın giderilmesi davası açılırken ihtiyati tedbir talebinde bulunulmamış. Gerekçeli karar yazılmış, davalılardan bir tanesi istinaf başvurmuş.

Şu aşamada davacı taraf davaya konu aracı istinaf başvuran davalının kullandığını ve kullanmasını istemediklerini aracın zarar görebileceğini söylüyor.

İstinaf aşamasındaki bu dosyada yerel mahkemeden tedbir talep edebilir miyiz?

İstinaf cevap dilekçesi ile istinaf mahkemesinden mi istenmeli?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :664, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avserdar, Tarih : 08-01-2024 19:09
Aynı kira sözleşmesinden kaynaklı iki adet örnek 13 icra takip dosyası itirazına tek dava açmak mümkünmü?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :618, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Ozge Palabiyik, Tarih : 05-01-2024 15:49
Sayın meslektaşlarım merhabalar,

İdare mahkemesi nezdinde açtığım iptal davasında dilekçenin reddine karar verilmiştir. Kararla ilgili sizlere danışmak istediğim konular var;

Dava, subay olan müvekkilimin görevden çıkarıldığı süreçteki OYAK emsal farkının ödenmesi talebinin reddi nedeniyle iptal davasıdır. Ret işleminin iptal edilerek emsal nema farkının OYAK'a ödenmesi talep edilmiştir.

Dilekçenin reddi kararında mahkeme tarafından "emsal nema farkının OYAK'a ödenmesi talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine işlemin hukuki denetiminin yapılabileceği, ancak söz konusu emsal nema farkının işbu davanın tarafı olmayan OYAK'a doğrudan ödenmesine karar verilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşıldığından" gerekçesiyle dilekçenin reddine karar verilmiştir.

Yenileme dilekçesi ile dava açarken bu talebimi nasıl belirtebilirim? OYAK kurumuna ödenmesini talep ettiğim bir meblağ var ve yasal olarak bu kurumu taraf göstermem de mümkün değil.

Ayrıca idarenin reddettiği talepte de OYAK'a bu bedelin ödenmesini talep ettik. İdare tarafından talebimiz reddedildi ve bu reddin iptalini istiyoruz. Dolayısıyla bu bedelin direkt müvekkile ödenmesini talep edersem de, idareye başvurudaki taleple uyumsuzluk gündeme gelecek.

Bilgilerinizi, fikirlerinizi paylaşmanızı merakla bekliyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :750, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ŞenolFurkan, Tarih : 05-01-2024 11:37
Meslektaşlarım merhabalar,
Bir müvekkil için değil de kendim için görüşlerinizi merak etmekteyim. Bir avukat olarak yaşadığım mağduriyet sebebiyle siz değerli meslektaşlarımın da görüşlerini de almak istiyorum.

Kısaca özet geçmek gerekirse ocak ayı sonunda nişan merasimim için bir mekan ile anlaşmaya vardık. Ekim 2023'te anlaşma bedelinin yarısını mekan işletmecisi şirketin hesabına kapora açıklamasıyla gönderdik. Kasım 2023 tarihinde yazılı sözleşme imzaladık.

Nişan merasimine üç hafta kala, ilgili mekanın işletmecisi whatsapp üzerinden tarafımıza mesaj atarak kalan ödemenin sözleşme uyarınca cumartesi günü yapılması gerektiğini belirten bir mesaj iletti. Nişanlımın sınavları olması sebebiyle hafta sonu gelmemizin zor olduğunu pazartesi ödeme yapıp yapamayacağımızı sorduk. Öncesinde pazartesi kapalıyız salı müsait misiniz dendi ve bizde kabul ettik. Ancak hemen ardından ödemeyi banka hesabıma gönderin ilaveten %10 KDV bedelini de gönderin dendi. Bu duruma sitem ederek, 2 gün için böyle bir tutuma gerek olmadığını söyledik.
İlgili işletmeci siz ödemeyi yapmayacağınızı belirttiniz, sözleşmeyi bu sebeple fesih ediyoruz, dedi. Ödeme yapmayacağımıza dair en ufak ibare bulunmamakta mesajlarda. Keza fesih tarihinde henüz bahse konu alacağın vadesi gelmemişti. Halen daha gelmemiş durumda.

İlk sorum şu;
İşletmeci söz konusu sohbeti, nişanlım ile whatsapp üzerinden yaptı. Akabinde bana sözleşmeyi yukarıda açıkladığım sebeple fesih ettiğini bildirdi. Bende kendisine ödeme yapılmayacak denmedi, fesih işleminiz haksız, ödenen bedeli faiziyle iade edin dedim.
İşletmeci nişanlım ile olan whatsapp konuşmalarını ekran görüntüsü alarak bana iletti. İlgili mesajların içeriğinde nişanlıma ait TC Kimlik Numarası, Öğrenci Numarası, Fotoğraf gibi bir çok kişisel veri bulunmakta. Bu durumda özel hayatın gizliliğini ihlal ve kişisel verileri koruma kurumu nezdinde ihlal başvurusunda bulunulabilir mi ? Şahsen savcılık nezdinde özel hayatın gizliliğini ihlalden şikayette bulunabileceğimi ayrıca KVKK nezdinde ihlal başvurusunda bulunabileceğimi düşünüyorum. Ancak olayın mağduru olarak objektifliği yitirmiş olmam ihtimaline karşılık görüşlerinizi merak ediyorum.

İkinci husus ise;
Sözleşmede, satıcının sözleşmeden cayması halinde tahsil ettiği bedeli, cayma tarihinden itibaren bir ay içerisinde iade eder denilmektedir. Sözleşmeyi imzalarken ilgili maddenin geçersiz olduğu kanaatindeydim. Keza tüketici aleyhine düzenlenen ilgili maddenin şablon sözleşme üzerinden tarafımıza dayatılmış olması geçersiz olması için yeterliydi.

Aynı işletmeci söz konusu maddeyi işaret ederek ödemeyi bir ay içinde istediği zaman yapacağını ve ödeme yapılması için kendisine iade faturası kesilmesi gerektiğini dile getiriyor. Son tüketici olarak satıcıya iade faturası kesmemiz gibi zorunluluğumuz bulunmamakta, bunu biliyorum. Ancak ilgili maddenin geçersizliği konusunda sizler de benimle hemfikir misiniz merak etmekteyim. Bu doğrultuda Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunacağım. Ayrıca söz konusu eylem güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur mu?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :693, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : stjav10, Tarih : 04-01-2024 15:20
Merhaba,
Müvekkil şirket, bilgisayarlarla ilgili teknik destek aldığı firmayla bir gizlilik sözleşmesi imzalamak istiyor ancak bu sözleşme verilerin karşılıklı olarak gizli tutulması şeklinde değil. Daha çok bir güvenlik duvarı oluşturulması ve herhangi bir bilgi sızıntısı halinde sorumluluğun destek sağlayan firmaya ait olması şeklinde bir sözleşme. Buna ilişkin örneklere nereden ulaşabiliriz?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :706, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Mehmet_Ali, Tarih : 04-01-2024 01:16
Merhabalar, 1982 yılında müvekkilin köyünde kadastro çalışması yapılmış müteveffa babasının mülkiyetinde olduğu evinin önü, yaklaşık 300 m2, tescil harici, tapulama dışı, yer olarak bırakılmıştır. Müvekkilin müteveffa babası tarafından ilgili yer asliye hukuk mahkemesinde “tescil davası” açılmış, açılan dava kabul edilmiş, temyiz yolundan geçmiş 1984 yılında kesinleşmiştir.
Tapu müdürlüğü mahkeme kararını bilirkişi raporundaki krokinin zemine uygun olmadığı gerekçesi ile kararı tapuya işlememiş ve öylece kalmıştır. Taşınmazın ½ hissesi halihazırda müvekkil tarafından kullanılmaktadır.
2023 yılı sonunda müvekkil ilgili mahkeme kararı ile tapuya başvurmuş, mahkeme kararı doğrultusunda ilgili taşınmazın önündeki 300 m2lik arsanın payı oranında ½’sinin kendi adına tapuya işlenmesini talep etmiştir. Tapu müdürlüğü şifaen karardaki bilirkişi raporunun uygun olmamasından işlem yapamayacağını beyan etmiştir. Bu aşamada;
1-1982 yılına ait tescil konulu kesinleşmiş mahkeme kararındaki bilirkişi raporunu düzeltmek için yeniden dava mı açmak mı gerek? Dava açılırsa kesin hükümden reddedilir mi? Bilirkişi raporundaki hatalı olan kroki nasıl düzeltilebilir?
2-Tapuya mahkeme kararının uygulanması için yazılı başvuruda bulunup alınacak red kararı ile idari yargıda iptal davası açıp sonuç alınabilir mi?
Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :695, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : hukukçu077, Tarih : 03-01-2024 16:25
Herkese merhabalar; müvekkilimin hakaret ve tehdit suçundan yaqrgılandığı bir dosyada basit yargılama usulüne göre karar verilerek müvekkilim hakaret suçundan beraat etmişse de tehdit suçundan cezalandırılmıştır. Müvekkilimin, tanığı arayarak müşteki hakkında ["onun aracına zarar vereceğim, iş yerine zarar vereceğim" diyerek tehdit ettiğini beyan etmiştir. Tanıkta bu durumu doğrulamış ve müvekkilimin ceza almasına sebebiyet vermişlerdir. Hakaret söylemleri için iletme kastı yokluğundan ve en üç kişiyle ihtilaf olmaması sebebiyle beraat etmiştir. Ancak gıyapta tehdit suçunun oluşması içinde iletme kastı varlığı olması gerekir diye düşünüyorum. Bu konuda bilgisi olan meslektaşlarım varsa sorumu cevaplarsa çok sevinirim. Bu arada tanıkla müşteki her ne kadar şuan arkadaşız dese de geçmişte birbrlerini darp etmişler şikayetçi olmuşlar ancak sonradan şikayetlerinden vazgeçmişlerdir. Müvekkilim, iki şahsın arasında husumet olduğunu bilmektedir.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :731, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ilayda şen, Tarih : 02-01-2024 16:46
Merhaba, değişik iş dosyası ile bir tasınmaz üzerine ihtiyati tedbir konmasını atlep ettim. talebim kabul gördü ve lehe vekalet ücretine hükmedildi. ben vekalet ücretini icraya konu ettim. daha sonrasında süresi içerisinde de esas dava olan tapu iptal tescil davasını açtım. bu esnada karşı taraf ihtiyati tedbir tapu iptal tescil davasının ferisi niteliğindedir esas dava kesinleşmeden ferisi de icra edilemez sebebiyle takibin iptalini şikayet yoluyla talep etti. ben kesinleşmeden icra edilebileceğini düşnüüyorum. bu konudaki düşünceleriniz ve tecrübeleriniz nelerdir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :754, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : kaanktug, Tarih : 02-01-2024 16:30
Meslektaşlarım Merhaba,

Karşılaştığımız bir olayla ilgili olarak görüşünüzü rica etmekteyim. Hukuki durum şu şekildedir;

03.10.2006 tarihinde borçlu X aleyhine kambiyo senedine mahsus takip yapılıyor. Borçlu şirket yetkilisi tarafından 2009 senesinde icra borcuna kefil olunuyor. 25.11.2013 tarihine kadar çeşitli şekillerde alacağın tahsili için işlem yapılıyor ancak son işlem tarihi 25.11.2013. Borçlu ve icra kefili takip içi zamanaşımına uğradığı için icranın geri bırakılması kararı alıyor. İstinaf süresi kaçırıldığından karar istinaf edilemiyor.

Bu noktada sizlerden ricam şu şekildedir;

Takip konusu çek kambiyo vasfını kaybetmiş ancak borç ilişkisi devam etmektedir. Borçlu ve icra kefili şirket yetkilisi aleyhine ilamsız takip yapılmıştır. Süresi içerisinde borçlular takibe itiraz etmiş, arabuluculuk sürecinde de anlaşılamamıştır.

İtirazın iptali davası açılacak olup, açılacak davada borçlu şirket yetkilisi(icra kefili)nin de taraf gösterilmesi mümkün müdür? Yoksa icra kefaleti sadece icra dosyasına mahsus bir düzenleme midir?

Değerlendirmenizi rica ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :655, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zeygu, Tarih : 02-01-2024 13:32
Merhaba değerli meslektaşlarım,
Müvekkil samsun terme de otoyolda ilerlerken önüne aniden çıkan köpek neticesinde kaza yapıyor ve aracında 60.000 tl lik hasar meydana geliyor. KTK 7. madde gereği Karayolları Genel müdürlüğü Yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak ile sorumludur. Akabında 110. maddede “İşleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanları dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları, adli yargıda görülür." şeklinde hüküm bulunmaktadır. Aynı zamanda uuşmazlık mahkemesinde 2016 / 54 E.2016 / 89 K. sayılı bir karar da bulunmaktadır
Dava idari yargıda mı yoksa adli yargıda mı çözüleceği konusunda kesin bir karar veremedim çünkü bazı kaynaklarda kötü hizmetten idari yargının görevli olduğu yazılmış bana bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :677, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 02-01-2024 11:48
Merhaba meslektaşlarım. Emlakçılık sözleşmesinde, emlakçı saf dışı bırakılarak satış gerçekleşirse, emlakçı komisyonu ödenecektir diye madde var ve bu sebeple alıcı hakkında icra takibi başlatacağız çünkü başka emlakçıyla anlaşıp aynı daireyi satın aldılar. Ancak emlakçılık sözleşmesini hem alıcı hem de kardeşi iki kişi imzalamış. Bu durumda müteselsil borçlu mu olurlar? Veya komisyonu yarı yarı oranında mı icra takibine konu etmeliyim? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :606, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.vahit, Tarih : 29-12-2023 16:26
Selamlar.. Müvekkillim üni. yıllarında (2013-2014) yılları arasında yurt ev kalmış olup sonradan örgüte ait olduğunun farkına varmıştır müvekkil bylock programını kullanmamış olup 3. şahısların bylock mesaj içeriğinde ismi tc gsm çıkmış olup hakkında soruşturma başlatılmıştır, yargıtay kararlarında programın yüklenmmiş olması yeterli olmayıp, örgütün faaliyetleri doğrultusunda kullanmış olması gerekmetedir kararları vardır, müvekkilimizin bylock prog. yüklü olmayıp bank vb. kayıtlarıda yoktur.. mahkeme ısrarla hüküm verme yönünde siz değerli meslektaşlarımdan YARGITAY KARAR veyahut tavsilerde bulanacak var mı...?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :744, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Ahu Gökçen, Tarih : 28-12-2023 10:11
Bu konuda sadece bir yuksek yargı kararı buldum o da tazminat talebinin reddini bozmuş ve zararın kapsamı belirlensin demiş. Ben alıcının ihale konusu taşınmaza fesih davası suresince kavusamamasi nedeni ile uğradığı hangi zararları talep edebilecegini öğrenmek istiyorum. Mesela geç teslimdeki gibi kira bedeli mi tadilat masrafı arttıysa ve tadilatı pahalı yaptirmak zorunda kaldıysa bu farkıda isteyebilir mi bu davadan aćan oldu mu karar var mı simdiden tesekkurler
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :752, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Moja, Tarih : 25-12-2023 17:17
Merhaba,

Muris ölümünden önce düzenlemiş olduğu 2 vasiyetname ile önceki evliliğinden olma çocuklarını mirasçılıktan çıkararak son evliliğinden olma çocukları hakkında kazandırmada bulunuyor.

Vasiyetnamelerden birinde tmk 510'da yazılı olmayan sebebe dayanarak çıkarma beyanında bulunuyor. Ölüme bağlı tasarrufların iptalini düzenleyen madde tasarrufun içeriğinin, bağlanan koşulların ve yüklemelerin hukuka ve ahlaka aykırı olması halinde vasiyetnamenin iptal edileceği düzenleniyor. Yazılı olmayan bir gerekçeye dayanılarak yapılan çıkarmadan dolayı "içeriğin hukuka aykırı olması" nedeniyle vasiyetnamenin iptalini talep etsem olumlu sonuç alabilir miyim?

Vasiyetnamelerin 2si de son evlilik tarihinden sonra düzenlenmiş. Hatta çıkarmaya beyanları son evlilikten olma çocukların doğumlarından ortalama 1,5-2 yıl sonrasında gerçekleştirilmiş. Zorlama ve aldatmaya dayanarak vasiyetnamenin iptalini talep etme gibi bir düşüncem var. Kişinin sonraki evlilikten doğma çocuklarından sonra önceki evlilikten olma çocuklarını mirasçılıktan çıkarmış olması bana çok makul gelmiyor. Konuyla ilgili yargıtay kararı da bulamadım. Fikirlerinizi merak ediyorum doğrusu.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :909, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : dejure, Tarih : 25-12-2023 15:30
Merhaba meslektaşlarım,

Alacaklıları bulunan müvekkil, mirastan feragat veya miras payının devri sözleşmesi yaparak murisin ölümü ile mallara haciz konulmasının önüne geçmek istiyor. Bu durumda, alacaklıların muvazaa iddiası olabilir mi? Elinde emsal karar olan var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :819, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.yavuz selim, Tarih : 25-12-2023 12:14
Merhabalar.
Boşanma davamızda davalı yanın otel kayıtları istendi ve gelen cevap yazısında davalının müşterek evinde bulunduğu semt içerisinde bir pansiyonda 2 saat civarı kaldığına yönelik kayıt mevcut Ancak kiminle kaldığı belli değil.

Bu durumda mahkeme Zinanın gerçekleştiği yönünde karar verebilir mi ?
elinde bu duruma uyacak Yargıtay kararı olan varsa paylaşırsa sevinirim .
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :735, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.yavuz selim, Tarih : 23-12-2023 17:29
Merhaba meslektaşlarım

Bir müvekkilimin motosiklet 2020 yılının haziran ayında polis kontrolünde bağlanarak yediemine bırakılmış müvekkil bu motosikleti 2023 kasım ayında yedieminden çıkarmış ancak karşılığında müvekkilden 22.000 TL para almışlar .

Motorsikletin yaklaşık şuanki değeri 60.000 Tl . araştırmalarıma göre yediemin ücreti araç değerinin %30 unu geçemez .

Bu aşamada nasıl bir yol izlemem gerekiyor. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı ticari dava açsam sıkıntı yaşar mıyım acaba.

Bu konu hakkında bilgisi olan varsa yardımcı olabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :792, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.Balcı, Tarih : 23-12-2023 09:28
Merhaba, kıymetli meslektaşlarım. Bir hususta fikrinize ihtiyacım var. Müvekkil aracını arkadaşına satmış ve karşılığında çek almıştır. Çek bir kaç defa ciro edilmiştir. İbraz tarihi geldiğinde aracı alan kişi müvekkile hitaben; "Bankada para yok. Ben sana ödeme yapacağım. Sen çeki bankaya ibraz etme." demiştir. Müvekkil cirantadan çeki almış ve bankaya ibraz etmemiştir. Tabi ibraz süresi geçti. Arkadaşı da ödeme yapmadı. Çek delil başlangıcına dönüştü. Genel haciz yolu ile icra takibi yaptık. İtiraz edildi. Şimdi asliye hukuk mahkemesinde itirazın iptali davası açmaya hazırlanıyorum. Ancak kafamda pek çok soru var;
1-) Çek delil başlangıcı olduğundan dolayı aradaki ilişkiyi ispat etmek adına noterdeki araç satış sözleşmesini delil olarak sunacağım. Araç satış sözleşmesindeki bedel ile çek bedeli aynı değil (satış bedeli noterde düşük gösterilmiştir) ve araç satış sözleşmesinde bedeli teslim aldım ibaresi var. Noterdeki senet resmî senettir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2017/826 Esas, 2020/667 Karar sayılı kararı var. Bedeli teslim aldım ibaresi karine teşkil eder. Karinenin aksini davada tanık ve vadesi geçmiş çek (taraflar arasında başka çek verilebilecek bir alım satım işi veya ticari ilişki yoktur. İmzaya da itiraz edilmemiştir. Müvekkilin banka hesabına parada gönderilmemiştir.) ile ispat edebilir miyim?
2-) Noterdeki satış sözleşmesinde belirtilen meblağ ile çek bedeli farklı, bu durum bir sıkıntı doğurur mu? Bedelin tespiti hususunda mahkeme tanık beyanını dikkate alır mı?
3-) Noterlik Kanunu Madde 82 ve HMK 204 kapsamında öncelikle sahtelik davası açmak mı gerekir? Mahkeme noterdeki satış sözleşmesinin sahteliğine yönelik bir karar yok diyerek, vadesi geçmiş çek ve tanıklarımızı dikkate almadan direk olarak noterde düzenlenen satış sözleşmesini kabul edip davayı reddeder mi?
4-)Hiç araç satış sözleşmesine değinmeden alacağın muhteviyatına girmeden, müvekkilin para alacağı olduğunu belirtip, çek üzerindeki imza ve yazılara itiraz edilmemiştir bu sebeple ispat yükü davalı üzerindedir diyerek itirazın iptali davası mı açmalıyım?

Kıymetli fikirlerinizi ve mevcut emsal kararları paylaşırsanız sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :728, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : sebastian, Tarih : 22-12-2023 23:59
Öncelikle herkese merhaba;

Tahliye taahhüdüne dayalı icra takibine yapılan itirazın kaldırılması için, İcra Mahkemesinde açtığım dava, taahhüdün tarihine itiraz olduğundan, itirazın konusunun yargılamayı gerektirdiğinden red edildi.
Bundan sonra Sulh Hukukta açacağım itirazın iptali davası, hangi süre içerisinde açılmalı?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :784, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avma98, Tarih : 22-12-2023 12:45
Merhaba meslektaşlarım, elimizde bir senet var fakat üzerinde emre muharrer senet olarak belirtilmemiş olması nedeni ile bono kabul edilmemekle birlikte emre yazılı ödeme vaadi olarak ele alındığı, bono hükümlerinin geçerli olduğu ancak kambiyo senetlerine göre takip yapılamayacağını biliyorum. Bu bilgi doğru mudur? Ve ilamsız takibe itiraz halinde, imzaya itiraz yoksa itirazın kesin kaldırılması yoluna gidebilir miyiz? Bu konularda yardımcı olabilecek meslektaş varsa çok sevinirim, şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :707, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03352690 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.