Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : nerminn, Tarih : 30-11-2023 09:22
Merhabalar şehirler arası seyahatim sırasında otobüs bagajında yer alan iki adet kolim kayboldu. İndiğim şehirde kolilerin olmadığını farkedince tutanak tuttum, 10-15 bin TL arası maddi zararım mevcut. Manevi olarak da yıprandım açıkçası. Müşteri hizmetlerinden sürekli şikayet kaydı yaptırdım. 1,5 aydır da herhangi bir dönüş yapılmadı. Tüketici hakem heyetine başvuru yapılır diye düşünüyorum. Acaba tüketici mahkemesinde maddi manevi tazminat talepli dava mı açmalıyım? Bir de elimde sadece tutanak var. Bagaj teslim fişini otobüse binerken sormama rağmen vermemişlerdi. Kolilerin içindekileri ispatlayamayacağım için de endişeliyim ama yanlarına kar kalsın istemiyorum. İnsan kendi başına gelince bazen afallıyor
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :955, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : irem yüksel, Tarih : 29-11-2023 12:10
Merhaba. Tevkil ile bir arama işlemine katıldım. Aramada bir transitin arkasını dolduracak kadar deterjana el konuldu. Savcı yediemin olarak şirketi temsilen aramada bulunan avukatın yani benim atanmamın iyi olacağını memur aracılığı ile iletti. Bu konu ile ilgili tarafıma yetki veren avukat ile görüştüğümde Savcının talebine uymamı rica etmesi üzerine malları polis merkezinden aldım ve bir yerde 15 ay muhafaza ettim. Bu süreçte depolamaya dair herhangi bir ücret almadım. Yalnızca katılmış olduğum aramaya dair tevkil ücreti aldım. 15 ayın sonunda malların müsaderesine karar verildiğinden tekrar bir günümü ayırarak malları memurlara teslim etmek üzere depo alanına gitmek gerekecek. Yedieminlik ve malların teslimine ilişkin ücret talebimi iletirken hangi hususlara dikkat etmeliyim? Aksi takdirde başvurabileceğim yollar nelerdir?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1007, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukat.fks, Tarih : 28-11-2023 22:34
Merhaba meslektaşlarım,
Müvekkil şirkete; ihracat yapmış ancak döviz bozdurmamış olması nedeniyle 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun gereği ihtarname tebliğ edildi.

Müvekkil yurt dışından alacağını tahsil edememiş. Dolayısıyla da döviz bozdurmamış.

Ceza ödememek için alacağını tahsil etmiş gibi döviz bozdursa yurt içinde alacağını tahsile yönelik hukuki yollara başvurması halinde problem yaşarız.

Yurt dışında icra takibi başlatsak (örneğin Avrupa Birliği İcra Emri göndersek tüm Avrupa Birliği ülkelerde geçerli oluyor.) Yurt dışı yargı merciileri Türkiyedeki döviz hareketlerimizi inceler mi, borçlu taraf döviz bozdurulmuş olduğunu öne sürerek borçtan kurtulabilir mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1054, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.b, Tarih : 28-11-2023 15:49
Merhaba Sayın Meslektaşlar, bir konuda görüşlerinizden-tecrübelerinizden faydalanmak istiyorum. Müvekkil evini eşyalı olarak birine kiralıyor. Kira sözleşmesinde “Kiralananın Durumu” başlığında “Tam ve Temiz Full Eşyalı Daire” yazıyor, “Birlikte Teslim Edilen Demirbaşlar” başlığında ise “Video çekimi ile iki tarafa teslim edildi” yazıyor, yani eşyalar tek tek sayılmamış. Ama müvekkil tüm eşyaların; mobilya, koltuk takımı, yatak vs. kendisinin olduğunu söylüyor.

Kiracı kirasını ödemediğinden tahliye talepli icra takibi başlattık ve yasal süreler içinde itiraz da gelmedi ödeme de yapılmadı. Tahliye davası açacağız ancak bu eşyalar, tahliye kararının icra dairesince infazı sırasında sorun yaratır mı diye tereddütteyim. Tahliye anında icra memuru bu eşyalar sözleşmede belirtilmemiş diye tüm eşyaları borçlunun kabul edip eşyaları yediemine vermeye-evden çıkartmaya çalışır mı? Ya da icra hukuk mahkemesindeki tahliye davasında dava dilekçesinde bu hususları belirtip kararda kişisel kullanım dışındaki eşyaların ev sahibi-alacaklının olduğu yönünde bir hüküm kurulmasını talep etsem doğru olur mu? Bu konuda nasıl bir yol izlemem gerektiğiyle ilgili öneride bulunabilirseniz veya tecrübenizi aktarabilirseniz çok memnun olurum. Şimdiden vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1254, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.OHD, Tarih : 28-11-2023 15:36
Sayın Meslektaşlarım,
Müvekkile 2020 yılında örnek no 7 takip başlatılmış, bu takipte fahiş oranda faiz talep edilmiş, ödeme emri usule aykırı şekilde tebliğ edilmiş ve takip bu şekilde kesinleşmiştir. 2023 yılında müvekkilin maaşına haciz uygulanmış ve dosya borcunun neredeyse tamamı tahsil edilmiştir.

soru 1- İşlemiş faiz ve talep edilen faiz miktarlarının hukuka aykırı olacak şekilde yüksek olması şikayet sebebi midir, icra dairesinden yasal faize göre dosya borcunun hesaplatılmasını talep ederek fazla ödenmiş borcun iadesi için muhtıra göndermesini talep edersek şikayet halinde sonuç ne olur?

Soru 2- ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğuna yönelik şikayet yoluna gidersek yaklaşık dört aydır yapılan maaş kesintilerinden ötürü mahkeme tebliğin bildirdiğimiz tarihten önce öğrenilmiş olduğunu kabul eder mi? (müvekkilin bir çok icra dosyası olmasından ötürü bu dosyanın ve bu tebliğin maaş haczi ile muttali olmadığına karar verilir mi?)

sonuç olarak yıllık yüzde 120 faiz istenilmiş olması nedeniyle fazladan ödenen borç karşısında ödemenin iadesi için ne yapılmasını tavsiye edersiniz. Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1013, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : AV.SEDAT, Tarih : 28-11-2023 10:46
Merhabalar; başımıza garip bir iş geldi, buradan meslektaşların fikirlerini sormak istedim. İki içtihat programında değişik kelimelerle arattım ama emsal bir karar bulamadım...

Olay şöyle: Müvekkil bir projenin ana yüklenicisi... işin inşaat kısmının tamamını bir şirkete veriyor... Bu şirketin bir işçisi X sebeple bir iş davası açıyor ve kendi işvereni yanında proje sahibi olarak bizi de davalı gösteriyor; buraya kadar özellikli bir durum yok...

Mahkemece adamın başka çalışmalarının da olduğundan bahisle işçinin kendi işvereni 100-TL ödemeye mahkum ediliyor ama bunun 80TL'sini ödemeye alt-üst işveren (biz) müteselsilen mahkum ediliyoruz (rakamlar temsili).. Aslında buraya kadar da ok...

Her iki davalının da istinaf etmesi üzerine her iki davalı da dosyaya 80+fer'ileri ve 100+fer'ileri şeklinde nakit teminat yatırıyoruz...

BAM istinaf taleplerini kabul ediyor, verilen kararı kaldırıp her iki davalının müteselsilen daha düşük bir tutar ödemesine (hadi ona da 50-TL diyelim) karar veriyor...

Şimdi, biz her ne kadar müteselsilen sorumlu olsak da sorumluluğumuz ikincil derecede... Yani işçi bizim işçimiz değil aslında... Zaten BAM kararında da "her ne kadar üst işveren zamanaşımı itirazında bulunmamışsa da onun sorumluluğu alt işverenin sorumluluğunu geçemeyeceğinden alt işverenin zamanaşımı itirazından üst işveren de yararlanır" gibi bir cümle var (kaldı ki ilk çıkan kararda biz daha düşük tazminattan sorumlu tutulmuştuk)...

Gelinen noktada icraya "sen yeni karara göre hesaplayacağın dosya bakiyesini alacaklının kendi işvereninin teminatından kes ve alacaklıya yatır; kalanı o işverene iade et, bizim paramızın da tamamını bize iade et" diyeceğiz ama buna hukuki bir dayanak bulamıyoruz...

Bırakalım reddetsin ve merciye götürüp merci hakiminden mi bekleyelim böyle bir karar vermesini? yoksa bu talebin altına koyabileceğimiz ve icra müdürünü de ikna edecek bir kanun - içtihat - hukuki müessese var mıdır? Rücuya gerek kalmadan çözelim istiyoruz - ki rücu hakkımızın varlığı bile kendi başına icra müdürünü ikna etmeye yetmeli bence... Bilemedim ne yapacağımı...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1025, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : over, Tarih : 28-11-2023 09:54
Öncelikle tüm meslektaşlarıma vakit ayırdıkları için teşekkür ederim.

Müvekkil, bir site yönetimi. Güvenlik firması vasıtasıyla güvenlik personeli çalıştırıyor. Bir işçi haklı nedenle iş sözleşmesini feshedip müvekkile ve güvenlik şirketine işçilik alacakları davası açıyor ve davası kabul oluyor.

Müvekkil, kararı istinaf etmiyor. Güvenlik firması ise tehir-i icra talepli istinaf ediyor, teminatını da sunuyor.

Ancak işçi, müvekkil aleyhine icra takibi yapıp alacağını tahsil ediyor.

Müvekkil ile güvenlik firması arasındaki sözleşme uyarınca tüm işçilik haklarından güvenlik firması sorumlu, yani müvekkilin rücu hakkı var normal koşullarda.

Ancak bu dava özelinde, müvekkilin davayı istinaf etmemiş olması karşısında güvenlik firmasının tehir-i icra kararlı istinaf başvurusu yapmış olması, müvekkilin rücu hakkına nasıl tesir eder? Yani bir rücu davası açsak, işçilik alacakları davasını bekletici mesele mi yapacaktır?

Değerli görüşleriniz için teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1129, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avdnmygt, Tarih : 27-11-2023 22:28
merhaba sayin meslektaslarim, muvekkilin annesi muris noterde duzenleme seklinde bir vasiyetname ile muvekkilin erkek kardesini mirastan iskat edecek bir vasiyetname yapiyor. murisin olumunun ardindan vasiyetname sulh hukuk mahkemesi tarafindan acilarak okunuyor ve mirastan iskat edilen taraf vasiyetnamenin acilmasina itiraz etmiyor. mirastan iskat sebebi bir dosya numarasi bildirilmek suretiyle belirtiliyor. sorum sudur; muvekkil vasiyetnameden faydalanan taraf buna suphe yok, ancak iskat edilen tarafin alt soyu da mirasci. vasiyetname acildiktan sonra tenfiz edilmesi gerekmekte diye dusunuyorum, yahut direkt olarak (tek tarafli islem oldugundan) veraset ilami mi talep etmemiz gerekir? bu asamada, iskat edilen tarafin mirasciliktan cikarmanin iptali ve tenkis davasi hususunda 1 yillik bir hak dusurucu suresi var midir? (vasiyetname 2021 yilinda acilmis ve yuzlerine okunmus) usulen hangi yolu izlemem gerekiyor? vasiyetnamenin tenfizi icin dava acmali miyim , direkt olarak veraset ilami cikartmam mumkun mudur. yardim ve goruslerinizi bekliyorum. tesekkur ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1012, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ahmet_5, Tarih : 27-11-2023 18:47
Merhabalar ;
Müvekkil henüz vekalet veremedi ve fakat kendisinde veraset ilamı var. Ben, bu veraset ilamı ile müvekkilin müteveffa annesine ait taşınmaz bilgileri için vekalet sunmaksızın sadece veraset ilamı ile takpas'a başvurabilir miyim ? Takpasta yazılı belge ile müracaat seçenekleri arasında mirasçılık belgesini göremediğim için bu konuda bilgisi olan meslektaşlarıma sormak istedim. Çok Teşekkür Ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1117, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : pati, Tarih : 27-11-2023 15:23
Meslektaşlarım,
Çok taraflı bir dosyada Müvekkilim ve diğer taraflar davayı kazandıkları ve yargıtayca da dosya onanmış olduğu halde, bam tarafından yargıtay kararı öncesi müvekkilim ve diğer tarafların müteselsilen ödemeleri için harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş, bu durumda davayı kazanan taraf olarak harç tahsil müzekkeresini ödememiz gerekiyor mu? Harç tahsil müzekkeresi için nereye itiraz etmeliyim? Teşekkürler...
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1185, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Serayelif, Tarih : 27-11-2023 11:44
Meslektaşlarım merhaba,

3 davacı ile uyap sistemi üzerinden başlattığımız bir muris muvazaası davası mevcut. Davayı açarken belirsiz alacak davası olarak 50.000,00 TL üzerinden ikame ettik ve uyap sistemi üzerinden davayı açtık. Davayı uyap sistemi üzerinden açtığımızdan açılışta tek bir davacı için başvurma, peşin ve vekalet harcı ödeyerek davayı başlatmış olduk. Bu harçların hesaplanması da dava değerini 50.000,00 TL olarak gösterdiğimizden bu rakam üzerinden hesaplandı sistemde. Davada dilekçeler aşaması sona erdi ve henüz ön inceleme duruşması yapılmadı.Bu durumda;

Diğer iki davacı için harç ikmalini nasıl yapmak gerekmektedir? Mahkeme bu hususta tensiple tarafımıza süre vermedi henüz. Mahkemenin ara kararını beklemek mi mantıklı olacaktır? Mahkeme harç ikmali için ara karar oluşturup süre verdiği takdirde yatırılması gereken kalemleri de belirleyecek midir?

Davayı açarken 50.000,00 TL üzerinden hesaplama yapıldı fakat bizim davamızın 3 davacı için toplam değeri 50.000,00 TL. Dava dilekçesinde de belirsiz alacak olarak şimdilik Davacılar için 50.000,00 TL olarak belirttik. Harç ikmal edilirken her bir davacı için ayrı ayrı dava değeri göstererek (20+20+10 gibi) harç ikmali mi yapmalıyız? Bu durumda 50.000,00 TL üzerinden ilk etapta yatırılan peşin harç tek bir davacı için fazla olacağından iadesini talep etmek mü? Ayrı ayrı dava değeri göstermeyip her bir davacı için 50.000,00 TL üzerinden harç ikmali yaparsak bu durumda dava değeri 150.000,00 TL olarak sanki bedel artırım yapılmış gibi mi anlaşılacaktır?

Son olarak harç ikmali güncel bedeller üzerinden mi yapılır yoksa dava açarkenki tarife üzerinden mi gerçekleştirilecektir?


Yanıtlarınız için şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1276, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.4235, Tarih : 27-11-2023 11:11
Merhabalar, hamileliğimin 33. Haftası itibariyle analık sebebiyle geçici iş göremezlik raporu aldım. Doğumuma kadar olan sürede cmk duruşmalarıma mazeretim için bu durum geçerli bir sebep midir, bu durumu ileri sürerek mazeret verip duruşmalara gitmememin bana bir yükümlülüğü olur mu? Bu süreçte duruşmalara girersem geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanmama gibi bir durumum söz konusu olur mu? Bilgisi olan meslektaşlarım yardımcı olabilirse çok sevinirim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1136, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Kader DEMİR, Tarih : 27-11-2023 10:12
Merhabalar meslektaşlarım,
Kamulaştırmasız El Atma Dosyası, 2 davacı müvekkil var. dava devam ederken müvekkillerden biri vefat etti. mirasçılarından vekaleti aldım dosyaya taraf olarak ekledim.
Dava şu an karar düzeltme aşamasında. Şimdi davadan feragat edeceğiz. Ancak mirasçılardan birine ulaşamıyoruz. Sorum şu; olur da bu mirasçıya ulaşamazsak,
Usulen bu Mirasçı davacı yönünden davadan feragat olmadan, diğer davacıların feragati mümkün müdür? Feragat edenler yönünden ek karar, etmeyen yönünden davaya devam...
Konu tazminat davası ve her bir davacının hisse oranı ve mirasçılardan miras payı belli olduğu için, bölünebilir bir alacak. Bu yönüyle ben olabileceği kanaatindeyim. Ancak bu ihtiyari- mecburi dava arkadaşlığı biraz aklımı karıştırdı. şimdiden vereceğiniz cevaplar için teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1130, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.sahinsahin, Tarih : 25-11-2023 23:06
Merhaba meslektaşlarım.

01.05.2019 tarihinde kesinleşen 1/1000 uygulama imar planına göre müvekkilin taşınmazının bir kısmı dere yatağının içerisinde, geriye kalan tüm kısmı ise DSİ tarafından verilen görüşe göre taşkın saha içerisinde yer almaktadır.

Bu imar planından dolayı müvekkil, taşınmazınatabiri caizse "çivi dahi çakamamakta" herhangi bir tasarrufta bulunamamaktadır. Bundan dolayı tarafımızca "Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek,…" görevi DSİ'ye ait olduğundan ve DSİ tarafından herhangi bir ıslah çalışması yapılmaması sonucu müvekkilin arsasının bir kısmının dere yatağında , kalan kısmının ise taşkın sahada kalmasından dolayı 25.09.2023 tarihinde (müvekkilin arsasına 1983 öncesi mi sonrası mı müdahale olduğu tarafımızca tam bilinmediğinden )
DSİ'ye uzlaşma ve kamulaştırma bedeli ödenmesi amacıyla başvuru yaptık. DSİ tarafından hazırlanan görüşe göre "Dilekçede belirtilen güzergah değişiklikleri, geçmişten beri süregelen taşkınlar sonucu ... Çayının akışa göre sol sahilini muhtelif noktalarda kısmen değiştirmiş, şikayette iddia edildiği gibi Kurumumuz tarafından herhangi bir proje dahilinde yapılan çalışma sonucu oluşmamıştır. Kamulaştırmaya da konu edilemeyen bu işlem; parselin dere yatağına komşu olması ve aşırı yağışlara bağlı olarak meydana gelen taşkın hadiseleri sonucu oluştuğundan mücbir sebep olarak değerlendirilmelidir.... Çayı yatağının bahse konu kısımları incelendiğinde, Kurumumuz idari imkanları ile yapılacak makineli çalışmaların temizlik mahiyetinde olacağı, suyun normal akış güzergahı içerisinde ilerlemesinden dolayı köklü güzergah değişiklikleri yapılmasına gerek görülmediği, akışa göre sol ve sağ sahilde yapılacak düzenlemelerin şikayet konusunu ortadan kaldırmayacağı düşünülmektedir. ... sayılı parselin kuzeydoğu kısımlarının dolgu malzemesi yardımıyla tesviye edilmesi; ani ve aşırı yağışlarda söz konusu malzemenin yeniden akışa geçmesinin yanında, akışa göre sağ sahilde de kadastro parselleri bulunması ve bu alanlardaki malzemenin parsel sınırları dahilinde temizlenemeyeceği için dere yatağı kesitini daraltacağından, olası taşkın zararlarını arttırmamak adına uygun görülmemektedir." şeklinde görüş bildirilmiştir. Yani kısaca mücbir sebep olduğu için ödeme yapmayacağız, yine sel geldiğinde toprak akıp gideceği için ıslah çalışması da yapmayacağız şeklinde bir cevap aldık.

Burada sormak istediğim husus şu :

1- Kamulaştırma kanunu Ek Madde 1 "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır."
hükmüne istinaden 5 yıllık sürenin dolmasını beklemek zorunda mıyım? Yoksa gelen cevabi yazıda zaten bedel ödenmeyeceği gibi ıslah çalışması da yapılmayacağından sürenin beklenilmesinde hukuki yarar yoktur diyip davamı açabilir miyim?

2- İşbu davada doğrudan DSİ Genel Müdürlüğü'nü davalı gösterebilir miyim?

3-DSİ tarafından gelen cevabi yazıda hava fotoğraflarına göre " 2011 ila 2023 yılları arasında uydu görüntüleri incelendiğinde .. çayının anılan kısımlarında köklü güzergah değişikliği yaşanmadığı, dere yatağının talep konusu kısımlarda kadimden beri aynı yatak içerisinde ilerlediği değerlendirilmiştir." denmektedir. Buna göre 1983 öncesi olaylara ilişkin uzlaşma şartı,belirli süre içerisinde dava açma şartı gibi şartların tarafımca herhangi bir bağlayıcılığı kalmadığı,bu sürelere riayet edilmezse herhangi bir hak kaybı yaşanmayacağı bu cevabi yazıya göre mümkün kılınmış mıdır? (Bu soruyu sormaktaki amacım: 1.soruda eğer 5 yıllık sürenin dolması beklenirse bu sefer 83 öncesi müdahale olaylarında dava açma süresi kaçırılmış olacak.)

Sorular ve olayın hikaye kısmı uzun olduğundan vakit ayıran tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1313, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : rumeysakapkin, Tarih : 24-11-2023 19:59
Değerli meslektaslarım merhabalar,

İş sözlesmesinde ücret asgari ücret yazıyorsa bir maddesinde de personel ücretleri brüt ücrettir.Personel yıl ücerisinde farklı gelir vergi dilimlerine tabi olması yasal mevzuatın devlet tarafından değiştirilmesi ve benzeri durumlarda meydana gelecek ücret değisikliklerini kabul eder-ibaresi varsa burda işcinin aylık ücretinin brüt asgari ücret olduğunu çıkarımı yapılabilir mi
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1428, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Ali Öz, Tarih : 23-11-2023 14:36
Merhabalar bir dosyam da arkadan gelen araç müvekkilin aracına çarpıyor. Sonrasına karşı taraf müvekkilimin geri geri gelerek çarptığını iddia ederek dava açtı. Dosya bilirkişiye gitti bilirkişi de kazanın arkadan çarpma ile oluşmayacağını, geri geri gelerek oluşacağını bilimsel bir değerlendirme yapmadan kusurun %100ünü bize yükleyerek rapor hazırladı. karşı taraf beyanın da arada 2-3 metre olduğunu belirtti biz ise gelip çarptığını beyan ettik. Bu konu hakkında özellikle de duran araçlar açısından takip mesafesi olup olmadığına dair elinde yargıtay kararı veya yasal dayanağı olan var mı acaba?Ayrıca bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir. aracımızın önde olması ve arkadan vuran araç hususunda bizim için karine var mıdır?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1157, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : frigya, Tarih : 23-11-2023 13:13
Üstadlarım daha önce bu şekilde bir dava açmadığım için yardımlarınızı rica edeceğim.

Müvekkil şirket ortakları dedelerinden amcalarına geçen bir taşınmazı 2 amcasından bedelini ödemek suretiyle satın alıyor ve üzerine fabrika yapıyor. Aradan geçen zamanda diğer mirasçılar dedelerinden amcalarına yapılan satışın muvazaalı olduğundan bahisle tapu iptal ve tescil davası açıyorlar. Bu davada her ne kadar müvekkil tarafından bedelin ödendiği ispat edilse de muvazaalı satışı bilmek durumunda olan kişi olduğundan bahisle hisseleri oranında tescile karar veriliyor. Şu aşamada ;
1- Müvekkil şirket nezdinde ilk satışı bize yapan kişilere karşı sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat davası açmayı düşünüyorum bu davada bir taraf şirket olduğundan bahis ile ticari iş olarak görülüp arabuluculuğa başvurup ve davayı ticaret mahkemesinde açmak zorunluluğum olur mu ?
2- diğer mirasçılara tescil edilen hisse oranı 1/96 bu hisseyi almak için sizce hangi yola başvurmayalıyım zira diğer taraf üzerinde fabrika olduğundan bahisle fahiş bir fiyat talep ediyor.
yardımlarınız için çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1046, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukat077, Tarih : 21-11-2023 17:34
Merhaba Meslektaşlarım,
Ev sahibi olan müvekkilimin kiracısının evine tahliyeye gittik. Ancak kira sözleşmesinde müvekkilime ait olan bütün eşyalar yazılmamış. Bu sebeple tahliye sırasında sorun yaşadık, kiracı tahliye sırasında zaten evde değildi, biz gelmeden önce toparlanıp gitmişti. Kiracının bir kıyafeti bile yoktu. Evden çıkan bütün eşyalar müvekkilime aitti. Tahliye sırasında borçluya ait hiç bir eşya olmadığını dolapların çekmecelerin boş olduğunu kıyafet bile olmadığı hususunu ve çıkartılan tüm eşyaların müvekkilime ait olduğunu tutanağa geçirttim.
Bununla ilgili olarak genel haciz talebi başlığında bir dilekçe göndererek borçluya muhtıra düzenlenmesini talep etmeyi düşünüyorum. Muhtırada borçlunun bir itirazı yok ise eşyaların bize iade edilmesini müvekkilimin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini yazmayı düşünüyorum. Sizce etkili olur mu?
Bu durumu çözebileceğim başka bir çözüm önerisi olan varsa çok sevinirim. Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1110, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : WinterBird, Tarih : 21-11-2023 10:42
Merhaba meslektaşlarım.
Ben hukuk ingilizcesi alanında eğitim almak istiyorum ve bunu da online yapmak istiyorum fakat çok fazla kurs var ama çok az görüş var.
Ben bu kursu satın alıp memnun kaldım diyebilecek olanınız var mıdır acaba?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :938, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 18-11-2023 22:35
Merhaba meslektaşlarım. Borçlu müvekkile, tahliye talepli ödeme emri 21/2 uyarınca tebliğ olmuş yeni haberimiz oldu. İki sorum olacaktı.

1. Tebligat muhatabın bilinen en son adresine yapılmalı ve bunun üzerine tebligat yapılamaması/iade dönmesi halinde 21/2 uyarınca mernis adresine tebligat yapılması gerekir. Müvekkil borçlu kiracı, kira sözleşmesiyle oturduğu yeri mernis adresi olarak değiştirmemiştir ve mernis adresi farklıdır ancak kira sözleşmesinde "kiralanan taşınmaz kiracının tebligat adresi kabul edilecektir" yazmaktadır. Ancak kiraya veren icra takibinde bu sözleşme maddesine rağmen, kiracının mernis adresini değiştirmediğini şifahen öğrendikten sonra takip talebine kiracının adresini mernis adresi olarak giriyor ve mernis adresinde tanınmadığından iade oluyor ve akabinde yine mernis adresine 21/2 tebligat yapılıyor. Ancak ilk tebligatın muhatabın bilinen en son adresine yapılması gerekmiyor mu? Bilinen en son adres açıkça kira sözleşmesine de yazılmış. Bu haliyle tebligat usulsüz olabilir mi?

2. İkinci sorum ise tebligat iade döndükten sonra 21/2'ye göre tebligat yapılırken tebliğ mazbatasında "tanınmadığını beyan eden komşu isim ve imzadan imtina etti" yazmaktadır. Yargıtayın emsal kararlarına baktığımda "imzadan imtina edilse bile isimden imtina edilemez, beyanı veren komşunun ismi yazılması gerekir" şeklindeki kararlar genelde hep TK 21/1'e ilişkin. Acaba 21/2'de de böyle bir kural geçerli mi? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :1170, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05579805 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.