Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yanıt Bekleyen Hukukçu Meslektaşların Soruları
Kanallar : Lütfen Seçiniz

Hukuk Haberleri :
Haber Ekleyin

Yazan : Av. Avvkat, Tarih : 08-03-2024 12:53
.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :651, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avserdar, Tarih : 08-03-2024 11:22
.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :683, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.busenurozdemir, Tarih : 08-03-2024 01:09
merhaba, müvekkilimiz ve kiracısı arasında sözlü kira akdi var. müvekkilim kiracısını çıkarmak istiyor. talebine istinaden 01.03.2021 başlangıç tarihi belirtmek suretiyle örnek-13 tahliye talepli takip açtık. kendileri ilk itirazlarında '' müvekkilim, oturduğu konut ile ilgili tüm ödemelerini alacaklı olduğunu iddia eden kişiye yapmıştır. hepsi de belgelidir.'' şeklinde beyan verdiler. ardından aynı gün gönderdikleri bir diğer dilekçe ile '' alacaklı olduğunu iddia eden kişi ile müvekkilim arasında ne sözlü ne de yazılı kira sözleşmesi yoktur.'' şeklinde itirazlarına ek beyan sundular. şimdi, sorularım şunlar;

1- hangi itiraz dilekçesi esas alınacak? verdikleri ek beyan ile icra mahkemesine gitme yolumu kapattılar. ancak ilk dilekçelerinde de kira sözleşmesini inkar etmemiş oldular. '' itirazın iptali'' yoluna mı gitmeliyim ''itirazın kaldırılması'' yoluna mı?

2- bunun yanında, 'kira sözleşmesi yok' diyerek taşınmazı işgal ettiklerini kabul etmiş oldular. buna binaen tahliye talepli haksız işgal ve ecrimisil davası açabilir miyim? İtirazın iptali/kaldırılması yoluna mı gitmek lazım haksız işgal yoluna mı? her ikisini birden yapabilir miyim?

3- takip talebini 2021 yılından bu yana olarak başlattığım için dava değeri tanıkla ispat sınırını geçiyor. sözlü kira akdini -yemin dışında- başka hangi yollarla ispatlayabilirim?

4- ve son olarak, 2023 yılında açmış olduğum takip, gelen itiraz üzerine 17.10.2023 yılında durdu. dava yoluna gitmek için yeni kira dönemi/yılı gerekçesiyle geç kalmış olur muyuz? bu durumda ilk açtığım takip üzerinden ilerleyebilir miyim yoksa son aylara ilişkin yeni bir takip açıp ona gelecek olan itiraz üzerine ilerlemem daha mı mantıklı olur?

farklı anlamlara gelen itirazlar üzerine durum çok karıştı...ben bu kiracıyı en ivedi şekilde nasıl tahliye edeceğim? tecrübeli meslektaşlarım yardımcı olabilirse çok sevinirim. şimdiden*teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :611, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : speedylawyer01, Tarih : 08-03-2024 00:30
Kıymetli meslektaşlarım herkese merhabalar, iyi çalışmalar dilerim.
Olayımız kısaca şöyle ; bir hanımefendi var kanser hastası sgkya ilaç kullanımı için dava açıyor, tedbir ile ilaçları kullanıyor sonrasında dosya bilirkişi aşamasında iken vefat ediyor. Vefattan sonra mirasçılar reddi miras süresini kaçırıyor ve bu süreden yaklaşık 4-5 ay sonra ise mahkeme ilaç davasında aleyhe karar verip dosyayı reddediyor. Sormak istediğim soru şu : bu aleyhe verilen karar(ilaç bedelleri aleyhe olacak) ile mirasın borca batık olduğunu kanıtlayabilir miyiz? (Mirasta aktif pasif herhangi bir değer bulunmamakta)
Ayrıca bu durumu tespit edip sonrasında mı mirasın hükmen reddi mi gerekiyor? Yoksa hiçbir şekilde miras reddedilemez mi? Yaptığım araştırmalar sonucu hiçbir dişe dokunur bilgi bulamadım. Bu sebepten dolayı sizlerin kıymetli vaktini almak istedim. Teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :496, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.alperşener, Tarih : 07-03-2024 21:39
Merhaba meslektaşlarım; Müvekkil A miras bırakan babası B nin borcu için B hayattayken kendi taşınmazını ve aracını satıp ödemiş karşılığında ise bir tane babasından (yani B'den) bir taşınmaz devralmış bir tane de annesi C'nin (yani miras bırakanın eşinin) miras payından bir miktar taşınmaz devralmış. Neticede bu iki devralınan taşınmaz borcun karşılığı olarak devralınmış ve ikisi de miras bırakanın malları. İleride açılabilecek muris muvazaası davasında elimi kuvvetlendirmek adına henüz miras bırakanın eşi de hayattayken ne yapabilirim?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :449, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Avukatt2121, Tarih : 06-03-2024 22:29
Merhaba Meslektaşlarım,
Müvekkilim A kişisi, Mal sahibi B kişisinden vekaletname alarak B kişisine ait evi kiraya vermiştir. Sözleşmedeki kiraya veren kısımında B kişisinin adı vekaleten A kişisinin adı yazmaktadır.Tckimlik bilgisi olarakta A kişisinin kimlik numarası yazılmıştır.
Tahliye Taahhütnamesinde de kiraya veren aynı şekildedir.
Müvekkilim A kişisi kendisi adına bana vekalet vermiştir ve tarafımızca kiraya veren A kişisi gösterilerek örnek-14 icra takibi başlatılmıştır.
-Sormak istediğim husus şu dur: Müvekkilim A kişisinin B kişisinden aldığı vekaletname de Taşınmazı kiraya verme yetkisi içerisinde
''TAŞINMAZI KİRAYA VERME: Sahibi bulunduğumuz bulunacağımız x hudutlarında bulunan taşınmazı dilediği gibi bedel ve şartlarla gerçek ve tüzel kişilere,resmi dairelere kiraya vermeye,mal sahibi veya kiraya veren sıfatıyla kira sözleşmelerini tanzim ve imzaya şartlarını değiştirmeye yenilemeye feshetmeye sürelerini uzatıp şartlarda değişiklik yapmaya, yanlışlıkları düzeltmeye,düzeltme beyannamesi tanzim ve imzaya kira sözleşmesini dilediğine devretmeye devre muvafakat etmeye kira bedellerini almaya ahzu kabza,karşılığında makbuz vermeye kiralananın anahtarını teslim etmeye teslim almaya teslim tutanaklarını imzaya ihtarname ihbarname göndermeye gönderilenlere cevap vermeye tebliğ ve tebellüğe kat malikleri toplantısına katılmaya, toplantı hazirun cetveli tutanak ve kararlarını imzaya süresinde kabul ve redde, vergi daireleri mal müdürlükleri ve belediyelere verilmesi gereken beyannameleri imzalayıp vermeye her türlü vergilerini ödemeye ,bu hususlarda yapılması gereken her türlü iş ve işlemleri yapmaya takip etmeye ve imzası ile neticelendirmeye,'' yetkileri yer almaktadır.

**Ancak dava da taraf olma,icra takibi anlaşmazlık olduğunda taşınmaz için avukat görevlendirme yetkisi bulunmamaktadır. Vekaletnamedeki bu düzenleme taraf ehliyeti bakımından yeterli midir? Yoksa yapmış olduğumuz takip taraf ehliyeti bakımından hatalı mıdır?
-Yapmış olduğum araştırmalar sonucunda B kişisinin taraf olarak belirtilmesi gerektiği bilgisine ulaşmış durumdayım. Sizin fikriniz nedir?
Dip not: İcra dairesi önce tahliye emri düzenlenmesi talebimi taraf ehliyeti sebebiyle reddetmişti. Kira sözleşmesini ve A kişisinin vekaletnamesini sunmamın ardından kabul etti. Henüz dosyayı tebligata çıkartmadım.Takibe devam edip etmeme konusunda kararsızım. Takipten vazgeçme yapıp mal sahibi B kişisi adına takip başlatmak dosya gidişatı açısından daha doğru olabilir diye düşünmekteyim. Fikirlerinizi duymak isterim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :448, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av.3881, Tarih : 06-03-2024 13:57
Merhaba müvekkilimin genel icra dairesi tarafından baslatılan nafaka borcunu, aracı ülke Almanya tahsil ediyor. Ancak genel icra dairesince hala borçlu bulunuyor. Borcun Almanya tatafından tahsil edildiğine ilişkin ne yapmam gerekir
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :401, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avhanim, Tarih : 04-03-2024 18:41
Merhaba meslektaşlarım.
Bu konuyu biraz beyin fırtınası yapmak için ve konu hakkında bilgi sahibi meslektaşlarımın da değerli yorumlarını almak için açtım.

İkametgahın başka bir yere taşınmasıyla ilgili prosedür nasıl işliyor? Resmi ikametgah adresini bir yerden başka bir yere kim taşıyor? Kişilerin rızası dışında ikametgahları nasıl değiştiriliyor? Bu eylem hangi suçları oluşturabilir? Nasıl mağduriyetler oluşturabilir?

Bence KVKK’ya muhakefet, resmi belgede sahtecilik suçlarını oluşturabilir. Aynı zamanda icra dairesi işlemleri, tebligat işlemlerinde ciddi mağduriyetler doğurabilir. Veya 20 iş günü içerisinde Adres değişikliğini bildirmeyenlere 451₺ ceza, gerçeğe aykırı adres bildiriminde bulunanlara da 9441₺ idari para cezası uygulanmaktaymış. Bu da ciddi bir mağduriyet.

Özellikle bu prosedürün nasıl işlediği, değişikliği kişinin rızası dışında kimin yapabildiği konularında net bir şey bulamadım.

Değerli görüşlerinizi, yorumlarınızı bekliyorum.
Şimdiden çok teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :463, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : MehmetB, Tarih : 04-03-2024 15:02
Satış memuru, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda tarafımız lehine hükmedilen vekalet ücretinden ödeme esnasında taşınmazdaki kendi hissemiz oranında kesinti yapıyor(Örneğin 1/3 hissemiz varsa vekalet ücretinin 2/3'ünü ödüyor). Buna gerekçe olarak da kararda hükmedilen vekalet ücreti için "davalının kendi payına düşen kısmının kendi üzerinde bırakılması" yazdığını gösteriyor.

Vekalet ücretinin bu şekilde kendi hissemiz oranında kesinti yapılarak ödenmesi doğru mudur? Yoksa kalan kısmın da müvekkilin hissesine düşen paradan mı ödenmesi gerekir? Yardımcı olursanız sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :460, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : GKHNÇLT, Tarih : 03-03-2024 19:37
iyi akşamlar.müvekkilim köyde hayvancılıkla uğraşırken daha sonra anne ve babasının boşanma davası sebebiyle köyden ayrılıp şehirde yaşamaya başladı.Boşanma davasında annesi lehine tanıklık yaptığı için babası ile arası bozuldu karşılıklı şikayetçi oldukları ceza davaları söz konusu.Bu arada hayvancılık yaparken hayvanları için aldığı yem saman vs gibi 120.000 tl tutarında bir malı köyde kaldı.Onları şu an satmak istiyor lakin babası tarafından eve yaklaştırılmıyor hatta uzaklaştırma alınmış. Bu durumda açılması gerekli davalar neler olabilir ne yapılabilir.şimdiden teşekkür ederim
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :410, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Meses, Tarih : 01-03-2024 18:37
Arkadaşlar merhaba. Her iki taraf için de vekalet ücretine hükmedilen bir mahkeme ilamını taraflardan birisi ilamlı icraya konu ediyor. Ancak diğer taraf karar tarihinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra icraya koyuyor. Bu durumda icraya süresinde koyan tarafın takibi diğer tarafın zamanaşımını keser mi?
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :458, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : norrinradd, Tarih : 01-03-2024 12:02
Merhaba meslektaşlarım. Alacaklı olarak senet takibi gerçekleştirdik borçlu ise takibin iptali davası açıp ilk derece mahkemesinde davayı kaybetti bu sırada haciz işlemlerini gerçekleştirdikten sonra ise istinaf takibi iptal etti, istinaf kararı gereği icra dairesi tüm hacizleri kaldırarak takibi kapattı. Yargıtay ise takibin iptali kararını bozdu, başka hususları araştırmak üzere dosyayı istinaf mahkemesine geri gönderdi. Sonuç olarak takibin iptali kararı bozulduğu için doğrudan icra dairesinden icranın iadesi talep ederek tekrardan hacizlerin konulmasını ve işlemlere devam edilmesini mi talep etmeliyim? Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :487, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Av. Berkay Toptaş, Tarih : 01-03-2024 11:08
Meslektaşlarım iyi günler. Müvekkil otomobil tamircisi, bir müşterisi kaza yaptıktan sonra aracı tamir için müvekkile bırakıyor. Müvekkil aracı tamir ediyor, 80.000 TL bir masraf çıkıyor. Ancak araç sahibi bu ödemeyi yapıp aracı teslim almadan vefat ediyor. Şu an araç müvekkilin tamirhanesinde duruyor. Müvekkil aracın sahibinin yeğenlerine ulaşıyor ancak onlar mirası reddettiklerini söylüyor. Tabii bunu mahkeme yoluyla mı yaptılar yoksa sadece söz olarak mı söylüyorlar bilmiyoruz. Başka mirasçısı var mı yok mu onu da bilmiyoruz. Bu nedenle sorularım şunlar;

1) Benim aklıma ilk olarak muris adına icra takibi başlatıp sonra vefat ettiğini öğrendik diyerek veraset ilamı almak için icradan yetki alıp veraset ilamı almak oldu böylece mirasçıları tespit etmiş oluruz veya herhangi bir ret varsa resmi tasfiyeye gitmiş oluruz şeklindeydi, sizlerin de görüşünü merak etmekteyim,

2) Bu süreçte müvekkilin tamirhanesinde duran araçla ilgili ne yapılabilir? Hem yer kaplamakta hem de müvekkile sorumluluk yüklemekte.

3) Tavsiye edebileceğiniz farklı önerileriniz varsa yardımcı olabilirseniz sevinirim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :458, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : ayzıt, Tarih : 01-03-2024 09:52
Merhaba Sayın Meslektaşlarım,
Dava konusu olayda, vinç ile özel halk otobüsü çarpışıyor. Hasar tespit davası açmayı düşünüyoruz. Özel halk otobüsü, kar elde etmek amacıyla faaliyet sürdürürken dava konusu kaza gerçekleştiğinden TTK 19/2 kapsamında ticari iş olduğuna kanaat getirdiğimizden görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olduğunu düşünüyoruz ancak konuya ilişkin içtihada ihtiyacımız var. Sizlerin görüşleri nedir ?
Yardımlarınız için şimdiden teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :458, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avukatlex, Tarih : 29-02-2024 13:08
Meslektaşlarım merhaba kıymetli evrakla ilgili bir sorum olacak. Müvekkilin keşideci olduğu 2015 ödeme tarihli bir bono mevcut. Banka aracılığıyla 2015'de ödememe protestosu çekilmiş müvekkile. Müvekkil senet karşılığı malı alamadığı için ödeme yapmamış ve ödememe protestosu sonrasında da senet icra takibine konulmamış. Alacaklı taraflara ulaşılamıyor. Ödememe protestosu nedeniyle kredi itibarı sarsılan müvekkil zamanaşımı nedeniyle protestonun kaldırılmasını bankadan isteyebilir mi? İzlenecek yol konusunda görüşlerinizi merak ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :470, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : Özge Kılınç, Tarih : 29-02-2024 12:49
Herkese merhabalar,
2019 yılında yalnızca sürücüye ve araç malikine karşı açmış olduğum trafik kazasından kaynaklı maddi manevi tazminat davasında bakıcı gideri tazminatını net bir şekilde alacak kalemi olarak belirtmedim. Açıkça belirttiğim alacak kalemleri tedavi giderleri, kazanç kaybı, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar vs.. Dava dilekçesi içeriğinde yalnızca davacının eşinin davacıya bakması sebebiyle çalışamadığını ve bu zararın da giderilmesi gerektiğini belirtmişim. Sigorta şirketine yaptığım başvuruda ve arabuluculuk başvurusunda da bakıcı gideri tazminatı yer almıyor. Dava süresince Müvekkilin maluliyeti kesinleşti ve bakıcı gideri tazminatı hesaplandı. Dava içerisinde bakıcı gideri tazminatını da istememin bir yolu var mı yoksa bakıcı gideri tazminatı için ayrı bir süreç yürütmem mi daha sağlıklı olacaktır?
Cevaplarınız için şimdiden teşekkür ediyorum.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :47, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.altuni, Tarih : 29-02-2024 08:55
Meslektaşlarım merhaba.. Daha önce karşılaşmadığım bir konuda yardımlarınızı bekliyorum. Müvekkilin taşınmazından Turkcell e ait nakil hattı geçmektedir. Şirket özel hukuk tüzel kişisi olduğundan kamulaştırmasız el atma işlemine dayanamıyoruz. Biz yıkım, ecri misil , irtifak bedeli gibi hangi istemlerde bulunabiliriz? Özellikle irtifak bedeli konusunda karşı tarafın bir gsm şirketi olduğu bir karar varsa elinizde paylaşırsanız sevinirim..
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :457, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : avbf, Tarih : 28-02-2024 14:13
Değerli meslekdaşlarım , Kira sözleşmesinde % 20 artış şartı var. 5 yıllık kira süresi dolduğundan artış ihtarnamesi göndererek , Ocak 2022 - Aralık 22 kira dönemi için kira tespit davası açıldı ,sonuçlandı ,istinaf aşamasındadır. Kiralayan vekiliyiz. Kiracı 2023 ocak ve 2024 ocak aylarına % 20 artış yaparak kira bedeli ödemiştir.
ihtarnameye dayalı kira tespit davası açma işlemi kira sözleşmesindeki % 20 artış şartını 2023 ve 2024 yılları için ortadan kaldırmış mıdır? Kira tespit davasından sonraki kira dönemlerinde artış oranları sözleşmedeki şarta göre mi yoksa 344 göre mi belirlenecek ? 344 göre belirlenmesi için her yıl kira tespit davası mı açılmalıdır ? 2023 ocak ve 2024 ocak ayında % 20 aşan TBK m.344 göre Tüfe artış oranını uygulayarak kira tespit davasının kesinleşmesini beklemeden kira farklarını 13 örnekle talep edebilir miyiz ? Teşekkür ederim.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :491, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : zdmrx, Tarih : 28-02-2024 11:54
Değerli meslektaşlarım,

Basın Yüksek Kurulu'nun kararlarına karşı olağanüstü itiraz yoluna başvurulacağında nereye hitaben yazmak gerekiyor? Basın Konseyi Başkanlığına mı yoksa Yüksek Kurul'a mı olacak? İlk defa itiraz dilekçesi yazacağım için emin olmak istiyorum ve de itiraz dilekçesini posta ile mi göndereceğiz? Bilgisi olan meslektaş varsa yazabilir mi? Teşekkürler.
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :465, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]

Yazan : av.harebe, Tarih : 27-02-2024 22:54
İşci alacakları için ,işyeri devrinden kaynaklı olarak 2 davalı işverene karşı dava açtık. davanın 19000 Tl'lik kısmı kabul edilirken 9000 TL'lik kısmı reddedildi. Davalılar lehine 17.900 Tl vekalet ücretine hükmedildi. AAÜT 13/2 gereğince reddedilen miktardan fazla olmaması gerekirdi. Dava dilekçesinde alacakların davalılardan sorumluluklarına göre alınmasına karar verilmesini talep etmiştik. yargı kararlarında direkt olarak böyle bir husus bulamadım. Bu durumda vekalet ücreti yönünden karar doğrumudur? Şimdiden çok teşekkür ederim.

Karar aşağıdaki gibi sunuyorum.

İşte ayrılış bildirgesinde davacının fesih sebebi kod 3 ( belirsiz süreli iş sözleşmesinin işçi tarafından feshi) olarak belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının çalışmış olduğu işyerinde devir işlemi yapılmıştır. Davacının 1. İşverenden çıkışı verildikten sonra Yargıtay ilamlarında yer alan 10-15 günlük ara verme süresi dolmadan işyerini devralan yeni işveren bünyesinde çalışma başladığı, SGK bildirgelerinde davalı işverenlerin adresinin aynı olduğu tetkik edilip iş yeri devri bulunduğu değerlendirilmişltir.
Devrenden işveren işyeri devri sonrasında hemen sorumluluktan kurtulmaz. Devireden işveren, devirden önce doğmuş bulunan ve devir tarihinde ödenmesi gereken borçlardan devralan işveren ile birlikte sorumludur. Yine müteselsil sorumluluk kapsamında alacağı olan işçiler her iki işverene de başvuruda bulunabilecektir. 1475 sayılı yasanın 14/2. maddesinde devreden işverenin sorumluluğu bakımından bir süre öngörülmediğinden, 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesinde sözü edilen devreden işveren için 2 yıllık süre sınırlaması, kıdem tazminatı bakımından söz konusu olmaz. O halde kıdem tazminatı işyeri devri öncesi ve sonrasında geçen sürenin tamamı için hesaplanmalı, ancak devreden işveren veya işverenler bakımından kendi dönemleri ve devir tarihindeki ücret ile sınırlı sorumluluk belirlenmelidir.
Feshe bağlı diğer haklar olan ihbar tazminatı ve kullanılmayan izin ücretlerinden sorumluluk ise son işverene ait olmakla devreden işverenin bu işçilik alacaklarından sorumluluğu bulunmamaktadır. Devralan işveren ihbar tazminatı ile kullandırılmayan izin ücretlerinden tek başına sorumludur.
İşyerinin devredildiği tarihe kadar doğmuş bulunan ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücretlerinden 4857 sayılı İş Kanununun 6. maddesi uyarınca devreden işveren ile devralan işveren müştereken müteselsilen sorumlu olup, devreden açısından bu süre devir tarihinden itibaren iki yıl süreyle sınırlıdır. Devir tarihinden sonraki çalışmalar sebebiyle doğan sözü edilen işçilik alacakları sebebiyle devreden işverenin sorumluluğunun olmadığı açıktır. Bu bakımdan devirden sonraya ait ücret, fazla çalışma, hafta tatili çalışması, bayram ve genel tatil ücreti gibi işçilik alacaklarından devralan işveren tek başına sorumludur.
Davacı vekili dava dilekçesinde ihbar süresine uymadan ve hiçbir alacak kalemi ödenmeden işine haksız olarak son verildiğini iddia etmiştir.
Davalı X2 vekili cevap dilekçesinde davacının iş akdinin istifa etmesi nedeniyle sona erdiğini iddia etmiştir.

Davacı tarafça kıdem ve ihbar tazminatı alacağı talebinde bulunulduğu, i iş akdinin işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia etmiş, davalı ise işçinin istifası ile iş akdinin sonlandığını iddia etmiştir. Dinlenen davacı ve davalı tanıkları da davacının istifa etmek suretiyle işten ayrıldığını doğrulamış, bu sebeple iş akdinin istifa ile sonlandığı sabit görülmüştür. Davacının istifasının haklı sebebe dayandığına dair bir olay kurgusu veya oluşun resen mahkememizce değerlendirilmesi veya bu yönde bir sebebin bulunup bulunmadığının irdelenmesi HMK'nun 24., 25., ve 26. maddelerinde düzenlenen temel usul kurallarına aykırı olacaktır. Yani mahkememiz talebi aşarak, taraflarca getirilme ilkesine aykırı şekilde resen davacının istifasına haklı bir sebep yaratamayacaktır.
Davacı tanığı davacıdan duyduğu kadarı ile fesihten haberdar olduğunu, beyan ettiği anlaşılmıştır. Davacı işverence iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ispatlayamamıştır. Davacı ödenmeyen ek çalışma ücretlerinden dolayı fesih yaptığı iddiasında da bulunmamıştır. Bu nedenle davalı işverenin haksız fesih yaptığı veya davacının haklı fesih yaptığının ispat edilemediği, feshin davacı tarafından yapıldığı ancak feshin haklılığının ispat edilemediğine kanaat edilip, Mahkememizce ileri sürülen fesih sebepleri ile bağlı olunduğundan kıdem ve ihbar tazminatı alacağı taleplerinin iki davalı yönünden de reddine karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
Yıllık izin alacağı yönünden; yıllık izinlerini kullandırdığını veya karşılığı ücretinin ödendiğini ispat külfetinin işverene ait olduğu, davacının yıllık izinlerini kullandırıldığına veya karşılığı ücretinin ödendiğine ilişkin belge sunulmadığı görülmüş, davacının hizmet sürelerinin toplamına göre değerlendirme yapılıp, hak ettiği yıllık izinlerden her iki işverenin de sorumlu olduklarına karar verilmiştir.
Ulusal bayram ve genel tatil ücreti yönünden, dosya kapsamında işe giriş çıkış saatlerini gösteren puantaj kayıtlarının sunulmadığı, davalı X2 tarafından sunulan ücret hesap bordrolarında davacının itiraz kaydı olmadan imzalarının bulunduğu, bu nedenle bu davalı döneminin dışlanıp, diğer davalı X1 döneminde bu günlerde çalıştığı ücretinin ödendiğine ilişkin belge sunulmadığı tespitine göre alacak hakkaniyet indirimli olarak davalı X1 yönünden hesaplanmıştır.
Davacının talep ettiği fazla çalışma alacağı yönünden, dosya kapsamında davacının günlük işe giriş çıkış saatlerini gösteren kayıtların sunulmadığı, davalı X2 tarafından dosyaya sunulan imzalı ücret belgeleri bulunduğu ancak bu belgelerde fazla çalışma ücreti tahakkuku bulunmadığı, davacı tanığının husumetli olduğu ancak dinlenen davalı tanık anlatımları ile beyanlarının büyük oranda örtüştüğü bu nedenle davacı ve davalı tanığının anlatımlarına göre yapılan hesaplamaya itibar edildiği, davacının toplam 12000 fazla çalışma ücreti alacağına davacı tanığının husumetli olması, ancak davalı tanık beyanlarına yakın beyanda bulunulması nedeni ile takdiren %40 hakkaniyet indirimi uygulanıp davacının 10.000 toplam fazla çalışma ücreti alacağı bulunup davalı X1'ın tamamından diğer davalı X2'ın ise 1.502,24 TL'sinden sorumlu oldukları yönünde değerlendirme yapılmıştır.
Ücret alacağı talebi yönünden bu alacak talebinin 2022/Nisan ve Mayıs ayları için sadece davalı X1'dan talep edildiği, bu alacağın davalıya ödendiğine ilişkin yazılı delil sunulmadığından ücret alacağı talebinin davalı X1 yönünden kabulüne karar verilip aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: (Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere);
DAVANIN KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacının kıdem ve ihbar tazminatı alacağı taleplerinin reddine,
2-Davacının 937,68 TL net ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağından taleple bağlı kalınarak 280,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata fiilen uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalı X1dan alınarak davacıya verilmesine, davalı X2 yönünden reddine,
3-Davacının 10.223,16 TL net fazla çalışma ücreti alacağı talebinin 10.000’sinin kabulü ile dava tarihinden itibaren işleyecek mevduata fiilen uygulanan en yüksek banka faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,(davalı X2’ın 1.502,24 TL’sinden sorumlu olmasına)
4-Davacının 1.542,06 TL net yıllık izin alacağının 10,00 TL'sinin dava tarihinden, kalan kısmının 05.01.2024 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının 8.626,00 TL net ücret alacağının 10,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren kalan kısmının 05.01.2024 ıslah tarihinden itibaren işleyecek mevduata fiilen uygulanan en yüksek banka faiziyle birlikte davalı X1’dan alınarak davacıya verilmesine
6-Alınması gerekli 855,92 karar ve ilam harcından başlangıçta alınan 562,70 TL peşin harcın mahsubuyla, bakiye 293,22 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye irat kaydına;
7-Ücret alacağı talebi yönünden alınması gerekli TL karar ve ilam harcının davalı X1'dan alınarak Hazineye irat kaydına;
8-Suçüstü ödeneğinden karşılanan 1600,00 TL arabuluculuk ücretinin davadaki haklılık oranına göre 1.198,38 TL'sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, kalan 402,62 TL'sinin davacıdan alınarak Hazineye irat kaydına;
9-Davacının ödediği TL başvurma harcı ile TL peşin harç masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacının yapmış olduğu davetiye masrafı, müzekkere masrafı, bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1000yargılama giderinin davadaki haklılık durumuna göre 813,59 TL nın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlasının davacı üzerinde bırakılmasına;
11-Davalının X2'ın yapmış olduğu toplam 00 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumuna göre TL nın davacıdan alınarak davalı X2'a verilmesine, fazlasının davalı X2 üzerinde bırakılmasına;
12-Davalının X1'ın yapmış olduğu toplam 0 TL yargılama giderinin davadaki haklılık durumuna göre 8 TL nın davacıdan alınarak davalı X1'a verilmesine, fazlasının davalı X1 üzerinde bırakılmasına;
13-Tarafların kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde ilgilisine iadesine;
14-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre takdir ve tayin olunan 17.900,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; (davalı X2'ın 3.044,30 TL'sinden sorumlu olduğuna)
15-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.'ye göre takdir ve tayin olunan 17.900,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, (tahsilde mükerrer olmamak kaydı ile 9.000 vekalet ücretinin davalı X1'a verilmesine,)
[Konunun Forumdaki Yeri]  Okuyucu :530, Yanıtlar : 0   [Yanıtlayın]


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04741693 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.