Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

» HASDEM Hakkında
Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM), Türk Hukuk Sitesi Hasta Hakları Çalışma Grubu tarafından kurulan ve yönetilen sanal bir destek merkezidir.

HASDEM hasta hakları ihlalleri ile karşılaşan mağdur hastaların internet ortamında kimliklerini gizleyerek sorunlarını paylaşmalarına ve Çalışma Grubu üyelerinin destek mesajlarına ulaşmalarına yardımcı olur.

» THS HASTA Hakları Çalışma Grubu
HÇG Forumundan
20.10. Tüpligasyon - Nur Deniz
24.12. Hasta Hakları Eğitim Çalışması - Doç. Dr. Özge Yücel
17.11. Hasdem Aylık Verileri - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
7.02. Hekimleri Muhbir Yapan Yasa Onaylandı - Av.Habibe YILMAZ KAYAR
Gruba Katılma
» THS Hasta Hakları Çalışma Grubuna Hasta Haklarının geliştirilmesi faaliyetlerine katkıda bulunmayı amaçlayan ve grubun hedeflerini ve ilkelerini paylaşan herkes katılabilir.

» Gruba Katılım için öncelikle Türk Hukuk Sitesi üyesi olunması gerekir. (THS Üyesi değilseniz üye olmak için tıklayınız)

» Gruba soru sorma amaçlı üyelik başvuruları kabul edilmez. Soru sormak isteyen ziyaretçilerin, bu linkte açıklamaları takip etmeleri beklenir. Gruba katılım grup içinde yapılacak çalışmalara ve organizasyonla aktif olarak katılmayı gerektirir.

» Gruba katılmak isteyen site üyeleri, bu sayfayı ziyaret ederek katılım başvurusunda bulunabilirler.

Gruba katılım koordinatörün onayına tabidir.

» Gruba ve siteye katılım, THS üyelik ve site yararlanma sözleşmesine tabidir.

» Yanıt Bekleyen Sorular
Bipolar - 13.02
Muayene - 8.02


Hasta Hakları Hukuki Destek Merkezi (HASDEM) forum alanı, THS Hasta Hakları Çalışma Grubu Üyelerimizin mağdur durumda olan kişilere hastahaklarına ilişkin problemlerinde önerilerde bulundukları bir iletişim platformudur.

Bu alana soru göndermek için site üyesi olmak gerekmemektedir. Alan kural ve ilkelerine uygun nitelikteki sorular HASDEM editörleri tarafından onaylandıktan sonra alanda yayınlanır.

Aşağıda daha önce sorulmuş soruları ve yanıtlarını bulabilir, eğer sorunuz daha önce alanda yanıtlanmamışsa, sorunuzu alana gönderebilirsiniz..

Hasta Hakları İle İlgili Sorunuz mu Var? Sormak İçin Buraya Tıklayınız


Yeni Yanıtlanan Sorular :
Bir doktor poliklinikte veya acilde başkasının kimliği ile kayıt yaptırmış bir hastayı muayene edip ilaç yazmış olsun bu durumda doktorun hukuki sorumluluğu nedir.
İlginiz için şimdiden tüm hepinize teşekür ederim.

mrhb,öncelikle acil cevap bekledigimi belirtmek isteyip hemen konuya gecmek istiyorum.2006 yılında özel bi hastanede ortodonti tedavisine basladım(hayatımın hatası)ve doktorun ödemesinin bitmesinden sonra benim için tam bi iskenceye dönüstü.Randevu günleri yaklastıkca piskolojim alt üst oluyordu.tedaviden ümidi kesmistim zatenn tek istegim bir an önce tedavimi bitirmesiydii daha fazla asagılamalarına dayanadıgım için bitirmesini istedim en dogal hakkım olarak ve bu istegim durumu daha da kötülestirdi zaten tedaviye baslamadan önce dedikleri sonuctan eser yok en azından ruh durumum bozulmasın diye tedaviyi ısrarla kesmek istememe ragmen sürekli tersledimm ve tedavim hakkında en ufak bi acıklama yapılmıyoduu.tedavimin yarıda kalmasının yanı sıra madden ve manen cöktümm..Doktora ve hastaneye tazminat davası acabilirmiyim?..

sevgili arkadaşlar ve okuyucular şok üstüne şok oldum.Bugün uşakta psikiyatri danışma merkezi ve ya plikliniği aradım ve bulamadım. Eşim ve kendimle ilgili bir problemden dolayı danışman aradım fakat sadece ve sadece devlet hastanesinin yolunu gösterdiler 3 tane doktor bu doktorlar ne yapsın anlamadımki malum esasen ,herkez hasta sayılır (psikolojik ) olarak . Şehir nüfusu 190 bin civarı ben inanıyorum ki doktorlar gayet olumlu çalışıyorlar ama benim gözüm 190 bin rakamına takıldı.Domuz gribi için bu kadar paralarımız harcanıyor insan psikolojisi içinse birşey diyemiyorum . Denizliden buldum bir özel pliklinik ama Tabi hayret ettim uşakta özelide yok. işe başlamadan yine psikoloji bozuldu ama yazmaktan başka çarede yok.

bilmiyorum benim sorunum kadın haklarına gırıyormu ben turkıyenın sayılı hastanelerinden biri olan ünıversite hastanesınde hemşire olarak calısmaktayım 4 ay önce sezaryan amelıyatında her iki bacagımı ve kalcamı yaktılar ben hastaneye sorumluların bulunması ve baskalarının canı yanmasın dıye dılekce verdım sonuc alamadım boyle seylerın lıtaraturlerde oldugunu kımsenın suclu olmadıgını sezaryan mutlaka olmam gerktıgı anlatan bır cevap geldı ben aslında yandıgımda hastaneye dava acmak ıstedım cunku bır ay boyunca hastaneye tasındı bebegım erken dogdu onunla ilgılenemedım cunku yuruyemıyordum aynı hastanede calıstıgım ıcın benımle ugrasırlar bırde kendı dr um magdur olmaması icın sıkayet etmedım ama dılekcem bıle ınsanları rahatsız ettı sonrakı konturollerımde bana cok bakmak ıstemedıler uzerınden dort ay gectı haklarım neler bilmek ıstıyorum sımdıden tesekkur ederım dava acmam gerekırse hala izler duruyor hatta fotosunu cekmıstık sorunum devam edıyor yere egılemıyorum

07.01.2010 tarihinde 32 haftalık eşimin şiddetli karın ağrısı şikayetiyle xxx devlet hastahanesine başvurduk.Saat 21.00 sularında acil servisten giriş yaptık.30 dk.kadar tahlil sonuçları için bekletildikten sonra nöbetçi hekim bizi nöbetçi doktora havale etti.Burada da yaklaşık üç saat kadar hasta tek başına doğum haneye alınarak hiç bir müdahalede bulunulmadan bekletilerek bebeğin yaşadığı ve tam teşeküllü bir hstahaneye gitmesi gerektiğini eşime bildirmiş ve kendi isteğiyle hastahaneden ayrıldığına dair belge imzalatılarak 08.01.2010 00.15 sularında hastahaneden ambulans olmadan taburcu edildi.Biz durumu kendi doktorumuza aktardığımızda acilen xxxdan xxx da bulunan hastahaneye gelmemiz söylendi.Biz kendi imkanlarımızla xxx a vardık.Bu sırada eşimin suyu boşalıp kanlar gelmeye başladı.Ameliyata alındığında iç kanama olduğu ve bunun bir kaç saattir devam ettiği,bebeğin öldüğü ve annenin hayati tehlikesi olduğu söylendi.Ameliyatla anne kurtarıldı ancak bebek öldü.
Burada ihmali olanlarla ilgili ne yapabilirim.

F31.9 Bipolar Duygulanim BozukluĞu İlaÇ Raporum Var Bu Raporlar Bİrlİkte Heyet Raporu YÜzde Kac Alabİlİrİm

» İhmal
ben bundan4 yıl önce rektumca tanısı konulan bir hastayım.benim doktorum benimle ilgilenmedi.ilk etapta bagırsakta ülser olduğu söylenildi.daha sonra rektumca tanısı konuldu.buarada ülserken ameliyat edin dediğimde doktor sen kansermisin biz seni ameliyat edelim dedi.ben ameliyat olalı3 sene oldu şimdi ben çok zorluklar çekiyorum ve bu doktora dava acmak istiyorum .bu mümkünmüdür böyle bir hakkım varmı sizlere onu sormak istiyorum şimdiden teşekkürler iyi günler

Öncelikler herkese merhaba,

Benim sizlerin görüşüne acilen ihtiyacım var,yardımcı olabilirseniz sevinirim

Yaşlı bir yakınımız İzmir'de özel bir hastanede kalp kapakçığının değiştiirlmesi için ameliyet oldu. Ameliyat sonrasında yoğun bakıma alındı ve 2 haftaya yakın bir zamandır yoğun bakımda yatıyor. Hastane kalp damar cerrahisi alanında SSK ile anlaşmalı ve fark alınmıyor.

Yoğun bakımdaki ilk günlerinde tansiyon 4-5 civarına inince bir kalp pompası takıyorlar ve hasta yakınlarına bu pompa için 1.600 TL muhasebeye ödeme yapmalarını söylüyorlar. ( Bu arada hasta dosyasına göre bu pompa gece takılmış ama ertesi gün yakınlarına "Tansiyonu düştüğü için kalbe pompa takmamız gerekiyor,1.600 TL öderseniz takacağız" deniyor ve sözlü onay alınıyor. Aslında çoktan takılmış pompa.) Bunun üzerine aile ameliyatı yapan doktorla konuşuyor ve doktor da ödemeniz gerekiyor diyor. Aile de muhasebeye ödeme yapıyor.

İlerleyen süreçte hastanın böbreklerine kan gitmemesi dolayısıyla hasta diyalize bağlanıyor. Aile muhasebeye uğruyor ve ödedikleri tutarın makbuzunu istiyor, muhasebe de o para bizimle alakalı değildi,medikal firmaya ödendi biz makbuz veremeyiz diyor ve makbuz vermiyor. Yine aynı gün aileye SSK'nın 15 günden sonra diyaliz masraflarını ödemeyeceğini bu yüzden hastaya çıkış yapmış olarak göstereceklerini, devam eden süreçte diyaliz masraflarının günlük 900 TL'den yakınlarından tahsil edileceğini söylüyorlar. Bu da toplam da 20.000 TL gibi bir rakama varacak gibi görünüyor. Hasta yakınları da bu masrafı karşılayamayacaklarını, hastanın fark alınmamasına güvenerek bu hastanede ameliyata girdiğini söylüyor. Hastanın nakil edilmesini istiyorlar. Doktor ise hastanın nakledilemeyecek kadar ağır olduğunu en az 1 hafta burada yoğun bakımda kalacağını söylüyor.

Bu durumda fark alınmayan bölümler için yapılan ameliyatların tamamını SSK'nın karşılaması gerekir.Pompa,diyaliz ve yoğun bakım masrafları ameliyat sonrası zorunlu masraflar olduğundan ve hasta devlet hastanesinde olsa dahi bu masraflar çıkacağından SSK'nın bunları da karşılaması gerekir. Ayrıca makbuzu ve istenen belgeleri vermek zorunda. Sağlık Bakanlığı'ndan tanıdığımız bir yetkili de böyle olacağını teyid etti. SSK'ya ve Sağlık Bakanlığı'na başvurmaları durumunda masraflar ödenirmiş.

Açıkça hastane insanları dolandırmaya çalışıyor, hastaya çıkış yapılmış göstermek istemelerini de ameliyat sonrası zorunlu masraflar altında değil de hasta diyalize girmiş gibi gösterip bu durumdan sıyrılmaya çalışmalarına bağlıyorum.

Er ya da geç, bu para hasta yakınlarına ödenir, fakat zaten zor günler geçiren insanların umutlarını paraya çevirmeye çalışmaları beni çok rahatsız ediyor.Bu konuda dayanak olacak mevzuat hakkında bana yardımcı olabilirseniz ve sizlerin görüşünü alabilirsem çok sevinirim.

Ayrıca bu konu ailenin hastaneye parayı ödemek zorunda kalması ve sonra devlete başvurması aşamasına gelecek olursa veya hastane senet vs. imzalatmak isterse yakınları nelere dikkat etmeli,hastaneden bu sürece kadar hangi belgeleri almış olmaları gerekiyor ki mağdur olmasınlar, bilginiz varsa ve paylaşırsanız çok sevinirim.

Herkese iyi çalışmalar ve iyi yıllar


İyi günler,
Eşim hamileliğinde sürekli olarak bir özel hastanede çalışan bir doktorun kontrolündeydi.Her şey yolunda gitti ve doğum zamanı geldi.
Cuma günü kontrole gittik.Her şey normaldi.Fakat henüz doğum başlamamıştı.Evimize geri döndük.
Cumartesi günü eşimin bazı şikayetleri sebebi ile yeniden aynı hastaneye gittik.Doktorumuzu aradık,ulaşamadık.Başka bir nöbeçi doktor vardı.Bebeğin hareketlerinin az olduğunu belirtti ve bir kaç saat kontrol altında tutmak gerektiğini söyleyip servise yatırdı.Birkaç saat sonra yeniden muayene ettiğinde bebeğimizi kaybettiğimizi söyledi.Sonrası tam bir kabustu bizim için.Eşim suni sancı ile kaybettiğimiz bebeğimizi dünyaya getirdi.

Büyük acı yaşadık.Yasal yollara başvurmak istiyoruz.Rehberliğinize ihtiyacımız var.Ne yapabiliriz?

mrb. ben şizofreni tedavisi gördüğüm için, resmi nikah heyet raporu için xxx devlet hastanesine başvurdum. ordaki bayan dr. bana evlenmem için gereken heyet raporunu bu civarda sadece xxx ruh ve sinir hastalıkları hastanesi veriyor diyerek rahatsızlığım hakkında çeşitli sorular sordukdan sonra eğer dediğin gb. rahatsızlığın hala devam ediyorsa senin evlenmen için olumlu rapor alman çok güç ve bu rapor alman için birazda maddiyat gerekir dedi.

ben çalışmadığım için ve maddi sıkıntı çektiğim için xxxx ruh ve sinir hastalıkları hastanesine gidemedim.

ben size şunu sormak istiyorum. gercekden dr. nasıl bir işlem yapmam gerekir resmi nikah için sağlık heyetinden olumlu bir sonuç almam için.

birde eşim resmi nikah yapamadığım için kayınbabamın siğortasından yararlanmaktadır. eğer dr. heyetteninden evlenmem için olumsuz bir rapor alırsam eşim kayınbabamın siğortasını kullandığı için bana ve eşime sgk tarafından yaptırım uygulanırmı.

bu konudada eşimle benide aydınlatırsanız çok seviniriz. sizlere şimdiden teşekkürlerimizi sunarız.

m.t.

26.09.2009 tarihinde x özel hastanesini arayarak Onkoloji servisinden randevu almak istediğimi belirttim. Telefona cevap veren görevli randevu verilmediğini, raporlarım ile hastaneye giderek PET-CT deki doktorların raporlarımı inceleme sonucu beni yönlendireceklerini söyledi. 29.06.2009 tarihinde .x özel hastanesine giderek PET-CT bölümüne müracaat ettim, dosyamın ve raporlarımın doktorlar tarafından inceleneceği söylenerek benden alındı, ben de onkoloji randevumu almak üzere randevu birimine gittim. Randevu birimi Emekli Sandığı ile anlaşmaları olmadığını 120 TL özel muayene ücreti ödeyerek muayene olacağımı bildirdi. Sağlık Bakanlığı tarafından 01 Ekim 2008'den itibaren kanser hastalarının tüm özel, devlet ve üniversite hastanelerinde tanı, tedavi ve tetkiklerini ücretsiz olarak yaptırabilecelkerine dair çıkartılan genelgeyi hatırlattım. Bana böyle bir genelgeden haberleri olmadığını ve muayene olamayacağımı söylediler. Hastanede görevli bir sağlık teknisyeni bu konuşma esnasında yanıma gelerek PET-CT çekiminin de yapılamayacağını, kurumun kabul etmediğini söyledi. Bu konuşmalardan sonra hastnenin başhekim ile görüşmek istedim. Başhekimin odasına gittim, odada başhekim ile birlikte idari müdür de vardı. Sorunumu iletip benim sağlık giderlerimi karşılamayan bağlı bulunduğum kuruma (Emekli Sandığı) götürmek üzere bir yazı vermelerini rica ettim. Başhekim "kurumunuz sizin çekiminizi kabul etmiyor" diye bilgilendiren sağlık teknisyenini çağırdı, sağlık teknisyeni PET-CT çekimi ile ilgili elinde dökümanlarla geldi. Emekli Sandığına götürmek için istediğim yazıyı vereceklerini ve dışarıda beklememi söylediler. Ben de odanın dışında beklemeye başladım.

Aynı gün aynı hastanede beyin MR çekimi olan annemin çekimi için radyoloji servisine giderken sağlık teknisyeni yanımıza gelerek hasta dosyamı tekrar vermemi, amaçlarının beni 1800 TLden kurtarmak olduğunu söyledi, dosyamı verdim. Sağlık teknisyeni dosyama baktıktan sonra dahiliye doktoruna gitmemiz gerektiğini söyledi, birlikte dahiliye doktoruna gittik. Sağlık teknisyeni dahiliye doktorunun odasına girdi ve dışarıda beklememi söyledi, yaklaşık 5 dk sonra çıkarak dahiliye doktoru ile yaptığı görüşme hakkında bilgi vermeden dosyamı alarak kendi birimine gitti, ben de annemin MR çekimi için tekrar radyoloji servisine gittim.

Aynı gün saat 16 sularında kurumuma götürmek üzere bana vereceklerini söyledikleri yazıyı almak için başhekimin odasına gittim. Başhekimin sekreteri odada bu konuyla ilgili görüşme yapıldığını ve beklememi söyledi. Yarım saat sonra odaya alındım, (içeride başhekim, idari müdür, sağlık teknisyeni, hasta kabul biriminde çalıştığını öğrendiğim bir bayan ve kim olduğunu bilmediğim bir bay vardı) başhekim konuya girerek benim durumumun tam ortada olduğunu PET-CT yi hem çekebileceklerini hem de çekemeyeceklerini ve bana vereceklerini söyledikleri yazıyı veremeyeceklerini belirtti. "Lütfen vereceğinizi söylediğiniz yazıyı ve dökümanın kopyasını verin ben kurumumla muhattap olayım size de zaman kaybettirmeyeyim" dedim. Başhekim agresifleşerek sert bir tavırla bunun münkün olmadığını, daha önce kontrol için gittiğim doktora gitmemi ya da kendi hastanelerindeki dahiliye doktoruna gidip muayene olmam gerektiğini söyledi. Dahiliye doktoruna sağlık teknisyeni tarafından götürüldüğümü (başhekimin odasında bu konuşma öncesinden itibaren sağlık teknisyeni de odadaydı), muayene edilmediğimi, annemin yakın zamanda kalp krizi geçirdiğini, şu anda aşağıda yalnız beklediğini belirterek tedavi giderlerininin kurumum tarafında ödenmediğine dair yazıyı yazıp bana vermelerini tekrar söyledim. Başhekim alaycı bir tavırla size yazıyı verebiliriz, şöyle yazıyoruz "hastayı dahiliye doktorumuza yönlendirdik, ancak annesinin hasta olduğunu söyleyerek önerimizi reddetti" şeklinde yazıp vermeleri talimatını verdi personeline. Başhekim ısrarla ve tehditkar tavırlar ile (söyledikleri hala kulağımda basit bir hasta hakları şikayeti olarak algılanmaması için buraya yazmıyorum) yazıyı ancak o şekilde verebileceklerini söyleyince dahiliye doktoruna -hiç gerek olmadığı halde- gitmeyi kabul ettim, Dahiliye doktoru ısrarla kendisinin onkolog olmadığını ve beni muayene etmesinin bir anlamı olmadığını söyledi. Hiç olmazsa tomografi isteği yazabilir misiniz diye sordum, Dahiliye doktorunun verdiği tomografi isteği üzerine 30.06.2009 günü aynı özel hastanenin başka bir ilçedeki kliniğine gidip tomografi çekimini yaptırdım. Sonuç raporunu yazan radyoloji hekimi beni tekrar ultrason muayenesinden geçirerek PET-CT çekilmesi gerektiğini söyledi ve raporumla birlikte PET-CT isteğini de yaparak geçmiş olsun dedi.

Radyoloji hekiminin verdiği sonuç ile birlikte aynı hastanenin idare müdürünün yanına giderek bir gün önce kabul etmediği iddia ederek reddettikleri PET-CT nin kendi hekimleri tarafından istendiği raporu kendilerine sundum. İdare müdürü bir hata yaptıklarını ve bunun için üzgün olduğunu, bunu telafi etmek için elinden geleni yapacağını söyledi. İdare Müdürüne bir gün önce başhekimin odasında yapılan görüşmede odada bulunun adı ve görev tanımı benden gizlenerek misafir olduğu iddia edilen bey'in neden odada olduğunu sorduğumda o kişinin satın almadan sorumlu hastane personeli olduğunu söyledim. Bana misafir olduğu söylenen kişinin yanında ben geçirmiş olduğum meme CA ve bir yıl önce tanısı konan akciğer CA, annemin rahatsızlığı dahil her şeyi dile getirmeye zorlandım.

Aynı gün ... Üniversite Hastanesi Onkoloji ABD Başkanı'ndan randevu aldım, x özel hastanesinin çekmiş olduğutomografi sonucuna göre PEt-CT isteği yapıldı. x özel hastanesini arayarak PET-CT randevusu istedim, randevu talebime yanıt "kendi radyoloji doktorlarının dosyamı görerek PET_CT isteğine karar verecekleri" şeklinde oldu. Dosyamın kendi radyoloji doktorları tarafından incelendiğini, kendi radyoloji doktoru ve ... üniversitesi hastanesinin PET-CT ile ilgili isteğk belgesinin elimde olduğunu ısrarla söyledikten sonra 06.07.2009 tarihine randevumu alabildim. Çekim için beni bilgilendireceğini söylendi ve benden telefon numaram alan randevuyu veren bayan beş dakika sonra beni arayarak makinanın hafta sonu bakıma gireceğini pazartesi günü beni arayarak bilgilendireceklerini söyledi.

x özel hastanesi 06.07.2009 tarihinde arayıp bilgilendirme yapacaklarını söyleyerek iletişim numaralarımıalmalarına rağmen bu tarihe kadar dönüş yapan olmadı. 06.07.2009 tarihinde Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile yapılan görüşmelerede x özel hastanesinin benim tetkik ve tedavimi reddetmesinin yasal bir dayanağı ve geçerliliği olmadığı bildirilmiştir.

Sonuç itibariyle tedavinin yani ameliyatın gecikmesine neden oldu tabi ki, akciğerdeki kitle zaten takip altında idi ve kitledeki gelişme sadece PET-CT ile takip edilebiliyordu. x özel hastanesinin önce reddettiği daha sonra 2000 TL talep ettiği Pet-ct yi daha sonra başka bir özel kurumda sadece 70TL katkı payı ödeyerek çektirdim. x özel hastanesinin tetkik ve tedavimi reddi ile ilgili konunun üzerine gitmek ve hakkımı aramak istedim ancak annemin kalp rahatsızlığı geçirmesi, benim acilen ameliyatıma karar verilmesi bu durumu öteledi.
Bu arada ben Başhekimliğe verdiğim yazının cevabı gelmeyince bir kaç kez aradım beni başhekimle görüştürmediler, ısrarlarım sonrası başhekimle görüştüm başhekim yanıtı şu oldu" siz hastalığın üzerinizde uyguladığı psikolojik baskıyı yaşıyorsun, bizim yapabileceğimiz bir şey yok". Elbetteki psikolojik olarak beni etkiledi etkilememesi mümkün mü?
Yaptığım araştırmalarda ve basına yansıyan vakalarda bütün kanser hastaları aynı sorunla karşı karşıya.

Sizden ricam bu konu ile ilgili yasal haklarım nelerdir ve nasıl bir yol izlemeliyim?

Teşekkür Ederim..

Merhabalar, öncelikle belirtmek isterim ki size yazacağım konuyu Avukata danıştım, ancak dava açmak için çok büyük paralar gerekiyor, ayrıca konunun xx (kapatıldı), adında bir kurum tarafından incelendiği ve bu kurumun mesleki kayırma yaptığı için, davayı kaybedeceğimizi söylediler. O zaman dava açmamızın bir anlamı kalmıyor; çünkü biz bu davayı, gerekirse evimizin eşyasını satıp açacağız. 27 Nisan 2009'da üşüten oğlum, sürekli hekiminin talimatıyla ilk defa bir takım ilaçlar kullandı, 15 gün sonra şiddetli karın ağrısı,takip eden günlerde ateş nedeni ile doktorunun talimatıyla yine aynı ilaçları kullandı. 17 Mayıs 2009'da turuncu idrarla yapılan tahlillerde(+2 billurubin)ve nihayet 19 Mayısta kan tahlilleri sonucunda ALT-AST iki binlere dayanmıştı. 21 Mayıs'ta, özelde başlayan ve resmi kurumda devam eden tahliller ve olası hastalıklar defalarca araştırıldı,hepsi negatif çıktı. "Oğlumda, virüs, bakteri ve herhangi bir karaciğer hastalığı bulunamamıştı". Ben Resmi Kurumdaki Prof. Doktora ve uzmanlığını yapmakta olan hekimlere oğlumun Nisan ayının son günlerinde ve 21 Mayısa kadar kullandığı ilaçları yazılı olarak sundum ve "hepatoksik etkileri" olduğu yazıyor dedim, ancak doz aşımı olmadığını ve ilaç hepatitinin olmadığını söylediler. Ve maalesef araştırıp bulamadıkları virüs nedeniyle, oğlum hastaneye yatırılmadı, elektirolit kaybı yok diye serum dahi takılmadı. 28 Mayıs a kadar evimizde bekledik ve aynı gün oğlumun ağzındaki kanamalar nedeniyle (yine hocamızın "muayenehanesine" gittik), ve ilaç tedavisine başlandı ama virüs olasılığı nedeniyle Çocuk Acil de takip edildik. Maalesef 6(altı) gün sora, o güne kadar normal olan Amonyak yükseldi ve oğlum Amonyak Komasına girdi, ve Pediatri servisine yatışımızı yaptılar. Organ Nakli Ünitesinden hocamız gelip oğlumu gördü ve "Fulminant Hepatit" tanısıyla oğlumu nakile hazırladı, 10 Haziran daki nakil ameliyatına kadar, oğlum, 3 defa Plazma Ferez ve son gün Hemodiyalize girdi, evet artık son saatleri idi, eşime nakil için hazır olması söylenmişti ki mucize kadavra çıktı. Organ Nakli ekibine canımı verebilirim ama ne için? Henüz 5(beş) yaşında bile olmayan oğlum, bulunamayan virüs için, ilaç hepatiti dikkate bile alınmadığı için, bundan sonra ne kadar yaşarsa, ilaca ve hastahaneye bağımlı ve yarım bir insan haline getirildi. Ayrıca ameliyattan birkaç saat sonra, organ naklini teşvik amacıyla, yapılan röpörtajda; kamera çekimleri makaslanıp, söylediklerimin anlamı degiştirildi ve gazetelerde çıkan resmimizin altında, benim söylemediğim cümleler yer aldı... Anlatacaklarım en kısa haliyle bunlardan ibarettir. Benimki ana yüreği dediklerinden, yazımı yayınlamanız önemli degil, önemli olan bilmeniz. Ben Tıp Uzmanı degilim, ama aylardır araştırıyorum ve oğlumun hiç uğruna öldürülüşüne defalarca tanık oluyorum ve çaresizliğimin beni öldüreceğini biliyorum. Yavrumda bende artık kekeme insanlarız, oğlumun psikolojik gelişimi benim için çok önemli idi ama artık öyle değişti ve öfke küpü oldu ki oğlumdan korkuyorum... Teşekkür ederim,

Konu: İşitme Kayıplı çalışanı işveren uygun yere yerleştirmedi ve İşten Çıkardı

Sayın Avukatım,

Eşimin kulağında işitme kaybı ve tinnitus (çınlama) problemi mevcut. Özel bir bankada portföy yöneticisi olarak çalışıyordu.
Bankaya giriş tarihi Kasım 1998'dir.
SSK 'ya giriş tarihi ise Mayıs 1993'dür. 2005 yılında işten kaynaklı (MR, Kan tahlili, Kemik vs... tetkikler temiz) strese dayalı çınlama ve işitme kaybı başladı.

Agustos 2007 vergi indirimine başvurdu. %50 özürlüler kurulundan rapor aldı Vergi indirimine de başvurusu olumlu sonuçlandı ve 3.dereceden vergi indiriminde yararlanmaktadır.Şubede çalıştığından dolayı rahatsızlığı işitme cihazlarına cevap vermediğinden görev yeri değişikliği talep ettik.
Ekim 2007 tarihinde banka beni aradı (eşim telefonla konuşamadığı için) bana "siz rapor alıp gönderin biz ona bankanın genel müdürlüğünde yerleştirelim" dedi. İlk rapor bittikten sonra banka İnsan kaynaklarındaki yetkiliyi aradık. "Bizden haber bekleyin, eşinize uygun bölümü (telefon görüşmesinin olmayacağı) bulunca bize bildireceklerini söylediler. Bizde beklemeye başladık. Bu bekleme yaklaşık 6 ay sürdü. 6 ay sonra banka insan kaynakları yetkilisi bizi aradı ve 6 aydır raporumuzun olmadığını, geri dönük rapor göndermemiz gerektiğini, aksi takdirde eşinizin izinlerinin otomatik kullanılacağı bilgisini verdiler. Bunun üzerine rica minnet geriye dönük raporu temin ettik. Bundan sonra düzenli olarak rapor göndermeye devam ettik. Her raporu gönderdikten sonrada bankayı aradık. Herdefasında bize "beklememiz gerektiği" bilgisi verildi. Bu düzenli rapor almalar yaklaşık 2 yıl sürdü. Bu dönem zarfında eşimin maaşı yattı. 17 Kasım 2009 tarihinde banka Noterden Tebligat (25/1 Haklı sebepten iş akti fesih) gönderdi. 5 Ocak 2010 tarihi itibariyle eşimin işine son veriliyor. Toplam prim ödeme süresi 4600 gün olup bankanın özel emekli sandıgı olup SSK tüzügüne baglıdır. Sormak istegimiz:

1) Eşime uyarı veya ihtar yazısı göndermeden; telefon görüşmesinin olmayacağı bir bölüme yerleştireceklerine söz (yazılı değil)verdikleri halde (eşimin işitme kaybı olduğu için)iş akdini fesh etmesi hukuka uygun mudur ? Bu konuda işe dönüş davası açılabilir mi (Bizionların kasıtlı yönlendirdiği ve verilen sözler yerine getirilmediği için)

2) Yukarıdaki duruma göre eşim emekli olabilir mi ? Hangi tür emeklilikten yararlanabilir ( Malulen mi , özüre baglı emeklilik veya yaşlılık emekliliği gibi...)
Toplam prim ödeme süresi 4600 gün
SSK Başlangıcı: Mayıs 1993
Bankaya giriş tarihi: Kasım 1998
Vergi indiriminden yararlandığı tarih: Agustos 2007
(özür durumu sonradan olduğu için bankanın emekli sandığı ve banka avukatları'' Kesinlikle olamayacağını ''belirtiyor.)

3) Meslek hastalıklarına girer mi ? (Çünkü eşimin yaşadığı işitme kaybı ve çınlama genetik bir hastalık degil , görüştüğümüz doktorların birçoğu tahliller neticesinde iş stresinden ve çalışma ortamından olabileceğini söylemişti.)

Bilgi ve yardımlarınızı rica ederim.

Yusuf Ugur
yugur@yahoo.com

xxxxx Üniversitesi'nde ortodonti tedavisine (dişlere tel takılması) başladım. Babam öğretmen. 19 yaşındayım. 400 küsür lira yatırın, başlayalım dediler. Yatırdık. (SSK lılar 2 bin 500 lira civarı yatırıyordu) tedavi başladı. Dişlerimin kalıbını aldılar. 9 Aralık'a tel takılması için randevu verdiler. Ancak bu sabah diş doktoru babamı arayarak telefonda ona şu beyanda bulunmuş:"Yapılan kanun değişikliğinden dolayı emekli sandığına bağlı olsanız da oğlunuz 18 yaşından büyük olduğunuz için 2500 lira yatıracaksınız. Kabul ediyorsanız/etmiyorsanız 1 hafta içinde bizimle irtibata geçin." Ne RG'de ne de SGK'nın internet sayfasında böyle bir değişikliğe rastlamadım. Bunun hukuki değeri nedir? Ayrıca böyle bir kanun değişikliği gerçekten olmuşsa bile geriye yürüyerek uygulama kabiliyeti bulabilir mi? Çünkü benim tedavim daha önce başladı. Bu doktor yasama organı mı ki bana böyle bir beyanda bulundu? Böyle bir değişiklik gerçekten olmuş mudur? Bir yol gösteren olursa gerçekten çok sevinirim. Saygılar...

Kısa süre önce bir yakınım ameliyat oldu ve bu ameliyatta karnında bez parçası unutuldu.Ardından yeni ve daha güç bir ameliyat geçirdi.Bu durumda kimler maddi ve manevi tazminat davası açabilir?Bu davalar hangi süre içerinde kimlere karşı açılır?
Ayrıca şikayette bulunubilecek kişiler kimlerdir?(Hasta hala iyileşmediğinden bizzat başvuramıyor.)Başvuruyu nereye yapmamız gerekir,bu şikayet dilekçesinde kimleri sorumlu tutabiliriz ve hangi hukuki dayanaklardan yararlanabiliriz?

ben iki yıl önce gırtlak kanserinden total larenks ameliyatı oldum bu nedenle ses tellerim alındığı için konuşamıyorum .şuana kadar özürlü,engelli kimlik kartı çıkarmadım.Eğer bu kartı çıkarırsam araştırdığım kadariyle %85 özürlü oluyorum.Ben bu kimliği aldığım zaman
diğer özürlülerle aynı sosyal haklara sahip olurmuyum?
devletimizin engellilere sağladığı bağzı kolaylıklardan yararlanabilirmiyim.mesela ötv ödemeden yurtiçinden,kdv ve gümrük ödemeden yurtdışından araç sahibi olabilirmiyim,yaşam kalitesini yüksek tutmak için kullandığım bazı aparatlar var bu aparatları buradan raporla alırsam bana maliyeti çok yüksek oluyor.Bende yurtdışından getiriyorum bu aparatların paralarını devlatten nasıl alabilirim? bu konularda bana yardımcı olabilirmisiniz eğer ben bu haklardan yararlanamıyorsam yaralanabilmek için neyapmam gerekir bende diğer engelliler gibi çalışamıyorum çünkü insanlarla iletişim kuramıyorum.yardımlarınız için çokteşekkür ederim

İyi günler,ben annemle ilgili bir durumu paylaşmak istiyorum.

Annem devlet hastanesinde midesinden ameliyat edilirken doktor safra kesesindede sorun olduğunu görmüş ve onu da almış.Daha Önceden safra kesesinde herhangi bir sorun olduğunu ve ameliyat sırasında çıkarılabileceğini söylememişti.Doktorun yaptığı doğru kabul edilebilir mi?Teşekkür ederim.

Ben bir devlet hastanesine muayene olmak için gittim, doktora şikayetlerimi anlattım. Hiç konuşmadan bazı ilaçlar verdi. İlaçları kullansam mı kullanmasam mı bilmiyorum, hastalığımın ne olduğunu dahi bilmiyorum. Ne yapabilirim?

malumunuz domuz gribi aşılamalarına başlandı. risk grubunda bulunan bir doktor olarak aşı oldum. birinci basamakta çalıştığım için hergün yüzlerce defa "aşı olmalı mıyım? çocuklarıma yaptırmalı mıyım?" sorularıyla muhattap oluyorum.
karar hastanın ya da çocuğun ebeveynine ait. bizler sadece bilgilendiriyoruz.

aşı sonucunda oluşabilecek zararlarda aşıyı uygulayanın bir sorumluluğu olur mu? (yanlış yöntemle yapılmasından doğacak bir zararı kast etmiyorum.) (tamamen içeriğe ve kişinin bünyesine bağlı oluşan zararlardan bahsediyorum.)

sonuçta hasta danışıyor... ben oldum diyorsunuz. onu yan etkileri konusunda bilgilendiriyorsunuz... ve o oluyor. sonra diyelim en ağır yan etki olan G. Barre sendromu ortaya çıkıyor. Bu durumda hastanın sizden şikayetçi olması durumu olabilir mi? Ya da şikayetinde haklılık payı olabilir mi?

saygılar..

Bir hastanın herhangi bir sağlık bilgisi (olduğu ameliyat-doğum vs) sağlık kuruluşu olmayan diğer devlet kurumları tarafından (SSK, Bağkur gibi) hangi hallerde açıklanabilir? Kurum tarafından "hangi tarihte ne ameliyatı olduğunun açıklanması". Hasta hakları madde 23'te "kanun ile müsaade edilen haller" dışında açıklanamaz diyor. Hangi kanununun hangi maddesinde "müsaade edilen bu haller" nelerdir? SSK, Bağkur gibi hastalık bilgilerini elinde bulunduran bu kurumlar bu bilgileri açıklarken hangi kanuna göre açıklayabilir? Mahkemeler bu bilgileri bu kurumlardan isteyebilir mi? Hangi mahkemeler hangi gerekçelerle bu bilgileri talep edebilir?

kamu hekimleri yoğun poliklinik sayısı altında eziliyor. her hastaya ayrılması gereken süre ortalama 20 dk olduğuna göre, kamu hekimleri günlük poliklinik sayılarını 24 ile sınırlandırabilir mi?

(günde 8 saat mesai 8X60=480dk; her hastaya 20 dk 480/20=24 hasta)

bu optimal şartlar sağlandıktan sonra hasta haklarından bahsetmek daha mantıklı olmaz mı?

HASDEM portalında okuduğum bir tartışma dikkatimi çekti. Konunun hukuki yönü tartışılmış ancak biz doktorların bu konudaki tutumlarına hiç değinilmemiş. Konuda boşanma davasında hakim davanın taraflarından birinin isteği üzerine diğer tarafın doktorundan hastalık bilgilerini istemiş. Doktor önce hastalık bilgilerinin gizliliğini gerekçe göstererek mahkemeye olumlu yanıt vermemiş. Ancak anladığım kadarıyla hakim "astığım astık, kestiğim kestik" tavrı ile doktoru bu bilgileri vermeye mecbut etmiş. Biz doktorlar ve dahi hastaneler, sağlık ile ilgili bilgiyi toplayan kurumlar (SSK, Bağ Kur, Özel Sağlık Sigortaları gibi) mahkemelerin bu isteklerine boyun eğmek zorundamıyız? Hasta doktorun odasına girdiğinde aralarında yazılı ve sözlü olmayan bir anlaşma yapılmış olur. "Senin gizli bilgilerin benim meslek namusumdur, iznin olmadan kimseye açıklamayacağım" deriz aslında. Kurumlar bu bilgileri toplarken aynı anlaşmaya uyarlar. Böyle bir olayda özel hayatın en temel özelliklerinden biri olan hastalık bilgilerini mahkeme isteği üzerine de olsa açıklayan doktor, hastane, kurum bu hastaya karşı ne gibi hukuki hakları verir. Biz doktorlar mahkeme yolu ile de olsa bu bilgileri açıklarsak ne gibi hukuki problemlerle karşılaşırız? Hastalarımız bizi dava edebilir mi? AİHM Z/Finlandiya kararını okumuştum.

babam 2005 tarıhınde akcıger kanserı teshısı konuldu ve sag akcıgerını aldılar kemoterapı ve radyoterapı gordu bu esnada babamın emeklılgıyoktu gecmıs zamanda sıgortası oldugundan 1500 ıs gununu doldurdugu ıcın malulıyet hakkı oldugunu ogrendım ve emeklılıgını talep ettık ve emeklı oldu ama ıkı yılda bır durum bıldırge raporu ıstenıyor bızde raporları hastaneden aldık ve sıgortaya gonderdık cevap olarak emeklıgının ıptal edıldıgını soylendı ama bu esnada babamın tedavısı devam etmekte madıdurumum buna elvermıyor ankaradan bır arkadasımızdan rıcaetmıstım budurum hakkında bılgı aldedım arkadasınmın banadonusu makkemeyeverılmesı gerekıyor yuksek salık kurulurun verdıgı karar deyıstırılmesı bıraz zor oldugunu soyluyorlar neyapmam gerekıyor bana bukonuda yardımcı olurmusunuz sımdıden tesekkurler

Kurum Sağlık Kurulunun düzenlediği rapora ve bu rapora dayanarak maluliyet aylığını sehven kesen Sosyal Güvenlik İl veya Merkez Müdürlüğünün bu kararına karşı Yüksek Sağlık Kuruluna direk olarak mı başvuru yapılmalıdır ? Yoksa Sosyal Güvenlik İl veya Merkez Müdürlüğüne mi başvurulmalıdır ? Başvuruda usul tam olarak nedir. Teşekkür ederim. (kurum sağlık raporunda maluliyet oranına ilşkin hiçbir ibare yoktur)

Ben tedavi olduğum hastaneden tıbbi bilgilerimin yazılı olduğu dosyamın bir fotokopisini almak istiyorum.

Nasıl alabilirim?

babam kan kanserinden hastanede yatıyordu.annemin bağkurundan faydalanıyordu.vefat etti ve ilaç paralarını bagkurdan geri almaya gittik.karne vize tarihinde hata var dediler.ve sorusturma acılmış bizi sucladılar karne yanlış dolduruldu diye.normal süresinden 6 ay daha fazla yazılmış tarih ve normalde sağlık hakkı yokkken var gibi gözüküyomuş babam hastanedeyken.müfettişler bagkurdaki memurun hatalı oldugunu buldu ve bizden hastane masrafları alınmadı ama ilaç paraları da verilmedi.yani suçlu olan bagkurun memuru ama bize para verilmedi geriye.bu olay 2001 de olmuştu.yaklaışk 4milyarlık ilac masrafımız olmuştu o zamanlar. şimdi dava acsam sonuc ne olur sizce? o zaman küçüktüm ama şimdi bu davanın peşine düşebilirim.lütfen yardımcı olurmusunuz

mrb
Öncelikle böyle güzel yardımcı bir site için tşklerimi sunuyorum.Oğlumun rahatsızlığı nedeniyle dr recete verdi ilaçları kullandık fakat rahatsızlığı geçmedi.1 hafta sonra tekrar dr gittik aynı ilaçtan 1 kutu daha verildi,onu alınca ilk kullandığımız ilacın farklı olduğunu anladık.ankaraya ilacı gönderdim ve ilaçta fiziksel bozukluk ve firma spesifasyonlarına uygun olmadığı raporu geldi.Nasıl bozuk ilaç içiririm diye uykularım kaçtı.Tazminat davası açma hakkım olduğu söylendi sonuç ne olur acaba...

mrb. ben 7 yıldır şizofreni tedavisi görmekteyim. dr. evlenmememi söyledi ama onu dinlemeyerek evlendim. şimdi eşim hamile. şizofrenik bozukluk tedavisi gördüğüm için resmi nikah yapamıyorum. ilk dr. resmi nihaka izin verdiyor. şimdi başka 1 dr. tevadi görüyorum onada nikah işlemlerini sordum dh önce böyle 1 durumla karşılaşmadığım için ne yapabilirsin bilmiyorum diyor.

şimdi benim eşim hamile ve çocuk doğunca bu çocuğun durumu, kimliği ne olaçak bu konuda yasalar neyi söylüyor bunu bana bildirirseniz sevinirim. size şimdiden teşekkür ederim.

İyi günler,

Bir yakınım hasta ve giderek kötüleşiyor.Ona ne hastalığın var dediğimizde, bu konuda konuşmak istemediğini söylüyor.Doktoruna sorduk,hastam bu konuda açıklama yapmamı istemiyor dedi.Biz yakınları hem merak hem de endişe içindeyiz.Ne yapabiliriz?

Belediye Başkanlığında 5 Ağustos'ta Özürlü Memur alım sınavı vasıtası ile göreve başladım(Doğuştan kalçaçıkığı rahatsızlığım bulunuyor olup XX Devlet Hastanesinden de %80 oranında sakatlık raporum blunmaktadır) GVK uyarınca Sakatlık İndiriminden istifade için Defterdarlığa başvurmamızın gerektiğini arkadaşımdan öğrenince göreve başlarken ibraz ettiğim raporum beraberindeki diğer evraklarla müracaatta bulndum Raporun 2004 tarihli olması dolayısı ile Maliye Bakanlığının da reddedebilme yüksek ihtimali ile tekrar rapor tanzimi için Devlet hastanesine sevk edildim (takriben)29 Eylül'de Hastanede belitilen birimlerdeki muayene sonrası işlenen rapor varakalarını Sağlık Kurulu Birimine teslim ettim akabinde kendilerinin göndereceklerini söylediler Fakat 21Ekim'de irtibat kurduğum ne Defterdarlıktan ne de Hastanenin Sağlık Kurul biriminden kanaat olunmuş olan Sakatlık oranı bilgisini edinemedim Acaba mevzuun bizzat tarafı olarak bahsettiğim husus-hususlara ilişkin malumat edinmek tabii bir hak değlil midir Hem belki hukuken de yeni hükmolunacak Sakatlık oranı da durumu değiştirebilecek ise neye göre hareket edeceğiz?değerli bilgi emekleriniz için teşekkürler


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19412899 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.