Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Makale Yorumları
Cinsel İstismar Ve Saldırı Suçlarına İlişkin Sorunlar-Eleştiri Ve Öneriler/ruh Sağlığının Bozulması Kavramı
[Makaleye Dönüş] [Yorum Ekleme] Toplam 2 Yorumdan 2 tanesi gösteriliyor.

   
14-12-2009 14:38
Aktif Yorum Yararlı bir makale...
 
Yazan
Yararlı bir makale olmuş, yazara teşekkür ederim.

11-06-2010 15:43
Aktif Yorum Cezanın alt-üst sınırları arasındaki cezayı tayinde, ruh sağlığı raporuna olan ihtiyaç...
 
Yazan
Mağdurun ruh sağlığında çeşitli şekil ve derecelerde meydana gelen bozulmaların, raporla tespiti, cezanın alt-üst sınırları arasındaki cezanın belirlenmesi için gerekli değil midir? Sorusu ile ilgili yazarın açıklaması:
Bir ceza normunun kıyasa veya geniş yoruma ihtiyaç göstermesi yahut ta kanun dışındaki bir genel düzenleyici işlemle (sözgelimi kanun hükmünde kararnameyle) yaratılması, suçta ve cezada kanunilik ilkesinin çiğnenmesi anlamına gelecektir.

Tanımı bile tartışmalı “ruh sağlığı” kavramını, cezayı bir misli civarında artıran, şiddet nedeni yapmak, akılla izah edilebilecek bir düşünce tarzı değildir.

Ruh sağlığı ile ilgili tahribatın boyutlarının, “kemikteki kırık, yara, gebelik, düşük, patolojik hastalık ve fiziksel zorlama izleri gibi tartışmasız bir kesinlikte saptanacağı ve ölçüleceği tezi” aşırı iddialıdır.

Üstelik, fail ve fiil dışındaki (mağdurun fiilden önceki sağlık yapısı, soruşturma ve kovuşturma makamları ile olan etkileşim, ailenin, çevrenin ve medyanın olaya dair özel yaklaşımı vb) diğer etkilerin ayırımının yapılabilmesinin zorluğu da başka bir gerçektir.

Uzun tecrübeler sonunda oluşturulan ve her geçen gün geliştirilen ölçek şablonların, travma sonrası stres bozukluğu gibi gri vakalarda, yeterli kesinlikte netice verebilmesi ve bu neticelere güvenilerek, fevkalade uzun hapis cezalarının uygulanması, adalete duyulan güveni örseleyebilir.

Bu ölçeklerin kullanılması sırasında, eşik sınırların aşılıp aşılmadığı, (failin ceza almasında, doğal olarak çıkarı bulunan ve uğradığı fiilin ayrıntılarını, değişik kereler, şu veya bu merci önünde defalarca anlatmak zorunda bırakılan) mağdurun söz ve davranışları ile onu gözlemleyen hekim arasındaki, (dış alemdekilerin gerekçelerini tam anlamı ile öğrenemeyeceği) temasa göre şekillenecektir. Böyle bir uygulama ile ulaşılan “hekim kanaati”, duruşmada tartışılabilir ve aksi kanıtlanabilir olmaktan uzak bir soyut gerçeklik olarak, hükme doğrudan esas alındığı takdirde, engizisyona kayma tehlikesi mevcuttur. Bu tehlikenin varacağı son nokta, tekrara dayalı gerekçelerin son cümlesinde, yer alan, “bozulduğu”, “bozulmadığı” sözcükleri arasına gizlenmiş, “ma” (olumsuzluk) ekinden ibaret raporların ortaya çıkmasıdır.

Türk Ceza Yasasının, “cinsel suç kurbanlarının, ruh ve beden sağlığının bozulmamasını” genel ilke kabul ettiğini; “ruh veya beden sağlığının bozulması” halini olağanüstü ağırlıkta bir şiddet nedeni haline getirmiş olmasından anlıyoruz.

Filmlere konu olan, 765 sayılı eski Türk Ceza Kanununun 21.11.1990 tarih ve 3679 sayılı yasanın 28.maddesi ile yürürlükten kaldırılan 438.maddesi de buna benzer bir mantıkla, “cinsel suç mağdurunun hayat kadını olması halinde, faile ceza indirimi yapılmasını” düzenliyordu.
“Hayat kadınları, cinsel suçlardan az etkilenir, cezayı indirelim” formülü ile “tecavüz mağdurları genellikle ruh veya beden sağlığı bakımından zarar görmezler, aksi olursa da, cezayı, bir misli artırırız” mantığı arasında endişe verici bir benzerlik vardır.

Peki ne yapılmalıydı?

1-Cinsel saldırı ve istismar suçlarının, mağdur üzerinde, kaçınılmaz biçimde (en azından, travma sonrası stres bozukluğu seviyesinde) travma etkisine sahip olduğu gerçeği kabul edilerek, işe başlanabilirdi.

Bu kabulden itibaren, hemen tüm cinsel suç mağdurlarında görülen (travma sonrası stres bozukluğu vb) ortak tahribatın, (artış nedenlerine bırakılmaksızın) temel ceza ile karşılanması yoluna gidilmesi, daha isabetli bir çözüm tarzı olurdu. (Suçun temel tanımı ve cezası bakımından, basit ve tutarlı bir tanım, gereken caydırıcılığı içeren ağırlıkta alt-üst sınırlar yeterli gelecektir)

Hakim kararında, artış nedenlerinde yer almayan veya yer alması mümkün olmayan diğer tüm halleri (suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araçlar, suçun işlendiği zaman ve yer, suçun konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, failin güttüğü amaç ve saik vb) kapsayacak şekilde, cezayı belirleyecektir.

2-Maruz kalınan fiilin, doğal, kaçınılmaz ve ortak sonuçlarının ötesinde, ruh sağlığının temelli ve ağır biçimde yitimini çağrıştıran, bir bozukluk kuşkusu yoksa, artık, mağdurun ruh sağlığının bozulup bozulmadığı meselesinin tahkiki sürecine hiç girilmemelidir.

3-Ruh sağlığının bozulması kavramı, cezanın artış nedeni olarak kalacaksa, tıpkı TCK 87.maddesindeki kemik kırıkları gibi, vücut fonksiyonlarına etkisine göre, bir derecelendirmeye tabi tutularak, kademeli bir artış nedeni hüviyetine dönüştürülmelidir.

Kademeli sistem, en başta tıp ve hukuk uygulayıcısının vicdanını rahatlatacaktır.

   
THS Sunucusu bu sayfayı 0,02872300 saniyede 11 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.